14: Baba

1.2K 158 212
                                    

Selamm

Keyifli okumalar 🤍

"Devran biz çıkıyoruz. "

Elimdeki kalemi ağır ağır kapatıp açarken bakışlarımı Miran'ın odasında sabit tutuyor, masasının ardından gördüğüm kadarıyla onu inceliyordum. Bir eli kılavyedeyken diğer eliyle tabletin kalemiyle bir şeyler çiziyordu. Bunu aralıksız yaparken gözlerini önündeki ekrandan ayırmıyordu. Arada gözlüğünün altından gözünü ovuşturup tekrar işine geri dönüyordu.

O gecenin ardından iki gün geçmişti. Yani iki gün önce düşünmeden ona sarılmıştım. O ise sadece desteğimi kabul edip bana yaslanmıştı. Sakinleştikten sonra kısıkça teşekkür edip yatağına geçmişti. Ben ise o saatten sonra ne yapacağımı bilmeden kaldığım odaya geri gitmiştim. İki günde bunun hakkında konuşmamıştık. Gece yarısından sonra üçüncü güne girecektik ve o neredeyse üç gündür bir tuhaftı. Sürekli konuşup duran onun sesini iki günde birkaç kere duymuştum. Her zaman özenle şekillendirdiği saçları dağınıktı. Birbirinden şık kıyafetlerinin yerini iki basit parça almıştı. Daima sinek kaydı olan tenini şimdi kirli sakalı kaplıyordu. Bu onu olduğundan daha ciddi ve sert gösteriyordu. Yakışmıyor diyemezdim. Sadece gözümün alıştığından farklı geliyordu. Tüm hepsinden tuhafı günlerdir gülmüyordu. Ruh gibiydi.

"Devran! "

Kulağımın dibinden gelen ses ile irkilerek kafamı soluma çevirdim. Toprak önüme kadar gelmiş bana bakıyordu. Diğer çalışanların çoktan çıktığını yeni fark ediyordum.

"Çıkıyorum. "

"Ah...peki." dedim sakince. Bir bana bir Miran'dan tarafa bakıp iç çekti. Ona en yabancı benden ama en yakını bile bu halini garipsiyor gibiydi.

"Babasıyla kavga mı etti? " dediğinde sırtımı dikleştirip merak kesildim. "Nereden bildin?" dediğimde ise kehribar gözlerinden durgun bir ifade geçti.

"Ne zaman kavga etseler babası arkadan işleri zorlaştırıyor. Günlerce perişan oluyor. " dediğinde ise kaşlarımı çattım. Basit bir aile meselesi değildi aralarındaki. Derine inmek istediğimden emin değildim. Kafam alır mıydı bilmiyordum.

"Yine de yemek bile yemeyecek kadar kendini kaptırması normal mi? " dediğimde günlerdir kahveden başka bir şey tüketmeyen Miran'a döndüm.

"Değil ama büyük ihtimalle bunu ilaç kullanmamak için yapıyor. "

İç çektim. Çocuk da değildi ki niye bu kadar kafama takıldıysa...kocaman adamdı vardır bir bildiği diyip kendi kaymış hayatıma bakmalıydım.

"Bir süre daha kendini işe verir. Tüm gece onu beklemek zorunda değilsin haber verip çıkmak istersen anlayış gösterir. " dediğinde ağırca kafamı salladım. Toprak ise hafifçe omzuma dokunup çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştı. O gittiğinde ise ofiste bir benim masamın bir de Miran'ın odasının ışığı açık kalmıştı. Oflayıp arkama yaslandım. Açıkcası bu iş hiç bana göre değildi. Sürekli emir altında olmak yada gün içinde bir kaç basit işi yapıp asıl işi yapanı izlemekten keyif duymuyordum. Çoğu zaman yorgun ve uykulu olsam da çalıştığım zaman yoğun olmayı seviyordum. İnşaat gibi ağır işlerde çalışırken düşünmeye fırsatım olmuyordu mesela. Canım sıkıyordu bu durum.

Yeniden darlandığımı hissedince ayağa kalkıp ezberlediğim teras yolunu tuttum. Miran'a haber veren bir mesaj göndermiştim ama göreceğinden emin değildim. Terasın kapısını araladığımda sert rüzgar direkt yüzüme vurmuştu. Kış artık varlığını iyice hissettirmeye başlamıştı. Kansız bedenim titrerken artık mont giymeye başlamam gerektiğini hissediyordum.

Dünyadan Atlas'a | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin