Okulda bütün gün çok sıkıcıydı. Aras,Ayaz ve Berk yani şu yeni gelenler çoğu derse girmediler.Bir ara kantinde gördüm ama sonra orada da yoktular.Oh ne ala biz burada sıkıcı derslere girelim beyefendiler dışarıda dolaşsın.Ben şimdi gelmediler diye müdüre gaz verdim mi tamamdır , alırlar cezalarını.Melodi bütün gün neredeler diye sordu. Ne bileyim ben. Melodi bunlardan birine tutulmamışsa bende Beste değilim.Zaten yakışıklı erkek görünce kendinden geçen bir arkadaşım var.Yavşamasa şaşardım.
Dersin bitmesine son 20 dakika...10 dakika...5 dakika...Ve yihaaaa ! Ders bitti :D...Bi dakika ben Azer'le buluşucam şimdi . Şimdi içimden melodiye sövüyorum. Pis terliksi hayvan.Ben de niye kabul ettiysem . Domestos reklamındaki terliksi hayvan gibi hissediyorum kendimi.Çünkü şu an aynadaki görüntüm gerçekten öyle.Bi dakika Melodi beni niye Azer için hazırlıyor ki ? Ahanda böyle pijamayla gitcem yanına. Oooooff neyse dışarıdakilere rezil olmakta var.Taş kesicem ben Taş !
Altıma kısa kırmızı bir şort üstüme de tek omzu düşük, üzeride girl yazan beyaz tişörtümü giydim. Kot ceketimi alsam mı ki? Yok almayayım iyiyim böyle. Telefonumu masanın üstünden alıp kapıdan dışarı fırladım. Ve o da ne ?! Tam karşımda bana delici bakışlar atan bir varlık. Dayım?! Ne arıyorsun olum sen burada "Kızım bu halin ne? Dışarı mı çıkılır bu şekilde?Üstünde neredeyse hiçbir şey yok!!" "Ya of dayı . Sadece arkadaşlarımın yanına gidiyorum. Ne var ki yani?"Dayımı çok severim , o da bana çok değer verir. Daha bu sabah teyzemle beni bunaltıyor diye tartışırken şimdi bana çok korumacı davranmasına hiç şaşırmadım nedense ?(!) Dayımı çabucak aşıp gitmeye çalışırken hemen önümde yağmurluğumu buldum . Hey! Şaka yapıyordu değil mi? Bu sıcak havada bunu giymeyecektim. Asla! "Bunu giymeden çıkamazsın sonra yolda laf falan atarlar uğraşamam." "Uff dayı tamam be " En azından Azerin bana daha çok bağlanmasını önlerim.
Yağmurluğu elinden alıp taksi çağırdım. "Ben sizi bırakırdım Beste Hanım" diye bağıran Rasim amcayı umursamadım.Taksi kornasının çalınması ile bi anda irkilip taksiye bindim. Gideceğim yeri tarif ettim ve kafamı cama yasladım. Hala doğru şeyi yaptığımı düşünmüyordum. Nedense içimde Azer'e karşı bi soğukluk vardı. Onunla çıkmak veya herhangi bir yerde gezmek yanlış geliyordu. Hiç tanışmasaymışız daha iyiymiş. Öndeki tombul amcanın seslenişiyle düşüncelerimden sıyrılıp parayı ödedim ve kapıyı açtım. Arabadan nip lunaparkın ışıklarını izlemeye başladığım sırada Azer'i gördüm.
Azer pamuk şeker yiyerek beni kapıda bekliyordu. Koşarak yanına gittim. Bana diğer elindeki pamuk şekeri bana verdi ve elimi tuttu çekmeye çalışmadım... Aslında pamuk şeker bayağı iyiydi. Ama Azer'in elinde görmek biraz garibime gitti eline yakışmıyordu. Her neyse... Azer beni hız trenine doğru sürüklemeye başladı. Aslında hız trenine binmeyi pek sevmem ama onun yanında binmeden edmezdim. Rezil olmak istemiyordum. Aslında ona meydan okumak istiyordum. Şu an ezici bakışlarıyla beni eziyordu çünkü. Kaşlarını iki kere kaldırıp indirdi. Eliyle hız trenini işaret etti.Aslında bu haliyle onu biraz çekebilirdim. Ne diyorum ben ya? O egoist pisliğin teki. İnşallah o 'ovalıyorum ovalıyorum çıkmıyo' diyen teyzeler gibi kalır elin Azer. İddiayı açtım. "Bi iddiaya girelim. Eğer ben bu hız treninde hiç bağırmadan durursam bana yemek ısmarlıycaksın ama eğer sen kazanırsan bir hafta boyunca senin hizmetinde olucam." "Anlaştık güzellik."
Çabucak iki tane bilet aldı ve trendeki yerlerimize yerleştik. Hız treninin üstünden bi ekran çıktı ve 3'ten geriye saymaya başladı. 'Üç...İki...Bir...Sıfır!!' Tren son hızla harekete geçti. Emniyet kemerine sıkıca tutundum. Azer bana sırıtarak bakıyordu. Umursamadan gözlerimi kapattım. Kapattığımla düşüyormuş gibi olmam bir oldu. Rüzgar tenimi delip geçiyordu. Gözlerimi açtım. Düşüyordum!! "İmdat, yardım edin! İMDAT!!" Bir anda emniyet kemerine asıldığımı fark ettim. Ne oldu böyle "Ben kazandım güzellik ." "B-bana ne oldu Azer ?" "Bilmiyorum. Bir anda bağırmaya başladın." Belki de korkmaya başladığımdandı. Üzerinde durmadım. Hız treni iyice yavaşlayıp durdu ve herkes inmeye başladı. Ben daha şoku atlatamamışken bir kol beni kendine çekti ve sıkıca sardı. Bu sarılan Aras'tan başkası değildi. Ne olduğunu hala anlamamıştım. Aras bana neden sarılıyordu ? Onun burada ne işi vardı ? Şoku atlatmak amacıyla kollarımı boynuna doladım. Ayrıldığımızda " Bir daha onunla dolaşma lütfen Beste lütfen." Diye fısıldadı. Neden diye sormak istesem de gerçeklerin acıtacağını düşündüm . Azer koluma sinirli bir şekilde girdi ve beni korku trenine sürüklemeye başladı. Bir lunapark nasıl bu kadar korkunç olabilirdi?? "Oraya gitmek istemiyorum!" "Hadi beste eğlenceli olacak güzelim." İtiraz etmek istiyordum ama çok güçlü bir şekilde çekiyordu beni . Beni kucağına alıp bir yere oturttu ve kemerimi bağladı . Azer çevik bir hareketle dışarı atladı ve kolu çekti. Bu lanet görevli neredeydi böyle?? Tren hareket etti. Kapıların açılmasıyla içerideki zifiri karanlığı gördüm. Hayır yapamazdım. Benim karanlık korkum vardı. "Azer lütfen yapma benim karanlık korkum var . Azer!!" Tren sanki bana inat hızlanmaya başladı ve tünelin ortasında durdu."Aras!!" diye bağırdım. Duymuyordu, duysa bile umursamıyordu. "Aras " diye fısıldadım çaresizce. Trenden çıkıp yere çöktüm. Her yer karanlıktı. Burada kaldığımı anlamıştım.
MULTİDE HIZ TRENİ
YORUM VE VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
Misterio / SuspensoYaşanmış olanlar kalır.Ya yaşayamadıklarımız? Her günü kopyalanmış gibi basit bir hayata sahip olan her zaman neşeli sadece arada bir ağlayıp susan mutlu bir kız. Kimin verdiği bilinmeyen kızın istediği zaman daha iyisine sahip olabileceği gümüş bir...