𝐒𝐞𝐧 𝐕𝐞 𝐁𝐞𝐧, 𝐒𝐞𝐯𝐠𝐢𝐥𝐢𝐦 || 𝐂𝐨𝐮𝐧𝐭𝐫𝐲𝐡𝐮𝐦𝐚𝐧𝐬-𝐒𝐡𝐢𝐩

Mektupla gelen...gidermiş...

Bu shipi sakli8evren ve bu shipi shipleyen tüm shipper arkadaşlarıma adanmıştır.

Bölüm Shipi: Memlûk Sultanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu (Osmanlı hikayede henüz beylik konumundadır.)

--------------------------
**/**/****
Yer: Kahriye, Mısır
Memlûk Sultanlığı: Erkek
Kayı Beyliği: Kadın
----------------------------

Memlûk, öğle namazının son sünnetini bitirerekte sağ ve sol tarafındaki meleklere selam vererekte namazını bitirdi. Ellerini semaya kaldırarak duasını yapmaya başladı. Duasını bitirdikten sonra ellerini yüzüne sürerek ayağa doğru doğruldu.

Seccadesini yerden alarak hem katlayarak masasına yöneldi. Yorgunluğundan dolayı mescide gitmeyip kendi çalışma odasında tek başına kılmaya karar vermişti. Seccadesini katlayıp masasının orta çekmecesine koydu. Çekmeceyi geri kapatıp masasına tekrar kuruldu.

Sabah ezanından beri masa başındaydı ve artık beynini hissetmiyordu. Bir an bu ticari anlaşmaları hazırlayıp, derleyip halletmesi lazımdı. Daha çok fazla planı vardı...

Üzerinde ki bıkkınlıkla, oflayarak önünde ki kağıtları az ötesine itip kollarını yastık niyetine kullanarak başını koydu. Uyku bastırmıştı.
Hem bu sıcak odada uykusu daha da ağırlaşıyordu. Gözlerini kapattı.

Tam uyku ilâ uyanıklık arasındayken odasının kapısı çalındı. Kendisine bir uyku yoktu hâ?
Gerinerek başını kaldırdı. Gözlerini ovalayarak gelmeleri için seslendi.

Getir-götür işlerine henüz çaylak olarak gelmiş bir genç ve elinde gençin eni kadar uzun, küçük bir tahta sandık vardı. Daha çok Anadolu topraklarında kullanılan eşyalara benziyordu. Merakla bi' sandığa bir de çocuğa baktı.

Çocuğa, açıklama yapması için başı ile müsaede verdi.

"Saygılarımı sunarım hünkarım," diyerek saygıda bulundu.

"Evet, evladım. O elinde ki şey de nereden çıktı?"

"Hünkarım, görevliler söyledi. Anadolu beyliklerinden birisinden sizin için özel olarak gönderilmiş. Neydi adı- kay-?"

"Şu Kayı Beyliği olmasın?"

(Türkçe Çeviri: "Evet.") ".نعم"

Diyerek çocuk yanıtladı. Memlûk gülümsedi ve masasına sandığı bırakabileceğini söyledi. Çocuk, eline yüzüne bulaştırmamın verdiği sevinç ile sandığı masaya bıraktı. Ağır gibi duruyordu...

Çocuk, tekrar saygıyla eğilerek odadan çıktı.

Memlûk, uykusu kaçmış bir şekilde sandığa baktı. Gençken Anadolu'ya gitmiş, bir sürü güzel şeyle karşılaşmıştı. Tabii sandıklar içinde hediyeler aldığı içinde kendi topraklarında kullanılan sandıklarla farklılıklarını biliyordu.

Şu anda deniz ticaretinde bir sürü beylik ile ticaret içindeydi ama Kayı Beyliği ile değildi. Onu, ilk fıçıyla beraber cebelleşirken görmüş ve ona yardım etmişti. Ama daha da bir konuşmaları olmamıştı. Tabii kendi ablaları veya abileri ile toplu bir alanda konuşken de sürekli orada olduğunu fark etmişti. Tabiki de o beyliğin gözleri ile kendisinin yediğini tabiki de biliyordu. Açıkcası tırsmamak elinde değildi-

Aklında ki düşünceleri dağıtarak oturduğu sandalyeden kalktı ve masanın üzerinde duran sandığın önünde durdu.

Sandığın üzerinde ki kilide baktı. Açıkcası elinde olmadan meraklanmıştı.