Ceza

1.8K 17 282
                                    

Yusei artık yoktu. Sadece gördüklerine inanmışlardı, kelimeler asla umursanmadı. Umursanmayan sözler yüzünden şimdi Yusei onlar yüzünden ölmüştü. Liam'ın ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Linda hala şoktaydı. Biraz daha ısrar etseydi belki diğerleri de onun gibi başka ipuçları bulup Yusei'nin masumiyetini kanıtlayabilirdi. Fakat şimdi her şey için çok geçti. Bay Ash kanlı ayakkabılarına gözlerini dikmiş bakıyordu. Nicolas ise Ash'in yorgun gözlerini izliyordu. Liam babasının yakasını bırakmamıştı. Babasının suratına bir yumruk attı. Nicolas Liam'ın ceketinden tuttu ve onu geriye doğru fırlattı. Ash'in sinirleri bozulmuştu. Liam'a gözlerinindikti ve boş gözlerle onu izledi. Nicolas, "Kendini bir bok sanma aptal velet. Kim olduğunu sanıyorsun? En zeki, en mutsuz ve en intikamcı senmiymişsin?"

Ash her zaman Liam'a iyi bir baba olmak için elinden geleni yapmıştı. Ama oğlundan duyduğu tek şey hakaretleri oluyordu. Ne olurdu bir kez olsun ona güvense ve ona, "baba" dese? Bu zor bir istek miydi?

Ash elini Liam'ın ellerinin üstüne koydu ve ellerini yakasına koydu. "Eğer söylersem hepimiz ölürüz. Kendini önemsemiyorsan geriye kalan diğer dostlarını düşün. Kimse senin sabırsızlığın yüzünden ölmek zorunda değil.". Liam, "Evet, olmesi gereken biz değil, sensin." dedi ve odadan ayrıldı. Nicolas hemen Ash'i tuttu. "Hey, iyi misin? dudağın kanıyor. Gel revir odasına gidelim." Ash bomboş gözlerle yere bakıyordu. Liam'a kızgın değildi. Kendisinin berbat bir kişi olduğunu oğlu gibi o da düşünüyordu. Ama yinede bu hakaretlere yüreği dayanmıyordu. Çok yorulmuştu. Ash, Nicolas ile beraber revir odasına gitti.

"Oturun bakalım Beyfendi. Size tedavinin sonunda ödül olarak şeker de vereceğim." Nicolas, Ash'i biraz olsun güldürmeye çalışıyordu. Başarmıştı da, Ash'in yüzüne minik bir tebessüm yerleşmişti. Nicolas dolaptan pansuman aletlerini aldı. Şişeyi pamuğa döktü ve pamuğu Ash'in dudağına sürmeye başladı. Nicolas dikkatlice sürmeye devam etti. Sessizce "Seni seviyorum, Ash" dedi. Ash karısının ona yaptığı büyüden sadece bu saniyeler içinde kurtuldu. Gözleri parıldıyordu, Nicolas'a gülümsedi ama sonrasında hemen büyü etkisine geri döndü ve tebessümü kayboldu. Nicolas'da önceden bu büyünün etkisindeydi ama o bir şekilde büyüden kurtulmuştu. Ash ise bu aşk büyüsünün hala etkisindeydi. Nicolas bu saniyeler içinde gördüğü tebessümü hiçbir şeye değişmezdi. Nicolas, Ash'e yavaşça sarıldı ve "Seni her zaman özlüyorum" dedi. Ash sarılmaya etkisi altında olduğu büyüden dolayı karşılık vermedi. O sırada içeriye Matilda girdi. "Ah, bu tatlı sarılma da ne böyle? Benimle de sarılmak ister misin, Ash?" Ash ciddi ve iğrenmiş bir bakışla "Hayır." dedi. "Nicolas sana baya yürüyor gibi görünüyor. Bundan memnunsun sanırım?" Ash sinirlenmişti. "Ben eşimden başka kimseyle ilgilenmiyorum. Beni hala tanıyamamışsın Matilda." "Öyle mi? Eşinin sana büyü yaptığını biliyor musun, Ash?" Ash büyüden dolayı bunların hiçbirini hatırlamıyordu. Anlamsız bir ifadeyle "Ne büyüsünden bahsediyorsun?" Matilda gülmeye başladı. "Yıllardır bu büyü yüzünden acı çekiyorsun. Kardeşim Jane seni elde etmeyi o kadar çok istedi ki, sana bu büyüyü yaptı." O sırada kapının arkasında gizlice onları dinliyen Liam şaşkınlıktan donup kalmıştı. Bu şeytan annesinin kardeşi miydi? Sadece ksrdeşim dediği kısmı duymuştu. Liam hemen oradan uzaklaştı. Matilda ise konuşmaya devam etti.

"Yani anlıyacağın hiçbir zaman Jane'e aşık olmadın. Belki o kaltak sana bu büyüyü yapmasaydı Nicolas'dan ayrılıp benimle olabilirdin. Kim bilir?" Ash duyduklarına inanmamakta kararlıydı. "Sana inanmıyorum. Beni sadece manipüle etmeye çalışıyorsun. Sadece uzak dur." Matilda sırıttı. "Neye inanmak istiyorsan ona inan ama gerçekler bunlar. Ah bu arada bugün sizin için bir oyunumuz var. Çok eğleneceğim." dedi ve odadan ayrıldı. Nicolas tam Ash'e seslenicekken, Ash'in elini yumruk yapıp sıktığnı gördü. Nicolas, "Ash, iyi misin?" diye sordu."Ben eşimi gerçekten seviyorum. Onu sevdiğim için evlendim değil mi? Hayatım boyunca bir yalanı yaşıyarak çürümeyeceğim." Nicolas ne diyeceğini bilmiyordu. "Ash..".
"Benim bir çocuğum var. Onu gerçekten bir sevginin sonucu hayata getirdik."
"Ash."
"Ben bir büyü altında değilim."
"Ash! Kendine gel ve kabullen şu gerçeği! Sen Jane'e asla aşık olmadın! Hepsi onun bu sikik büyüsü yüzünden oldu! Bize bu büyüyü yaptı ve bizi birbirimize düşürdü!" Ash donup kalmıştı. Hala gerçeği kabullenemiyordu. Eşine hala hissettiği sevgiyi duyuyordu. Bu sevgiden kurtulamıyordu. Nicolas, Ash'in ellerini tuttu ve tekrardan "İnan bana." dedi.

Liam hala duyduğu şeyin şokunu yaşıyordu. Bu şeytan gerçekten annesinin kardeşi miydi? Bunu hemen diğerlerine söylemeliydi. Hızlı bir şekilde onları aramaya başladı. En sonunda Emiliayı buldu. "Emilia, bana diğerlerini getirir misin? Sizinle çok özel bir şey konuşmam lazım." Emilia, "Pekala, hemen çağırıyorum." dedi ve diğerlerini aramaya gitti.

Emilia diğerlerini de getirmişti. Liam konuşmaya başladı. "Şeytan, Matilda." Linda, "Ne olmuş ona?" diye sordu. "Benim annemin kardeşiymiş."

Linda ve Emilia donup kalmıştı. Ava ise bunu zaten biliyordu. Bay Ash ona her şeyini anlatırdı. O yüzden çoğu şeyi diğerleri bilmese bile bilirdi. Linda şaşkınlıkla "NE!? SEN CİDDİ MİSİN? GERÇEKTEN O ŞEYTAN ANNENLE KARDEŞ Mİ? Liam, Linda bağırdığı için endişelenmişti. "Bağırma Linda. Şeytanlar duyacak." Duymuşlardı. Ama Matilda duymamış gibi yaptı ve bir süre sonra yanlarına gitti. Matilda, "Size minik bir yarış hazırladık. Parkur gibi düşünün, en son gelen ceza alacak. İnanın bana çok zevkli!" diyor. Linda korkarak, "Ceza ne olacak?"

