üç

384 28 49
                                    

eğer okuyan varsa bu satıra küçük bir yorum bırakabilir mi?

iyi okumalar<3

...

ömeeeeewr

telefonu aç
(görüldü 01:45)

şu amk telefonunu aaaç nolur

hürkan bu gece alkolü her zamankinden fazla kaçırmıştı. zaten yanında ömer yokken hep böyle olurdu. ona artık durması gerektiğini söyleyen hep ömer oluyordu. yaklaşık yedi aydır ise hürkan sınırlarını bilemiyordu.

bu sefer neden böyle olduğunu bilmese de onun sesini duymaya ihtiyacı vardı. öyle duygular içindeydi ki, sanki bu gece ömer'in sesini duymazsa yaşaması mümkün değilmiş gibi geliyordu ona.

gözlerinden akan yaşların farkında bile değildi. bu artık özlemenin çok ötesinde bir şeydi. ömer mesajlarını görse de ne telefonunu açıyor, ne de mesajlarını yanıtlıyordu. hürkan normalde pes edip geri dönerdi bile. ama bu gece inatçı olacaktı.

bilinçsiz adımlarla ömer'in kapısında buldu kendini. daha ilk zamanlar söz vermişti, asla onu görmek için çaba göstermeyeceğine. ama hürkan bu kadar uzayabileceğini asla hesaba katmamıştı. ne kadar onu anladığını düşünse de, artık onunla empati kurabildiğinden de şüpheliydi.

yutkundu hürkan. vücuduna yayılan adrenalin ile zaten dönen başı biraz daha döndü. bir yere tutunma ihtiyacı hissetti. titreyen eliyle zile bastı. sözünde durmamıştı hürkan. ömer bunu asla unutmazdı.

kapı elbette açılmadı. hürkan yine pes etmedi ve bu defa hem zile bastı, hem de kapıyı yumrukladı.

ömer bunu beklemiyordu. eli ayağına dolanmış bir şekilde kapıya ulaştı. delikten baktığında onu gördü. bu görüntü onu derin bir nefes almaya mecbur bırakan türdendi. ömer o kadar uzun zamandır hürkan'ı bu kadar yakından görmüyordu ki, sebepsiz bir şekilde kalp ritmi dahi değişmişti.

kapının ardındaki çocuk perişan görünüyordu. ömer çok büyük ikilemde kalmıştı. onu bu şekilde görmek canını yakıyor olsa da, bir yandan da bencilce kendini düşünüyordu. hürkan'ın ona soracağı soruları düşünüp, daha şimdiden daralıyordu. geçmişe dair konuşma fikri ömer'i adeta kahrediyordu.

hürkan son çırpınışlarındaydı. "ömer!" diye bağırdı titreyen sesiyle. artık yorgun düşmüş, dizlerinin üzerine çökmüştü. "lütfen, aç." dedi zar zor.

ömer'in eli kapı kolundaydı. deli gibi açmak istiyordu, ama içinde bir şey ona izin vermiyor gibiydi. 'bu sefer farklı.' diye kendini ikna edercesine bir düşünce yayıldı zihnine.

daha fazla düşünürse vazgeçeceğini bildiği için hemen açtı kapıyı ömer.

hürkan dizlerinin üzerine çökmüş, aşağıdan şaşırmış gözlerle ömer'e bakıyordu. her ne kadar bunu istiyor olsa da, ömer'in kapıyı açma ihtimalini hiç düşünmemişti. kapıyı açtığında ne yapacaktı bilmiyordu. o yüzden hareketsiz bir şekilde kaldı. onu görmek bile yetmişti ki hürkan'a.

"gel." dedi ömer sessizce. hala titreyen elini yerdeki çocuğa uzattı. hürkan afallayarak ona uzanan ele baktı.

ve o an içinde tarifi mümkün olmayan duygular yeşerdi. bunların büyük çoğunluğu mutluluktu. hürkan kocaman gülümsedi ve yalpalayarak ona uzanan eli tutup ayağa kalktı. ömer'in bir şey demesine izin vermeden karşısındakine öyle bir sarıldı ki, ayların özlemini sığdırmıştı hürkan kollarına.

ömer yutkundu, geçte olsa kollarını sıkıca sardı ona. ağlamak istemiyordu, ama gözleri ondan izin almışa benzemiyordu. hürkan fısıltı gibi çıkan sesiyle "ömer." diye sayıklıyordu. sanki hala bunun gerçek olduğuna inanamıyor gibiydi.

ömer kollarındaki çocuğu yavaşça kendinden uzaklaştırdı. "hürkan." dedi onun gözlerine bakarak. "iyi misin?" çünkü hiç iyi görünmüyordu. başını hızlıca iki yana salladı. "nasıl iyi olabilirim ki?" dedi yeniden ağlayacak gibiydi. "yoksun."

"burdayım işte." dedi ömer. bakışlarını çekingen bir şekilde kaçırıyordu hürkan'dan. karşısındaki çocuğun gözlerinin ona dolu dolu bakmasını görmek istemiyordu. "ağlama." diyebildi yalnızca.

hürkan alkolün ve duygu yoğunluğunun etkisi ile bayılacak gibi hissediyordu. ömer bunu anında farketmişti. "gel." dedi koluna girerek onu odasına yönlendirdi.

hürkan oldukça ağırdı ve şu an tüm yükünü ömer'e vermesi ona hiç yardımcı olmuyordu. nefes nefese kalarak hürkan'ı yatağa otutturdu ve geri adım attı. şu an karşısında adeta bir enkaz vardı. ona bakarken gözlerinin içi gülen çocuk değildi bu, ve ömer çok iyi biliyordu ki bu onun eseriydi.

bunun farkındalığı ile sarsıldığında ondan defalarca kez özür dilemek istedi ömer. ama yapmadı. komodinde duran suyu bardağa doldurup hürkan'ın hemen yanına oturdu. bardağı ona doğru uzattı. hürkan bardağı kavradığında elleri o kadar çok titriyordu ki, ömer buna engel olmak istercesine bardağın üzerindeki eline kavradı elini.

hürkan bakışlarını ömer'e çıkardığında, ömer yine rahatsızca kaçırdı bakışlarını. suçluluk duygusu çok baskındı. hürkan sudan bir iki yudum aldı. "teşekkür ederim." dedi şimdiden daha iyi hissederken.

ömer'in yüzünde bir gülümseme belirdiğinde hürkan "ne oldu?" diye sordu. "yokluğumu fırsat bilip bokunu çıkarmışsın yine." dedi. hürkan da gülümsedi. haklıydı ömer.

"özür dilerim." dedi bakışları yerdeyken. bunu duymak ömer'in kalbini acıttı. özür dilemesi gereken oydu. ama konudan uzak durmak istiyordu. özür dileyemezdi. yaşanmamış gibi davranmayı seçiyordu. "bir daha olmasın." dedi şakayla karışık. "yanımda olursan, olmaz." dedi hürkan beklemeden.

hiçbir şey diyemedi ömer. yanında olacağım diyemedi. çünkü olabilir miydi, o bile bilmiyordu.

hürkan'ın nefesleri çok düzensizdi. çok içmiş olmalı diye düşündü ömer. zaten çok içmese buraya gelmezdi, bunu biliyordu. hürkan verdiği sözü çiğnemezdi. buraya gelmesi bilinçli değildi. farkındaydı ömer. "uzan." dedi sessizce.

hürkan ikiletmeden, sanki bunu bekliyormuş gibi kafasını yastığa koydu. gözleri kapalıydı. "kusacak gibi misin?" diye sordu ömer. hürkan hızlıca kafasını iki yana salladı.

ayak ucundaki yorganı göğsüne kadar çekti ömer. "uyu biraz." dedi. hürkan ömer'in gitme ihtimalinden korkarak açtı gözlerini. "nereye?" dedi gür çıkan sesiyle. "ışığı kapatmaya."

hürkan rahatlayarak yeniden gözlerini kapattı. aslında uyumak istemiyordu. onunla konuşmak, özlem gidermek istiyordu. ama şu an bu pek mümkün değildi. hürkan onu çok zor duruma soktuğunu biliyordu. ama kelimeler ağzından istemsizce dökülüyordu. "ömer?" diye seslendi sorarcasına. "hürkan?"

"yanıma gelsene."

falling down // porgolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin