1 yıl. Koskoca bir yıl geçmişti ikilinin ölümünden. Bu süre zarfında bir sürü engellerle karşılaşmıştı geriye kalanlar. Kimisi atlartır gibi olmuş sonra düşmüştü, kimisi iste o bataklıkta kalmış kurtulamamıştı. Bir çok stay bu konu yüzünden şoktan çıkamamıştı. Üyeler gereken açıklamayı yapmış ve yollarına devam etmeye çalışmışlardı. Ama başaramamışlardı jisung hastalığı yüzünden atak geçiriyor kendine zarar vermeye çalışıyordu. Minho ve jisung bir kaç hafta önce çıkmaya başlamışlardı doğal olarakta Minho jisung için endişeleniyordu. Chan ise herkesten kötü durumdaydı ama diğerlerine yansıtarak canlarını dahada acıtmak istemiyordu bu yüzden her şey kendi içine atıyor kendi içinde yaşıyordu. Changbin ise Kendini tamamen spora bırakmış ve neredeyse üyelerle görüşmeyecek hale gelmişti. Jeongin ise sanki farklı bir boyutta başka bir yaşam sürüyormuş gibiydi gece rüyalarında sürekli isimlerini sayıklıyor gitmemeleri için yalvarıyordu. Seungmin de çok acı çekiyor olsada aynı chan gibi üyelerie de bir şey yansıtmamaya çalışıyor kendi halinde sorunlarını çözmeye çalışıyordu. Herkes biliyordu kendini bir an önce toplaması gerektiğini Ama kimse toparlayamıyordu bu olay ne kadar zaman geçerse geçsin hep onlarla kalacaktı jisung'un durumu gün geçtikçe daha kötüleşiyor adeta çıldırmış gibi davranıyordu.
"Chan hyung!!"
Jeongin hızla odaya dalmış adeta yardım çıglığı atmıştı.
"Niye bağırıyorsun jeongin"
"Hyung jisung gene kriz geçirdi kendine zarar vermeye başladı minho hyung engellemeye çalışıyor biraz daha zorlarsa hem minho hyung'a hemde kendine zarar verecek"
Jeongin hepsini bir nefeste söylemiş diğerlerinin anlamasını beklemişti Bir kaç saniye sonra jeton düşmüş hemen ayaklanmıştı chan. Hızla yukarı çıkmış ve jisung'un odasında yerde yatan ikiliyi görmüştü. Jisung yerde boylu boyunca uzanmış elindeki mutfak bıçağı ile minho'dan kurtulup kendine zarar vermek istiyordu. Minho ise jisung'un üstüne çıkmış elindekini almaya çalışıyordu.
"Jisung dur kendine bir şey yapacaksın bırak onu bebeğim"
"Bırak beni minho"
"Hayır jisung ver onu bana"
"Kalk üstümden!!!"
Jisung tüm gücünü toplayıp hızla minho'yu üstünden atmıştı. Chan kendine gelip hızla ikiliye doğru adımlamış, jisung onu fark edip bıçağı boğazına götürmüştü. Yaklaşmaması için elini uzatmış ağzındaki kelimeleri salıvermişti.
"Yaklaşma sakın yaklaşma"
"Han dur lütfen sakin ol"
"Jisung dur gel konuşalım"
"Acıyor çok acıyor"
"Ne? Neren acıyor bebeğim?"
"Geçmez o gitmez"
"Ney geçmeyecek jisung"
"Hyung sen hiç üzülmüyormusun?"
"Hayır tabikide bende çok üzülüyorum"
"Neden bu kadar sakinsin ozaman?"
"Ben size yansıtmak istemiyorum sadece"
"Yalancı!! yalan söylüyorsun sen... Sen onları hiç sevmedin hatta belkide gittikleri için mutlusundur bile"
"Jisung sakin ol"
"Sen varya sen çok iyi bir oyuncusun iyi bir insan rolü oynuyorsun ama aslında vicdansız bir şeytanın tekisin"
"Jisung ağzını topla!!"
Minho uyarıcı bir tonda konuşmuş ve durmasını ima etmişti.
"Yoksa ne olur minho?"
Minho tam ağzını açmış bir şey söyleyecekti ki Chan araya girdi.
"Bak jisung şuan doğru düzgün düşünemiyorsun lütfen sakin ol"
"Senden nefret ediyorum"
"Jisung yeter onunla böyle konuşamazsın"
"Acıyor minho çok acıyor"
Minho endişelenmiş ve hemen sormuştu sorusunu.
"Ne neresi?"
Jisung boş olan elini kalbine götürmüş ve kurmuştu cümlesini.
"Burası minho. Tam burası ve geçecek gibi değil"
Minho dahil odadaki herkez ne diyeceğini bilemiyordu. Bir kaç saniye kimse konuşmamış öylece beklemişlerdi.
"Jisung ben..."
"Sen ne minho?"
"Üzgünüm, üzgünüz... Bak anlıyorum seni ama ilaçlarını içmelisin yoksa her şey daha kötü olacak inan bana"
"Hayır, hayır asla, asla o ilaçları içmeyeceğim"
"Han bana bak eğer o ilaçları içmezsen onları daha çok üzersin. Onlar senin güçlü olmanı ve onları kalbinde yaşatmanı isterlerdi"
Jisung'un ağlaması dahada siddetlenmiş ve minho'nun da gözlerinin dolmasını sağlamıştı.
"Hayır minho onlar artık yok ve hiç bir şey isteyemezler onlar öldü tamammı? Öldü gelmeyecekler bir daha"
Jisung dayanamayarak kendini yere bıraktı ve dizlerinin üstüne düşerek daha şiddetli ağlamaya başladı. Minho bunu fırsat bilip hemen ona doğru hızla adımlayıp yanına eğildi. Chan iste yere düşen bıçağı hızla kapmış ve jeongin'e uzaklaştırması için vermişti. Minho jisung'u kollarının arasına almış, diğerlerine biraz yanlız kalmak istediklerini söylemiş ve sakinleşmesini beklemişti jisung'un. Aynı oldukları yerde sesizce jisung'un içini dökmesini dinlemiş ve gerektiği yerde konuşmuştu. Yaklaşık yarım saat sonra jisung minho'nun kucağında uyumuş Minho ise uyuduğunu fark edince onu yatağa koymuş kendi de yanına uzanmıştı. Bebeğini iyice yanına çekerek sımsıkı sarılmış, jisung'da ona aynı şekilde karşılık vermişti. Sabaha kadar birbirlerine sarılarak güzel bir uyku çekmişlerdi.
Herkez biliyordu jisung'un durumunun gittikçe kötüleştiğini ama ellerinden hiç bir şey gelmiyordu. Gitmedikleri doktor, piskolok kalmamıştı. Hep aynı sonuç çıkıyordu her zaman "biraz zamana ihtiyacı var geçmişi ile yüzleşmeli ve kendi atlatmalı bizim yapabileceğimiz bir şey yok bir özel piskolok tutsanız iyi olur" diyorlardı üyelerde söylenenlere uymuş ve özel piskolok tutmuşlardı her pazar gidip konuşuyordu jisung. Ama hayla bir ilerleme yoktu eline gelen her fırsatta kendine zarar vermeye çalışıyor süreli ölümden bahsedip duruyordu. Çok korkuyorlardı kendine bir şey yapacağından üçüncü bir intihar'ı kaldıramazlardı bu yüzden elinden geleni hatta daha fazlasını yapmaya çalışıyorlardı ama sonuç ne yazıkki hep aynı...
_________________________________
Arkadaşlar bir süre bölüm gelmeyebilir ameliyat olmam gerekiyor dizlerimden çok ciddi bir hastalık varmış bende bu yüzden acil ameliyat olmam gerekiyor haftaya tatilde olacağım. Ameliyat süreci, iyileşme süreci falan da olduğu için belki atamayabilirim. İnşallah ameliyat iyi geçer aksi taktirde bir daha yürüyemeyebilirim diye korkuyorum neyse sizi çok sıkmayayım. Hoşçakalın. Minle kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİLENT CRY
Fanfiction"ben sadece seni istemiştim bencillik mi ettim? " Angst Hyunlix İntahar, kendine zarar verme vb. İçerikler içerir lütfen ona göre okuyun Felix kendi duyguları ile olan bir savaşa girmişti ne yaparsa yapsın veya o ona ne yaparsa yapsın vazgeçemiyordu...