Koyu renkli yazılar geçmişe aittir.
Keyifli okumalar ♡
"Hayret ediyorum bazen. Nasıl her zaman en iyisi olabilirsin Devran? Gerçek değil gibisin." diyen genç kıza gülerek baktı Devran. Ardından elindeki kalemi bir tur parmaklarında döndürdü, şiir defterine geri çevirdi bakışlarını. Genç kız ise kampüse vuran güneşten daha parlak olan gülüşüne bakıyordu Devranın.
"Sadece çabalıyorum. Çabaladığım sürece her şey iyi olacaktır...buna inanıyorum."
"Çabalamayı ne olursa bırakırsın?"
"Yaşamak için sebebim kalmazsa." derken kampüsü süzdü gözleriyle Devran. Seviyordu her şeyi. Uçan kuşu, eser rüzgarı, yeni kesilmiş çimen kokusunu, gözünü alan güneşi, sohbet etmeyi, insanları sevmeyi, kendine değer vermeyi, gülmeyi ve yorulana kadar kendini dinlemeyi seviyordu. Hayatı seviyordu Devran. Mutlu oluyordu en ufacık şeyle bile.
"Umarım her zaman yaşamak için bir sebep bulursun o zaman." diyen kıza bakarken tekrar gülümsedi. Kumral saçları omzuna doğru dökülen kızın güzelliğine bir süre baktı.
"O zaman hep hayatımda olursun umarım Eylül."
"Sen...insanın kalbini hızlandırıyorsun." dediğinde Devran avuç içlerini çimene yasladı. Gökyüzüne bakarken iç çekti.
"Doğruyu söylüyorum. Beni yargılamamanı seviyorum. Beni yazarken izlemeni, yazdıklarımı okumanı, destek olmanı seviyorum. Yanımda olduğun için hep minnettar olacağım."
Eylül onun nahifliğine hayranlıkla baktı. Giyinişi, diksiyonu, mimikleri, insanlara ve hayata bakış açısı bu kadar efendi olan bir insana daha önce rastlamamıştı. Hayran olunası bir naiflik, imrenilesi bir güzelliğe sahipti. Sahip olduğu her şeyle Devran eşi benzeri olmayan bir insandı. Güzel bakar, baktığını güzelleştirirdi. Hayatın anlamı Devrandı. Hayat Devran var olduğu için güzeldi sanki.
Gözümü sakince aralayıp, yüzüme vuran güneşe doğru döndüm. Henüz ayılamamış bir şekilde uyanıp, elimi camdan gelen ışığa doğru kaldırdım. Her zaman rüya görürdüm de güzel anılarımın olduğu rüyalarım çok nadir olurdu. Özel bir anlam yüklemezdim ki bir daha görme umuduyla dolmayayım. Yine de bugün anlam yüklemeden geçememiştim. Yaşamak için yeniden bir sebep bulabilecek miydim?
Elimi indirip bulunduğum odaya baktım. Dün Miran beni bıraktıktan sonra yüzüme bakmadan bu odayı işaret ederek kalacağım yeri göstermiş ve beni kendi halime bırakmıştı. Ben ise dünden beri müthiş bir vicdan azabı ile baş başaydım. Akıl tutulması yaşamış olmalıydım ki ağzımdan öyle bir kelime dökülmüş olmalıydı. Keza aksiyse gerçekten sandığımdan daha kötü bir insana dönüşmüştüm. Yataktan kalkıp odanın içine göz gezdirdim. Rahat iyi kişilik bir yatak, temizlik kokan yorganla örtülmüştü. Odanın camlı köşesinde sallanan sandalye, yanındaki köşede boylu boyunca bir kitaplık vardı. Görebildiğim kadarıyla Türk edebiyatı, Fransız edebiyatı ve nicesini içeriyordu. Çıkıntılı bir mermer ve tüm bahçeyi göz önüne alan bir cam vardı. Manzarası güzeldi. Karşı evlerin arasından deniz gözüküyordu. Ağaçlı bir yol denize doğru iniyordu. Gözlerimi yoldan alıp tekrar odaya çevirdim. İki kapaklı beyaz dolabı henüz açmamıştım. Dolabın yanındaki kapı tahminimce banyoya açılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyadan Atlas'a | Gay
Romansa"Neden bana dünya diyorsun? " "Çünkü sana bakıyorum. Atlas Dünya'yı gösterir. " 'Eşcinsel karakterleri konu alan bir kurgudur. Cinsellik ve argo içermektedir.