kafamda deli kurgular.
iyi okumalar OY VERİN LAN!
...
ömer yaşadıkları o güzel üç ayı düşünmeden edemiyordu. belki de hürkan o üç ay içinde hep böyleydi, ama ömer fark etmemişti. belki de en başından beri parmağında oynatıyordu onu.
ama her şey o kadar güzeldi ki, ömer yeniden bunların yaşanabileceğine ihtimal bile vermemişti. hürkan o kadar güzel aşık rolü oynamıştı ki, kendine inandırmıştı. hakkını vermek gerekirdi, cidden on numara oyuncuydu.
ömer'in aklı ermiyordu. gerçekten sevmediği birini nasıl o kadar güzel öpebilmişti ki? ona bakarken gözlerinin içi gülüyordu. ömer buna sayısız defa şahit olmuşken nasıl ondan şüphe edebilirdi ki? etmemişti işte.
aralarına giren zamanın hürkan'ı gerçekten değiştirdiğine emindi. demek ki ne olursa olsun birine tüm kalbinle güvenmek aptallıkmış. ömer bunun dersini ikinci kez almıştı. üçüncüye ise hiç ihtiyacı yoktu.
şimdi ise aklını kurcalayan bin bir soru vardı. aradan iki gün geçmiş miydi? bilmiyordu. siyah perdelerini açmıyor, sürekli uyuyup uyanıyordu. kim bilir, belki de bir ay geçmişti. ömer zaman kavramını tamamıyla yitirmişti.
günler sonra telefonu aklına geldiğinde ömer kalkıp telefonunu aradı. uzun uğraşlar sonucu bulduğunda şarjının bitmiş olduğunu gördü. yatağının yanındaki prize uzanıp telefonunu şarja taktı ve açılmasını bekledi. telefon açıldığında ekrana sayısız bildirim geldi. hepsi hürkan'dandı. yüzsüz diye geçirdi içinden ömer. yüzü aşkın cevapsız arama ve yine aynı şekilde mesaj vardı. göz ucuyla baktı. hepsini okumaya kalbi el verir miydi bilmiyordu.
kapıyı neden açmıyorsun
ömer özür dilerim çok fevri davrandım
telefonu aç
telefonun neden kapalı
ömer nolur aç kapıyı
korkuyorum
çok korkuyorum
konuşmamız lazım
sinirlerime hakim olamadım
her şeyin tekrarlanmasına izin verme ömer
ne duydun ne gördün bilmiyorum
ama açıklayabilirim
sadece bana izin ver
buna benzer onlarca mesaj vardı. ömer kapının çaldığını hiç duymamıştı. oldukça ağır uyumuş olmalıydı. bu yalvarışlarına elbette cevap vermedi. istediği kadar yalvarabilirdi, bu kez ömer ona inanmayacaktı.
ayağa kalkıp usulca perdesini araladı. hava karanlıktı. ardından yapmamak için dirense de gözü hürkan'ın camına kaydı. perdesi ve camı tamamen açıktı. sanki ömer'in ufak bir hareketini yakalamak istiyormuşçasına koltuğu pencereye doğru çevirmiş orada öylece oturuyordu. ama ömer'i görememişti, çünkü uyuyordu.
bu haline acıdı ömer. pişman olduğunu biliyordu. çünkü hep olurdu. ne zaman bir hata yapsa ömer'in etrafında pervane olup açıklama yapmak için izin beklerdi.
ömer uyuyor olmasını fırsat bilerek biraz onu izledi. tam şu an kafasını göğsüne koyup uyumayı deli gibi isterdi.
ömer bu sefer ondan kaçmıyordu. bu yüzden camını ve perdesini açıp odasını havalandırmaya karar verdi. artık hürkan'ın iyiliğini düşünmüyordu. bensiz iyi olsun diye bir düşüncesi de yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
falling down // porgola
Fanfictionömer kendini iyi hissetmiyor, hürkan ise sadece ömer'in iyi hissetmesini istiyor.