3: İnsan Neyle Yaşar?

1.4K 180 65
                                    

Keyifli okumalar ♡

"Ne? "

Şaşkınlığımdan sıyrılabildiğim birkaç saniyede bunu sorabilmiştim. Bana capcanlı bir ifade ile bakan yabancıyı, kanım donmuş bir şekilde izlemeye devam ediyordum.

"Kitaplarınıza hayranım. Kaleminize bayılıyorum. Tüm yazdıklarınızı...hepsini defalarca okudum. Yazar Bey, sizi bulmak için ne kadar uğraştım bilemezsiniz! "

"Bir dakika...ne saçmalıyorsun lan sen? " derken onun heyecanlı konuşmasını böldüm. Lakin o bunu umursamadan
"Aslında yaşıtız. Devran diyebilir miyim?" dediğinde daha fazla dayanamadan elimi avucunda çekip can havliyle ayağa kalktım. Birkaç adım gerilerken yerdeki adama bakmayı sürdürdüm. Koskoca adamın önümde diz çökmesine yüzümü buruşturdum. İlk defa biri önümde küçülmekten çekinmiyordu. Ve ilk defa birine tepeden bakıyordum. Rolümün dışına taşıyordum.

"Kalk Allah aşkına... " diye söylenip sakalımı sıvazladım sıkıntıyla. Gülerek ayağa kalktı. Bir anda bana tapıyor gibi davranması şaka gibiydi. Bana hiç bakmıyor muydu? Hadi bana bakmıyordu kendini de mi görmüyordu bu adam? Ben kimdim ki önüme kapanıyordu?

"İmza alabilir miyim? " dedi bu sefer göz hizamdayken. Siyah gözlerinin ortasına düşen parlamaya odaklandım. Kendi yansımamı engelleyecek kadar parlak gözlerine yutkunarak baktım. Fazla heyecanlıydı. Fakat bu heyecanına yapmacık diyemiyorum. Aksine o kadar içtendi ki bana kötü hissettiriyordu.

"İmzam falan yok. Yazar da değilim ben. Bana burada ne döndüğünü adam akıllı anlat. Aklım almıyor..."

Yüz ifadesini hayretle izledim. Resmen dudak büzmüştü. Gülebilseydim şayet, on dakikadır büründüğü bu kişiliğe katıla katıla gülerdim. Aşırı saçma geliyordu çünkü. Kaç kişilikliydi bu herif ? Normali beni bulmuyordu gerçekten.

"Peki." dediğinde şakağımı ovup koltuğu işaret ettim. Paşa paşa koltuğa geri oturmuştu. Derin bir nefes bırakıp tekrar taburedeki yerimi aldım. Yorulmuş bir şekilde nefeslendim. Bana canlı bir ifade ile bakan adama kusacakmış gibi bakmaya devam ediyordum.

"Anlat. Beni nereden buldun? Ne istiyorsun? "

Yüzüne bir nebze ciddilik oturdu. Duruşunu düzeltti. Sanki çok önemli bir şeyden bahsedecekmiş gibi özenli davrandı. Ceketinin düğmesini bile ilikledi. Kısaca bana hak etmediğim bir saygı gösterdi.

"Yazılarınla beni kurtardın. "

Ciddi bir tonla konuştuğunda kasılan yüzüm gevşedi. Ben mi birini kurtarmıştım? Deli saçması...

"Mazisi bayağı geniş bir hikaye ama kısaca bahsedecek olursam; Yıllar önce dünya klasiklerini araştırmam gereken bir iş yapıyordum. O hafta Lev Tolstoy'un 'İnsan Neyle Yaşar? ' kitabını okumuştum. İnternetten kaynak aramaya başladım. Tesadüfen senin bloğunu gördüm. Okuma gibi bir niyetim yoktu çünkü daha spesifik kaynaklar arıyordum. Yanlışlıkla tıklamasaydım senden haberim bile olmayacaktı. Bir şekilde kitap hakkındaki yorumunu okumuş oldum. Aradığım tarzda bir kaynak değildi ama anlatım tarzından dolayı olsa gerek okumayı bırakamadım. Yazında diyordun ki: İnsan neyle yaşar? Saygı ve sevgiyle yaşar."

Boğazıma düğüm olan nefesim ile birlikte ona bakmayı sürdürdüm. Henüz yeni yeni olayların gerçekliğini kavrıyordum. Saniyeler içinde, zihnimde mühürlü olan anılarımı canlandırması içimi ürpertmişti. Belki kuruntu yapıyordum belki de bugün başka bir şey için derinden düşünüyordum. Bilmiyorum...bakışlarına ki hüznü görebiliyordum. İnsan kendi yaşadığını daha kolay anlayabiliyordu. Derinlerde bir yerlerde acınası bir geçmişi olmalıydı. Pekâlâ...bununla ilgilenmiyordum. Bu yüzden bana bu şekilde bakması anlamsız geliyordu.

Dünyadan Atlas'a | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin