"uyan, birazdan ineceğiz," dedi jisung fısıltıyla minho'yu uyandırmaya çalışarak. ikisi de minho'nun şarkı listesini dinlerken uyuyakaldığı için bir saatlik otobüs yolculuğu gerçekten çok hızlı geçmişti.minho uyandı, camdan dışarı bakarken esnedi. otobüs jisung'un yaşadığı şehre oldukça yakınlaşmıştı.
jisung dudağını ısırırken heyecanla ellerini birleştirdi. uzun bir süredir ailesini görmemişti o yüzden onları tekrar göreceği için çok heyecanlıydı.
onlar onu göremese de.
otobüs durağa geldi ve kapılarını açtı. çocuklar ayağa kalkınca minho görebildiği kadar etrafına baktı. şehir büyükbabasının köyünden çok daha ilgi çekici görünüyordu.
"önden sen git," dedi minho elini uzatarak jisung'un yürümesini işaret etti. tanıdık olduğu o yolda ilerlerken jisung gülümsedi.
evi otobüs durağından uzakta değildi o yüzden uzun sürmeden evine vardılar. "işte benim evim, beyaz olan," dedi jisung heyecanla evini işaret ederek.
minho duraksarken gözleri büyüdü. "bekle, ben eve nasıl gireceğim?" diye sordu ve jisung'un arkasına dönmesine sebep oldu.
minho'ya şaşkınlıkla baktı. "direkt kapının içinden geçe-" duraksadı, ardından ağzı 'o' şeklini aldı. "büyük bir sorunumuz var," dedi yüzünü buruşturarak.
"sadece arkadaşın olduğumu söylesem? ölmeden önce bir şeyler bıraktığımı ve bir şekilde beş yıl sonra hatırladığımı söylesem?" diye öneride bulundu minho.
jisung bir süre düşündü ve ardından başıyla onayladı. "işe yarayabilir," dedi ve ikili yürümeye devam edip ön kapının önüne geldiler.
minho derin bir nefes aldı ve gergin bir şekilde boğazını temizledi. kendinden emin bir şekilde başını sallayan jisung'a bir göz attı ve zile bastı.
zili bir kez çaldı ve üzerinden çok zaman geçmeden cana yakın görünen bir kadın kapıyı açtı. jisung, annesini görür görmez nefesinin sıkıştığını hissetti. "anne," dedi fısıldayarak.
annesi minho'ya gülümseyerek baktı. "kimsiniz?" diye sordu. minho kendisini tanıtmadan önce saygıyla eğildi.
"şey, merhaba. ben lee minho. oğlunuz han jisung ile arkadaştım. ölmeden önce ona bir şey bırakmıştım ama bir türlü geri alma şansım olmadı. odasına çıkıp alabilir miyim diye merak ediyordum. çok uzun sürmez."
jisung'un annesi içtenlikle gülümsedi ve minho'nun içeri girmesine izin vererek kapıyı biraz daha açtı. jisung kapı eşiğinde dikilirken hala annesini izlemeye devam ediyordu.
ona sarılmayı ve onu ne kadar özlediğini söylemeyi o kadar istiyordu ki. ama yapamazdı. ne kadar denerse denesin önünde dikildiğini asla fark edemezdi.
büyük bir üzüntüyle annesinin önünden geçerken bir şekilde onu görebiliyor olmasını diledi. ama her zamanki gibi göremiyordu. annesi kapıyı kapattı ve minho'yu merdivenlere, jisung'un odasının olduğu üst kata doğru yönlendirdi.
minho endişeyle jisung'a baktı, gözleri yaşlarla dolmuştu. jisung'la empati kuramıyordu ama onu böyle üzgün görmek de onu bir o kadar üzüyordu.
jisung'un odasına geldiler. kapı sonuna kadar açıktı, jisung her şeyin hala aynı yerinde olduğunu fark etti. öldüğü günden beri ailesi hiçbir şeyi yerinden oynatmamıştı ve bunun için onlara minnettardı.
"acele etme, eminim onu sen de çok özlemişsindir," dedi jisung'un annesi yumuşacık ses tonuyla. minho gülümsedi ve odaya doğru döndü.
"güzel oda," dedi minho sessizce, annesinin onu duymasını istemiyordu. jisung çalışma masasına doğru ilerleyip üzerindeki kitaplara bakarken güldü.
"çok ilginç, lise kitaplarım hala burada. tam olarak bıraktığım yerde," dedi jisung kitapları eline alırken.
minho kafası karışmış bir halde başını salladı. "öldüğünden beri odana ilk girişin mi bu?"
jisung başıyla onayladı, "ne zaman buraya gelsem ailemin genelde zamanını geçirdiği oturma odasında oluyorum. kendi odama çıkmak için bir nedenim yoktu."
minho ellerini şaklatırken yüzünde kararlı bir ifade vardı. "pekala, buraya geliş amacımıza dönelim. günlüğün ya da hislerini yazdığın herhangi bir şey var mıydı?"
jisung başını salladı, "hiç olmadı. yazı yazmayı sevmezdim. ama küçük bir dilek listemin olduğunu çok iyi hatırlıyorum. yapılacaklar listesi gibi. buralarda bir yerde olması gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ghost | Minsung (Türkçe Çeviri)
Fanfiction"selam, tanıştığımıza memnun oldum, ben lee minho." ... "bekle, beni görebiliyor musun?" han jisung dünyada sıkışıp kalmış yalnız bir hayalettir ve onu gören tek kişi lee minho'dur. Yazar: @blushyjisung ❤️