eveeet bakalım neler olacakokuyanlardan yorum ve vote bekliyorum benı üzmeyın iyi okumalar öptüm xox
...
ömer son üç aydır hayatının en güzel günlerini yaşıyordu. sanki her şey olması gerektiği gibiydi ve bu his ona o kadar yabancıydı ki, alışması oldukça zaman almıştı. bazen hala düşünmeden edemiyordu. bunlar gerçek mi, yoksa birazdan uyanacak mıyım fikri ara sıra aklını esir almıyor değildi. ama buna da alışırdı.
hürkan da mutlu görünüyordu. sürekli olarak ömer'i zorla dışarı çıkarması haricinde şimdilik büyük bir problemleri yoktu. aralarında adı koyulmamış oldukça garip bir ilişki vardı. bu ikisinin de canını sıkıyor olsa da, ironik bir şekilde ikisi de hiç ses çıkarmıyordu. 'biz neyiz?' sorusunun bazı şeyleri berbat edebileceğinden korkuyorlardı. ama böyle de çok güzellerdi.
eski zamanlarda yaptıklarından farklı olarak neredeyse hiçbir şey yapmıyorlardı. sadece birbirlerinin varlığıyla huzurluydular. hiçbir şey onların arasına giremez gibi hissediyordu ömer. yaşamaları gereken ayrılığı gereğinden fazla deneyimlemişlerdi ve bu onlara ömürleri boyuncs yetmeliydi. ömer yeniden hürkan'ın o yüzünü görmek yerine ölmeyi tercih ederdi.
kafasındaki düşünceler yavaş yavaş son bulurken soğuk suyun altından çıktı ömer. havlusuna sarılıp buğulu aynayı eliyle silip, yansımasına bakarak saçlarını kuruladı. hürkan'ın sesini duyduğunda istemsizce gelen seslere kulak kesildi. telefonda konuşuyor olmalıydı. ''şimdi sırası değil diyorum, anlamıyor musun? daha kaç kere tekrarlamam gerek?''
hürkan'ın sesi sinirli geliyordu. kiminle böyle hararetli konuştuğunu ömer oldukça merak etmişti. ''kızım tamam, haber vereceğim diyorum sana. az sabret.''
duyduğu cümlenin ne anlama geldiğini tam olarak bilmemesine rağmen ömer'in kalbine bir şey saplandı. tam şu an kapıdan çıkıp neler olduğunu sorabilirdi. kiminle konuştuğunu, neyi haber vereceğini sormak istiyordu. ama yapamadı. çünkü alacağı cevaptan deli gibi korkmuştu. hatta cevaptan çok hürkan'ın yalan söyleme ihtimali daha çok korkutmuştu ömer'i. çünkü emindi, yalan söyleyecekti.
düşünmeyi aylardır ertelediği onlarca şey bu anı bekliyormuşçasına beynine üşüştü ve ömer bu yükün altından kalkamadı. karanlık fikirler o kadar yoğundu ki, gözlerine kadar ulaştığında dizlerinin bağı çözülmüştü.
hürkan banyodan gelen sesi duydu. koşar adım banyoya ulaştığında kapıyı tıklattı. ''ömer?'' içeriden bir ses gelmemişti. hürkan endişelenmeye başlamıştı. ''ömer iyi misin?'' yine bir cevap alamadığında düşünmeden kapıyı açtı. neyse ki banyo kapısının kilidi bozuktu. aslında bozuk değildi ama ömer burada kalmaya başladığında hürkan en son banyoda yaşadıkları trajediden ders alarak, kapı kilidini sökmüştü. ömer'in bundan elbette haberi yoktu.
hürkan kapıyı açmasıyla birlikte yerdeki ömer'i gördü. hızlıca eğilip kafasını kucağına aldı. korkudan kalbi adeta ağzında atıyordu. kendine bir şey yapmamıştı değil mi? bu düşünceyle birlikte hızlıca vücudunu kontrol etti. görünürde bir şey yoktu. kafasını iki eli arasına alıp hızlıca sarstı onu. bir yandan da defalarca ismini bağırıyordu. ''ömer!'' ömer her gözünü açmayışında hürkan'ın sesi biraz daha titriyordu. ''nolur aç gözlerini!''
bir iki dakika sonra ömer gözlerini kırpıştırdı. hürkan rahatlayarak derin bir nefes çekti içine. ardından hemen ona döndü. ''bir daha sakın böyle bir şey yapma!''
ömer aniden doğruldu. bayılmış olmalıydı. ''ne oldu ömer?'' diye sordu hürkan, hala endişeliydi. ömer yerde oturur pozisyon aldı. ''bilmiyorum.''
hürkan yerde emekleyerek onun yanına ulaştı. hemen dibine oturdu. ''iyi misin?'' ömer bu soruyu duymak istemiyordu. en azından şu an değil. çünkü şimdiden gözleri dolmuştu. ağlamamak için kemirdiği alt dudağını serbest bırakıp kafasını iki yana salladı. hürkan buna karşılık sarıldı ona. ''neyin var ömer, anlat bana?''
ömer burnunu çekti. ''yine aynı boku yiyorsun. beni bir kez daha aptal yerine koymana izin vermeyeceğim hürkan.''
anlaşılan hürkan bunu beklemiyordu. duyduğu cümleyle tabiri caizse dumur olmuştu. ''ne demek istiyorsun?'' ömer ondan ayrılıp güldü. soğuk fayanstan destek alarak ayağa kalktıktan sonra ''bence sen neyden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun.'' dedi.
odaya gidip hızlıca üstünü giyindi. gerekli bir iki şeyini alıp siktir olup gidecekken hürkan içeri girdi. ''otur.'' dedi hürkan itaatkar bir ses tonuyla. ömer'in ise ona itaat etmeye hiç hevesi yoktu. bıyık altından güldü ve ona doğru yürüdü. ''çekil önümden.''
hürkan hemen karşısında duran bedeni sağ eliyle ittirdi. bu daha çok uzaklaştırmak içindi. ''otur dedim ömer.'' bir iki adım gerilemiş olan ömer yine oturmadı. ''siktir git. yine aynı şeyleri yaşatamayacaksın bana. bırak gideyim.''
hürkan'ın artık sabrı taşmıştı. ömer'i sertçe kolundan tuttu ve koltuğa doğru ilerletti. ömer engel olmaya çalışsa da hürkan ondan çok daha güçlüydü. hem ne diyeceğini biraz da olsa merak etmişti. acaba bu seferki bahanesi ne olacaktı merak ediyordu. sarsılarak koltukla buluştuğunda gülümsedi. ''sert.''
ama hürkan gülmüyordu. ''yine ne var kafanda?'' ömer karşısındaki adamın ciddi suratına baktı. onu deli etmek istiyordu. ''saç.''
hürkan ciddiye alınmamanın verdiği sinirle ayağa kalktı. az önce gitmesin diye kapattığı kapıyı kendi eliyle açtı ve ömer'e döndü. ''siktir git.''
ömer onu sinirlendirmek istemişti ama bu kadarını beklemiyordu. bu yüzden şaşırmıştı ve tepkisiz kaldı. hala oturmaya devam ettiği sırada hürkan hızla yanına ulaşıp yeniden kolunu tutarak onun ayağa kalkmasını sağladı. ''kalk.'' ömer'i adeta savururcasına kapıya doğru ittirdi. ''gitmek istiyordun. gitsene hadi ömer!''
ömer kapıdan çıkmadan önce yandaki çalışma masasının üzerinde bulduğu ne varsa hürkan'a doğru fırlattı. bir yandan da aklına gelen tüm küfürleri sıralıyordu. ''al gidiyorum.'' yine dalga geçer bir gülümseme kondurdu yüzüne. ''şimdi yapmak için can attığın ne varsa gönül rahatlığıyla yapabilirsin.''
ömer kapıyı çarpmadan önce hürkan ''sen ne diyorsun amına koyayım?'' demişti. ama ömer buna cevap vermeye tenezzül etmemişti. klasik hürkan'dı işte. salağa yatmaya bayılıyordu. ömer'i aptal yerine koymayı baside indirgiyordu. ama bu sefer öyle olmayacaktı. ömer bu sefer kalbinin daha fazla kırılmasına göz yummayacaktı.
göz yaşlarının arasında küçük kahkahalar atarken karşıdan onu görseniz gerçekten deli sanardınız. ömer uzun süredir adım atmadığı evine ulaşıp anahtarla kapısını açtı. hiçbir şey yapmadan ilk iş penceresinin önüne bir sandalye çekti ve beklemeye koyuldu.
telefon konuşması hala cümlesi cümlesine aklındaydı. haber vereceğim, az sabret, şimdi sırası değil. bu cümleler aklında peşi sıra dönerken ömer başına gelecek şeyi çok iyi biliyordu ve öyle de oldu. zaten hiç yanılmazdı ki. ne hissetse teker teker hepsi yaşanırdı.
ömer bir iki saat o sandalyede sabırla oturdu. ardından bahçe kapısından giren sıla'yı gördüğünde kahkahalara boğuldu. o kadar emindi ki, hiç şaşırmamıştı. sıla kapıyı çalıp, içeri girdikten sonra ömer hızlıca ayağa kalktı. az önce oturduğu sandalyeye sertçe bir tekme attığında canı gerçekten acımıştı. ama şu an kalbinin acısı o kadar ön plandaydı ki, ayağındaki acıyı kolayca ört pas edebilmişti.
kendini yatağına attığında çok sinirliydi. hürkan'a değil, kendine o kadar kızgındı ki. aynı hataya nasıl bir kez daha düşmüştü? sanki hürkan'ı tanımıyordu. değişmiş olabileceğine, artık her şeyin kusursuz olabileceğine inanmıştı. yanımda kal diye gecelerce döktüğü göz yaşlarının gerçek olduğuna inanmıştı. göz göre göre bu yalanlara inanmıştı.
ömer ağlayarak uykuya daldı. uykusunda bile düşünceleri onu yalnız bırakmamıştı. belki bu sefer temelli gitmenin tam sırasıydı.
...
aaaaaaa noluyo be :o
kontrol etmedim bebekler hatalar varsa çekinmeyın uyarın öpüyorum sizi sevıyorum benı okumaua devam ediiiiiin <3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
falling down // porgola
Fanficömer kendini iyi hissetmiyor, hürkan ise sadece ömer'in iyi hissetmesini istiyor.