Bir Sorunumuz Var

212 7 345
                                    

Nicolas ve Ava, Liam'a gerekli sağlık işlemlerini yapıyordu. Nicolas onu fena dövmüştü. Ash emir vermiş olmasaydı ona şuan pansuman yapıyor olmazdı. Kendi başıyla ilgilenememişti henüz. Liam kafasında su bardağı kırmıştı ve başı fena kanamıştı. Dayanıklı olmasa şuan bayılmıştı. Liam, "AH! PİSLİK HERİF YAVAŞ OL!" diye Nicolas'a bağırdı. "Kes sesini velet." Ava, Nicolas'a baktı. "Efendim, başınız." işaret parmağıyla Bay Nicolas'ın başını işaret etti. "Sorun yok, ben hallederim." Ava duruma üzülmüştü. Liam'a sinirliydi. Bay Ash ile nasıl konuştuğunu duymuştu. Babasına hiç saygısı yoktu. Bay Ash'in onu ne kadar sevdiğini asla anlamayacaktı. Terbiyesizce ve çocukça davranıyordu. Ukala bir çocuk gibiydi. Ava fısıltıyla, "Sibir bozucusun Liam.." dedi. Liam, "Bir sey mi dedin Ava?" diye sordu. Ava sertçe bandajı sıktı. "AH!" Ava bandaja elini koydu. "Özür dilerim, benim hatam. Çok acıdı mı?" Liam kaşlarını çattı. "Ah, haÿor sorun yok.." Nicolas, "Hadi şimdi odana siktir." dedi. Liam ayağa kalktı ve Nicolas'ın omzuna çarparak gitti. "Aptal velet." Nicolas, Ava'ya döndü. "Ne dediğini duydum." dedi. Ava gülümsedi, "Benim için problem değil efendim." dedi. Ash içeriye girdi. "Ava, çıkabilirsin." Ava başıyla onayladı ve odadan çıktı. Ash, "Sedyeye otur." Nicolas kaşlarını çattı. Ash'in boyle sinir bozucu bir emir vermesine kırgındı. Liam'ı hiç sevmiyordu. "Bu da bir emir mi?" dedi. Ash, Nicolas'a baktı. "Evet." Nicolas sedyeye oturdu. Ash temiz bir bez aldı ve ısladı. Nicolas'ın başındaki kuru kanları temizledikten sonra yarasına batikon döktü ve gazlı bezle sardı. "Acıdı mı?" Nicolas gülümsedi. "Hayır." Ash pansuman aletlerini yerine koydu ve Nicolas'a yaklaştı. Birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı.

"Nicolas, neden bana aşıksın?" Nicolas bu soruyu beklemiyordu. Takılı kalmıştı. Nicolas sadece Ash ve kendisinin anlayabileceği bir cevap verdi. "Çünkü, 'Bazen Gülümsemek Yetmez.'" Ash gözlerini kocaman açtı. Nicolas onun gözlerindeki o ışıltıyı gördü. Bu Ash'ti; onu seven, ona aşık olandı. Nicolas, Ash'in yüzünü tuttu. "Burada mısın?" Ash'in gözünden yaş aktı ve kafasını salladı. Nicolas onu tam öpecekken Ash onu itti ve bağırmaya başladı. "Tanrım ne yapıyorsun?! Kafayı mı yedin sen?!" Ash gözünden akan yaşları fark etti. "Hah... ne?" Nicolas'ın gözleri doldu. Ash'e koşarak sarıldı. Ash bir şey yapmadı, kafası karışıktı ve ne olduğunu anlayacak hali yoktu. Büyü durdurulamıyordu. Ash'i sürekli tekrar ve tekrar ele geçiriyordu.

Emilia ve Linda birlikte oturuyordu. Linda, "Liam fena dayak yedi... umarım iyidir." Emilia omuzlarını silkeledi, "Biraz hak etti sanki?" dedi. Linda kafasını salladı. "Babasıyla nasıl böyle konuşabilir ki? Benim babam olsaydı ona asla böyle davranmazdım. Baba sevgisi nasıl bir şey acaba?" Emilia, Linda'ya baktı. Sahip olduğu tek kişi onun üvey kız kardeşiydi. Ama o da ölmüştü. Linda'ya yaklaştı ve ona sarıldı. Sonra da yanağından öptü. "Arkadaş sevgisi nedir biliyorsun en azından." Emilia'nın yüzü kızardı. "Belki bir kız arkadaş sevgisini de... öğrenmek istersin?" Linda gözlerini kocaman açtı. Yanaklarının ısındığını hissetti. Emilia ile yüzleri yakınlaşıyordu. Birlikte öpüşmeye başladılar. Dudakları ayrıldıktan sonra birbirlerine baktılar. Linda, "Ah, haha... üzgünüm." dedi. Emilia ona bakıp gülümsedi. "Bende seni öpmek istemiştim. Hem... bu çok hoştu." birbirlerine bakıp gülümsediler. Ava arkalarındaydı. "Öhm." ikisi de irkilmişti. Ava'yı görünce kıpkırmızı kesildiler. "İlişkinizi tebrik ederim. Ama bir sorunumuz var." Emilia ve Linda birbirlerine baktı ve sonra Ava'ya döndüler. Emilia, "Ne sorunu? diye sordu. Ava, "Burada bi yabancı var. Yakaladık ama kim olduğunu bilmiyoruz." dedi. İkisi de ayağa kalktı ve başlarıyla Ava'yı onaylayıp onu takip ettiler.

Nicolas, "Ash, bu herifle ne yapacağız?"
"Bilmiyorum. Ama belki bir şeyler öğrenebiliriz."
"Ağzını bıçak açmıyor ki herifin."
"Bıçakla açarız o zaman."
"Ne yapacaksın?"
"Dedim ya, bıçakla açacağız." Nicolas, Ash'i izledi. Ash eline bir bıçak aldı ve adama doğru yürümeye başladı. Adamın gözlerini korku bürümüştü. Adamın yanına oturdu ve bıçakla oynamaya başladı. Onun gözlerinin içine baktı.
"Adın?"
"Nicolas!"
"Ne?" adamın birdenbire şekli değişmeye başladı. Nicolas'ın şeklini aldı. Ash durumun tehlikeli olduğunu fark edince adamın boynunu hızlıca kesti. Adam ölmüştü. Arkasını döndüğünde Nicolas'ın boynunun kanadığını gördü. Çok kan kaybettiği için oracıkta bayıldı. "Nicolas! Tanrım ne oluyor?!" Ava ve diğerleri hemen oraya geldi. Liam yardım etmiyordu. Sadece olanları izliyordu. Ava, "Liam! Buraya gel ve bize yardım et! Bu bir emir!" diye bağırdı. Liam arkasını döndü ve gitti. "LİAM!" Ash, Nicolas'ın boynunu sardı. Emilia tekerlekli sedyeyi getirdi. Nicolas'ı hemen oraya yatırdılar ve revir odasına götürdüler. Ash onlara buradan çıkmalarını emretti. Saatler geçti ama odadan kimse çıkmadı. Nicolas iki gün boyunca uyanmadı. Ash hep onun yanında bekledi. Bir şey yemiyor, içmiyordu. Nicolas gözlerini açtığında yorgunluktan uyuya kalmıştı. Ses telleri zarar görmüştü. Ölümsüz olduğu için bu konuda endişelenmelerine gerek yoktu. Ama bu zarar göremeyeceği anlamına gelmiyordu. Vücudu kendi kendini birkaç günde iyileştirebilirdi. Nicolas gözlerini açtığında doğrulmaya çalıştı ama eli kaydı ve yere batikon şişesini düşürdü. Şişenin kırılmasıyla birlikte Ash uyandı. Nicolas'ın uyandığını görünce gözleri doldu. Ona sarıldı.

İtaatsiz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin