4: Hayal Kırıklığı

1.4K 188 101
                                    

Keyifli okumalar ♡

Evimin arkasında kalan toprak araziye doğru yürürken, fırtınanın dün geceden kalan kalıntılarına baktım. Devrilen sokak direkleri, çatılardan uçmuş kaplamalar, dağılan çöpler ve sokaklarda birikmiş sular dünün ne kadar yıkıcı olduğunu gösteriyordu. Tüm bu yıkıcı görüntüde evimin çevresinde göremediğim lüks araba ferahlatıcıydı. Omzuma binen yabancı yükten kurtulmuştum sanırım. Çevrenin toparlanmasının günler alacağını düşünerek arazinin içine doğru yürümeye devam ettim. Çökmek üzere gibi duran kulübenin yanına geldiğimde elimdeki kovayı yanıma bıraktım.

"Zeytin." diye usulca seslendiğimde kulübeden hışırtılar geldi. Ardından siyah sokak köpeği kulübeden kuyruğunu sallaya sallaya çıktı. Çamura aldanmadan diz çöküp bana yönelen köpeğin başını okşadım. Heyecanla etrafımda kuyruk sallamaya devam etti. Havlamasa da minnet dolu sesler çıkarıyordu. Kovadaki yemek artığı ve bir miktar mamayı köşedeki taşın üzerine dökerken mırıldandım:

"Dün gece seni bulamadım. Zor geçmiş olmalı. "

Eğer bulsaydım eve alacaktım. Gerçi evin onun kulübesinden bir farklı da yoktu ya neyse...en azından ıslanmadığından emin olurdum.Heyecanla yemeğine yumulan hayvanın başını okşadım. İnsanlara karşı sevgimi ve saygımı ne kadar yitirdiysem, hayvanlara karşı bir o kadar geliştirmiştim. Dilsiz canlıların, dili olanlardan daha hayırlı olduğu kesindi.

"Bolca ye. "

"Ne kadar sevecensin!"

İrkilmemin sebebi olan sese şokla döndüm. Bana tebessüm ile bakan manyağı görmek, şokla sarsılan ifademi anında sinirli bir hâle sokmuştu. O ise gözlerimin içine bakarak daha mutlu bir ifadeye bürünmüştü. Ya da alaydı bu gözlerindeki dikkatimi çeken parlama. İfademi bozmadan üstüne çevirdim bakışlarımı. Bugün takım elbise giymese de yine oldukça şıktı. Haki yeşil kadife gömleğini siyah kot pantolonun içine sokmuştu. Botları gömleğiyle aynı renkti. Farklı olarak lüks bir saat takmıştı. Üzerinde bundan başka bir detay yoktu ama o buraya hâlâ uymuyordu. Belki de burası ona uymuyordu.

"İşin gücün yok mu senin? Boş zamanını evimin önünde geçirmekten hariç."

"Hepsini sana ayırdım. " dedi kendini sempatik sandığı bir tavırla. Oysaki onu parçalama isteğimi arttırmıştı. Yanıma çömeldiğini hissettiğimde ona ters ters baktım. Yemeğini bitirmek üzere olan köpeğe bakıyordu. Bu kadar mutlu olmasına da sinir olduğumdan gözlerimi kıstım. Sanırım ben bu adamdan nefret ediyordum. Tanımama gerek yoktu. Ondan hoşlanmıyordum. Rahatımı bozması yeterince yerinde bir sebepti.

"Bir tek kendine iyi bakmıyorsun anlaşılan. " dediğinde, yemeğini bitirip içeriye geçen köpeği takip etti gözleriyle.

"Zırvalamayı kes. Git buradan. "

"Niye sinirleniyorsun? Hem bugün tek geldim. "

Hızla ona döndüm. Aniden ona döndüğüm için irkilerek yüzüme bakmıştı. Bu yabancıyı anlamak zordu. Anlamaya çalışmak istemiyordum.

"Tek mi geldin? " Derken gergince etrafımıza baktım. Arabası sokağın hiçbir yerinde gözükmüyordu. Tekrar ona dönmeden önce sordum:

"Buraya nasıl geldin? "

"Taksiyle geldim. " dediğinde gözlerimi kıstım. O da ilk benim gibi şüpheyle etrafına baktı. Sonra ciddiyetsiz bir ifadeyle birden bağırır tonda konuşmaya başladı:

Dünyadan Atlas'a | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin