22.05.23
Yeniden hoş geldiniz ♡
"Kovuldun."
Rahat duruşumu bozmadan gözümü masanın ardındaki adama diktim. Ayda bir, zaman zaman iki haftada bir duyduğum tek kelimelik bu cümleye şaşırmamıştım. Gözlerimi adamdan çekip, masasındaki 'Müdür' yazısına çevirdim. Torpille kazandığı ünvanın ardına sığınan adama alaycı bir bakış attım. Yargı dağıtan, yargılanandan farksız olmadığında olan biten her şey koca bir fıkraya dönüşüyordu. Bu fıkranın adı ise Hiyerarşiydi.
Hiyerarşi içinde yaşamak zorunda kaldığınızda birileri her zaman en dipte olmak zorundadır. Fıkradaki en yegane rolüm ise dibi çekmekti.
"Ah...peki."
Sinirli ifadesini bozmadan kaşlarını çattı. Duygudan yoksun ses tonuma verebileceği maksimum tepki bu olmuştu. "Diyeceğin bir şey yok mu? " diyerek elindeki kalemi kapatıp açmaya devam etti. Yarattığı tik-tak sesi rahatsız ediciydi. Gözlerimi kalemden alıp öfkeli gözlerine çevirdim. Benden ciddi bir cevap bekliyordu. Ne yazık...onu ciddiye almıyordum.
"Keşke mail atsaydınız. İzin günümde apar topar buraya çağrılmam hoş olmadı. "
Ve onu ciddiye almadığımı fark ettiğinde öfkesi gözlerine şeytani parlama ile yansımıştı. Öfkesini görmek sevindiriciydi. Bana üstten bakan insaları rahatsız hissettirmenin tek yolu onları sinirlendirebilmekti çünkü. Avucunun içini sertçe masaya vurup, bedenini öne doğru verdi. İçindeki pisliği atacağını anladığımda iç çeker gibi olmuştum. En haz etmediğim kısma giriyorduk. Kin kusma.
"Devran Bey, sizin diyeceğiniz bir şey yok ama benim diyeceklerim var. "
Öfkesi harlanıyordu. Benim gibi biri için fazla tepki gösteriyordu. Bu yıpratıcı öfkeye değmezdim. Gereksiz duygusal haline bakıp, masaya bir adım yaklaştım. Sanki biraz olsun umrumdaymış gibi davransam yeterliydi.
"Dinliyorum."
"Otuz yıllık iş hayatımda sizin kadar boktan çalışan birini görmedim. Nasıl oluyor da en ufak işi bile hatalı yapabiliyorsunuz? Nasıl böyle pervasız olabiliyorsunuz? Size çok bile katlandım. Sizin gibi biriyle kimse çalışmak istemez. Bu halde, buradan çıkınca ne yapacaksınız? "
"İntihar edeceğim. "
Gayet ciddi bir şekilde söylediğim şey üzerine hayretle dudakları açıldı. Elini kaldırıp şakağını ovuşturdu. Yüzü kızarmaya başlamıştı. Onunla dalga geçtiğimi düşünüyor olmalıydı. Oysa ki ciddiydim. Buradan çıkınca yine intihar etmeyi dener, belki bu sefer becerebilirdim. En azından isteğim bu yöndeydi.
"İşe yaramaz ruh hastasının tekisin."dedi bu sefer kişisel öfkesiyle. İfadesiz yüzüme silik bir gülüş oturdu. Kısacık sürmüştü çünkü mimiklerim gülmeye alışık değildi. Bunu yeni anlıyor olması güldürmese de komik gözüküyordu. Benim gibi biri için tüm bunlar gerçekti. Benim gibi birinin tüm değeri buydu. Anlam yüklemeden, sözcüklerle süslemeden işe yaramaz olduğum apaçık ortadaydı. Pekâlâ...tüm herkes içinde ben işe yaramazdım da, o benim değerimi belirleyecek kadar faydalı mıydı?
"Günde 16 saat insan çalıştırıyorsunuz. Yemek, yol parası vermiyorsunuz. Üstüne mesai ekleyip insanların maaşlarından kesiyorsunuz. Bazı aylar maaşları bile yatırmıyorsunuz. İnsanları köpek gibi çalıştıracağınız bir piramitin üstündesiniz, para aklıyorsunuz. Bu modern kölelik içinde düzgün çalışmadığım için özür dilemeyi düşünmüyorum Halil Bey. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyadan Atlas'a | Gay
Romance"Neden bana dünya diyorsun? " "Çünkü sana bakıyorum. Atlas Dünya'yı gösterir. " 'Eşcinsel karakterleri konu alan bir kurgudur. Cinsellik ve argo içermektedir.