jisung merakla minho'nu odasını inceledi. masası üzerindeki birkaç kitapla gayet toplu duruyordu, ilgisini çeken bir şey yok gibiydi.o sırada kapağının üzerine el yazısıyla yazılmış kelimelerle dolu küçük bir 'günlük' defteri gördü.
jisung sırıtarak defteri eline aldı ve kapağını açtı. minho gerçekten günlük mü tutuyordu? sayfaları çevirdi, minho yazdığı herhangi bir sırrı var mı diye bulmaya çalışıyordu.
yaptığının yanlış olduğunu tabii ki biliyordu, ama sonuçta bir hayaletti. minho'nun sırlarını gidip birilerine anlatacak değildi.
ilk sayfalar sıkıcıydı, düşünceleriyle ve hisleriyle ilgili küçük paragraflar yazılıydı. çoğu genelde anne babasının onu seul'den uzak bir yere gönderdiği için onlardan ne kadar nefret ettiğiyle ilgili yazılardı.
minho sürekli arkadaşlarını ne kadar çok özlediğinden bahsediyordu ve bazen jisung da merak ediyordu. arkadaşları ve ailesi onu, onun onları özlediği kadar özlüyor muydu acaba?
jisung, minho'nun en son yazdığı sayfaya geldi, üç gün önce yazmıştı. gözleri sayfayı inceledi, sessizce kelimeleri okudu.
selam, uzun zamandır yazamamıştım. hala günlük tutmaya alışmaya çalışıyorum, ilk başta bu fikir çok aptalca gelmişti ama bazı hislerle başa çıkmamda yardımcı oluyor. sonunda büyükbabamların yanına taşındım, güzel bir yer gibi. ama her şey çok sıkıcı, wifi bile yok sürekli mobil verimden kullanmak zorunda kalıyorum. şaka gibi cidden.
jisung kıkırdarken başını salladı. minho tabii ki de bunları yazacaktı.
her şey çok sıkıcı, bir çocuk hariç. adı han jisung ve basitçe anlatmak gerekirse... normal bir insan değil. o... bir hayalet. bunu yazmak çok garip hissettiriyor ama yemin ederim başıma gelmiş en iyi şey olabilir.
sadece birkaç gündür arkadaşız ama beni hem güldürüyor hem gülümsetiyor hem de yıllardır hissetmediğim hisleri hissettiriyor bana. o farklı biri. ve bana çok farklı şeyler hissettiriyor.
böyle hissetmem yanlış olabilir. ben ve o, biz resmen farklı dünyalardanız. ona karşı böyle hissetmem doğru mu? sanırım... sanırım ondan hoşlanıyorum. hem de çok. başım fena halde dertte, değil mi?
yazı orada bitiyordu ve jisung ne tepki vereceğini bilememişti. ne yani? minho ondan mı hoşlanıyordu? jisung inanamaz bir halde başını salladı. "a-ama ben bir hayaletim..." dedi jisung kendi kendisine. normal insan olmayan biri için minho neden hisler besliyordu ki? jisung mutlu mu olmalı yoksa endişelenmeli mi bilemiyordu. minho'yu incitmek istemiyordu.
ama... jisung da minho'dan hoşlanıyordu. en azından hoşlandığını düşünüyordu. böyle şeyler hissetmeyeli beş yıl olmuştu, artık hislerinden emin bile olamıyordu.
kapı açıldı ve jisung anında elindeki defteri masanın üzerine geri koyarak yatağın üstüne zıpladı. minho odaya girdi, jisung'un korkmuş yüz ifadesini görünce kaşlarını çattı.
"iyi misin?" diye sordu minho. jisung derin bir nefes verdi. neyse ki minho günlüğüne baktığını fark etmemişti. fark etseydi çok kötü bir duruma düşerdi.
"ye-yemek nasıldı?" diye sordu jisung, aklını yeni öğrendiği bilgilerden uzaklaştırmaya çalışıyordu. minho omuzlarını silkti, "seul'ün yemek çok daha iyi," dedi. jisung üzülerek başını salladı. "seul'ün yemeklerini hiç tatmadım."
minho dudaklarını büzdü, kapıyı kapattıktan sonra sandalyesine oturdu. "yemen için seni götürürdüm ama zaten yemek yiyemiyorsun, değil mi?" jisung başıyla onaylarken derin bir iç çekti.
ortamı biraz daha neşelendirmek için minho hızla masanın üzerindeki telefonunu kaptı ve bir şeyler araştırmaya başladı. "ne yapıyorsun?" diye sordu jisung merakla eğilerek, minho'nun telefonuna bakmaya çalışıyordu.
minho birkaç kelime yazdı ve ardından okuması için telefonunu jisung'a çevirdi. "eski evinin yerini buldum. yaklaşık bir saat yol var. yarın gidip gerçekleştiremediğin hayallerini bulalım," dedi minho ve jisung kocaman gülümsedi.
sırf bir hayalete yardım etmek için birisinin onunla zaman geçirmek istemesine inanamıyordu. "keşke şu anda sana kocaman sarılabilseydim ama yapamam. yine de çok teşekkür ederim. bana yardım etmek için yaptığın şeyler için minnettarım," dedi jisung gülümseyerek. minho resmen kıpkırmızı olmuştu.
"sorun değil, seni mutlu etmek çin her şeyi yaparım." bu kelimeler jisung'un var olmayan kalbini tekletirken minho'ya kocaman gülümsüyordu. ve öldüğünden beri ilk defa tekrar yaşıyor olmayı dilemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ghost | Minsung (Türkçe Çeviri)
Fanfiction"selam, tanıştığımıza memnun oldum, ben lee minho." ... "bekle, beni görebiliyor musun?" han jisung dünyada sıkışıp kalmış yalnız bir hayalettir ve onu gören tek kişi lee minho'dur. Yazar: @blushyjisung ❤️