Pretty Boy, izakaku✓

fifty

Brandon Skeie- so bad

(Izana'nın söylediği şarkı)

-

Motordan indiğim sırada ellerimi montumun cebine soktum ve geldiğimiz kafenin dış görünüşünü izledim. Gayet sıradan bir yere benziyordu.

Bugün beni bir yere götüreceğini söyleyen sevgilim, motoru park ettikten sonra anahtarı cebine koydu ve bana doğru yaklaşmaya başladı.

"Neden geldik buraya?"

Elimi cebimden çıkarıp ona doğru uzattığımda parmaklarımızı birbirine kenetledik.

"Biraz bir şeyler yeriz." Dedi kapıya doğru yürürken. Sonra bana döndü.

"Burası bir arkadaşıma ait. Benden bu akşam canlı müzik etkinliğinde şarkı söylememi istedi. Ben de kabul ettim, karşılığında ücretsiz yemek yiyeceğiz. İçecekleri de bedavaya getirdim."

"Seni gidi fırsatçı..."

Dediğime karşılık göz kırparak kafenin kapısını açtı. İçerisi orta dereceli bir kalabalığa sahip, krem ve kahve tonlarına bürünmüş oldukça ferah bir yerdi.

Kapıda bizi karşılayan sarışın kız yanımıza geldi.

"Hoşgeldiniz!"

Karşılığında ise bizim huysuzdan sadece şunu almıştı.

"Mochi nerede?"

Onun yapamadığı kibarlığı ben gösterip hafifçe gülümsediğim sırada kasanın oradan birisi geldi.

"Izana, eski dostum!"

"Mochi!"

Izana aynı şekilde ona doğru yürüdü ve deve ile cüce, bize tatlı bir sarılma sahnesi sergiledi. Cidden benim oğlan herkesin yanında ufacık kalıyordu. Neyse, ondan kısaları da vardı değil mi?

Yine de bu, onun boyu ile uğraşmayacağım anlamına gelmiyor...

"Beni kırmadığın için teşekkür ederim."

"Sorun değil. Karşılıklı bu işler."

"Nasıl gidiyor?"

"Aynı. İş güç, okul derken geçinip gidiyoruz işte."

"Okula hala devam mı?"

"Tabii oğlum, bu sene bitireceğim. Bittikten sonra da orada düzen kurarım muhtemelen."

"Memleketten iyisi mi var lan, gel buraya, burada çalış. Oğlum asıl Amerika'dan buraya okumaya geliyorlar. Asıl iş burada. Kurban olduğum beyazlı kırmızılı ülkem..."

"Ha siktir lan! Bak işine kardeşim, ben ne yaptığımı biliyorum."

"Niye lan? Gel işte, ben sana iş veririm burada."

"İşte o yüzden gelmiyorum. Batırırsın sen beni oğlum. Amele miyim ben?"

"Hadi lan oradan!"

Deminden beri boşta kalan elimi de cebime sokarak onları izleyen bana döndüler ve Izana, eli ile beni gösterdi.

"Ah, bu arada... Sevgilim, Kakucho."

"Sevgilin?" Koca adam, kaşlarını havaya kaldırdı.

"Senin bir sevgilin mi var?" Sonra bana döndü.

"Seni tehdit etmiyor değil mi?"

Ne diyeceğimi bilemeyip bir şeyler düşünürken Izana gözlerini devirdi.