Bölümlerin gecikmesinin en büyük nedeni sıcaktan tutamadığım telefon çok ciddiyim elimde on dakika tutunca aşırı darlanıyorum (dövmeyin
Keyifli okumalar 🤍
Aynadaki silüetime göz ucuyla baktım. Gördüğüm şey bana o kadar yabancı hissettirmişti ki, elimi yüzüme doğru çıkarıp çenemi tutmuş ve kafamı sağa doğru yatırıp bu kişinin ben olduğuma kendimi ikna etmeye çalışmıştım. Toplu saçımdan yüzüme doğru dökülen birkaç tutam, sakalın yarattığı maske hissini doldurmuyordu. Zaten başım dik yürümekten kaçınan bana, bu durum büyük bir özgüvensizlik yüklemişti.
İç çekip, gözlerimi ağırca elimdeki jilete çevirdim. Küçük jileti avucumun içinde döndürüp tüm odağımı ona verdim. Ardından bornozun altından gözüken bileklerime baktım. Bileğimdeki izler ile jilet arasında gidip gelen bakışlarım beni bir süre dünyadan koparmıştı. Dışardan gelen sesleri duymayı bıraktığımda zihnim tamamen boşalmıştı. Dalıp gittiğimi ise birden kolumdan tutulup geriye doğru çekildiğimde anlamıştım. Sırtım arkamdaki duvara çarparken, önüme geçen bedene irkilerek baktım. Endişeli yüz ifadesi ve derin soluklarıyla bileğime baktığını görünce kafamı elime doğru indirdim. Farkında olmadan jileti bileğime doğru götürmüş olmalıydım ki kanamasa da hafifçe kızarmıştı. Jileti elimden alıp lavobonun içine attı sinirle. Ben ise onun aksine sakince gözlerimi gözlerine çevirmiş ve siyahlarının bana şokla dönmesini izlemiştim.
"Sen...sürekli böyle endişelendirecek misin beni? "
Kafamı yana yatırıp endişeden kızaran kulaklarına baktım. Sabah kalktığımda o çoktan odadan gitmişti. Şimdi de böyle garip bir ana denk gelmişti. Yanlış anladığını, intihar etmeye çalışmadığımı nasıl anlatabilirdim bilmiyordum. Ne desem bahane gibi duracaktı.
"Devran ne yapmak istiyorsan yap ama bunu bir daha yapma. Böyle bir şeyi sürekli deniyor değilsin değil mi? "
Sesli bir nefes bırakıp sırtımı duvardan ayırdım. Hata yine bendeydi. Başkasının evinde kendimi bu kadar kaybetmemeliydim. Sonra açıklamaya yapmak zorunda kalıyordum.
"Ergen mi sanıyorsun beni? "
Huysuzca konuştuğumda kaşları anlam veremezcesine çatıldı. " Ne yapıyordun o zaman? " diye sordu garip ifadesiyle. Alt dudağımı ısıdıp tek bileğimi ona doğru kaldırdım. Bakışlarını bileğime çevirip, izleri inceledi.
"Bunlar faça izi değil. Gerçekten hiçbir şey hissetmeden, ölmek için çabaladığım zamanlardan kalan izler. Her darlandığımda vücuduma sarmıyorum yani."
"Jileti bileğine bastırıyordun..."
Fısıltı gibi çıkan sesine odaklandım. Endişesi o kadar gerçekti ki buna değmeyeceğimi düşündükçe yüreğim daralıyordu.
"Jileti gördükten sonra aklıma bunu ne haldeyken yaptığım geldi. Neyi nasıl yapacağımı bilmeden yaşıyor, bir hiç gibi sadece nefes alıyordum. İzler bana sadece yorgunluğumu hatırlattı. Gencecik yaşlarımı heba ederken epey yorulmuşum...gözlerimdeki ışığı zifiri karanlığa boğmuşum. Değer miydi bilemem ama başkaları yüzünden kendimi yarım bıraktığımı yeni farkına varıyorum. Şimdi öfke de duysam bir şeyler hissetmenin umudunu bırakmayacağım. Az önce de...dalgındım bileğime değdiğini farkında bile değildim. Endişelenme biri ölecekse bu sefer ben olmayacağım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyadan Atlas'a | Gay
Romance"Neden bana dünya diyorsun? " "Çünkü sana bakıyorum. Atlas Dünya'yı gösterir. " 'Eşcinsel karakterleri konu alan bir kurgudur. Cinsellik ve argo içermektedir.