"Bunu oyunda öğreniceksiniz Küçük Hanım.". Emilia tedirgin olmuştu. Lindaya zarar gelsin istemiyordu. Matilda, "Evet, benden bu kadar. Sizin oyun alanınızı hazırlamaya gidiyorum. Görüşürüz~" dedi ve odadan ayrıldı. Odaya Nicolas girdi, "Neler oluyor? Sesler duydum. Her şey yolunda mı?" Emilia olanları anlattı. Sonrasında Nicolas Konuşmaya devam etti. "Oyun için hazırlanmanızı öneririm. Hiçbiriniz kaybetmek istemezsiniz değil mi?" Herkes onaylar şekilde kafa salladı. Ash konuşmaya katıldı ve, "Hadi o zaman herkes antrenman yapmaya başlasın." dedi. Herkes dağılmıştı, oda da bir tek Nicolas ve Ash kalmıştı. Nicolas, "Yine yalnız kaldık Bay Ash." dedi. Ash minik bir tebessümle "Evet, Bay Nicolas. Bir isteğiniz mi var?"
"Var tabii, benimle antrenman yapar mısınız?"
"Zevkle efendim."
"Beni kırmadığınız için teşekkürler Bay Ash." Ash, "Rica ederim." dedi ve beraber antrenman yapmaya gittiler.

*Günler sonra, oyuna 10 dakika kala*

Herkes toplantı odasındaydı, oyuna son on dakika kalmıştı. Ash hızlıca konuşmaya başladı. "Elinizden geleni yapın. Size bir şey olmayacağına söz veriyorum. Lütfen bana güvenin ve çabalayın.". Herkes onaylar şekilde kafa salladı. Fakat Nicolas tedirgindi, Ash'in bilerek sonuncu olmasından korkuyordu.

*Oyuna son 2 dakika kala*

Matilda toplantı odasına girdi. Konuşmaya başladı. "Evet, son iki dakikanız kaldı. Hazır mısınız, bakalım?" Liam konuşmaya başladı ve,"Hiç olmayacağım kadar hazırım." dedi. Matilda sırıttı "Onu birazdan göreceğiz, Liam.". Linda sonuncu olmaktan korkuyordu. Cezanın ne olduğunu düşünmeden edemiyordu.

"Evet oyun saatiniz geldi.". Ash dışında herkes tedirgindi. Nicolas tedirgindi çünkü Ash'in kendini feda etmesini istemiyordu.
"Yerlerinizi alın, hazırr... başla!" Ash dışında herkes koşmaya başladı. Matilda duruma şaşırmamıştı. Ash'in böyle yapıcağını biliyordu. Nicolas bir yandan koşuyor bir yandan da Ash'e sesleniyordu. Nicolas, "Ash lütfen bunu yapma ve koşmaya başla!" diye bağırıyordu. Nicolas çizgiye ilk ulaşan olmuştu. Ardından Liam, Emilia ve Linda gelmişti. Ash onlar çizgiye vardıktan sonra koşmaya başladı. Bütün engelleri ve büyüleri geçip çizgiye varmıştı.

Matilda kahkahalar atmaya başladı. "Gerçekten çok aptalsın Ash! Cezanın ne kadar kötü olduğundan haberin var mı?" Matilda gülmeye devam etti. Linda meraklı bir şekilde "Ceza nedir?" diye sordu. Matilda gülümseyerek "Vücuduna çeşitli iskenceler çektireceğiz. Gerçi Ash alışık ama kimse acı çekmek istemez sonuçta değil mi?" Linda buz kesilmişti. Bay Ash fedakarlık yapmasaydı bu işkenceyi çekecek olan kendisi olacaktı. Ona minnettardı ama bir o kadar da suçlu hissediyordu.

"O zaman seni mahzene doğru alalım sevgili Bay Ash.". Ash ve Matilda Mahzene doğru ilerledi. Matilda, Ash'i işkence kolduğuna bağladı ve çeşitli keskin aletlerle vücudunu deşmeye başladı. Bay Ash'in ne halde olacağını düşündükçe içleri titriyordu.

İtaatsiz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin