Nicolas, Ash'i bekliyordu. Ne halde olduğunu düşünmeden edemiyordu, korkuyordu. Ash ile tanıştıkları zamanları özlüyordu. Çocukluk arkadaşıydılar birlikte bir o kadar güzel, bir o kadar da kötü zamanlar geçirmişlerdi. Kötü zamanlar olsa bile hep birlikteydiler. Nicolas'ın babası Rex ve Ash'in eşi Jane yüzünden her şey mahvolmuştu. Rex, Ash'in babasını öldürtmüştü. Jane ise Ash'i onun elinden almış, Nicolas durumu aldığında ise Nicolas'a büyü yapmıştı. Kurdukları hayeller ile şuan olan durumun birbirine olan uzaklığı akıl almaz derecedeydi. Hayaller kurarız, o hayallerle kendimize yeni bir hayat kurarız. Fakat o hayalleri bozan yine gerçekliktir. Gelecek belirsiz, hayat ise acımasızdır. Onların hikayesi böyle sona ermişti. Eskiye dönmek için nelerini vermezdi. Ama öyle bir şey mümkün değildi. Belki başka bir evrende birlikte mutlu olabilirlerdi? Sadece Ash ve kendisi, ölüm onları ayırana kadar birlikte olurlardı.
Liam'ın yüzü ifadesizdi. Babasına ne olduğunu umursamıyordu, hatta hak ettiğini bile düşünüyordu. Linda korku içinde titriyordu. Eğer Bay Ash olmasaydı nasıl işkenceye uyğrayacağını düşündükçe vücudu karıncalanıyordu. Emilia, "Linda, iyi misin?" diye sordu. "Ah... evet.". Emilia kaşlarını uzgün bir şekilde çattı ve, "Pek iyi görünmüyorsun ama." dedi. Linda cevap vermedi, sonrasında Emilia ona sarıldı. Liam konuşmaya başladı. "Babam için endişe duyuyorsan endişelenme. Kalpsiz bir insan acı çekmez.". Linda sinirlenmişti, bağırmaya başladı. "Sen ciddi misin? Orada kendi öz babana işkence çektirildiğinin farkında mısın? Üstelik bunu bizim zarar görmememiz için yaptı! Nasıl bu kadar kalpsiz olursun söylesene? HİÇ İNSANLIK KALMADI MI SENDE?!". Liam'da sinirlenmişti, "BENİM İNSANLIĞIM İNSAN OLANLARA KARŞI!" dedi. Linda gülmeye başladı. "İnsanlığın masum insanlara yumruk atıp aşağılamak mı?". Liam, "Babam bunları hak ediyor!" diyor. Linda, "Neden sadece babanı kast ettiğimi düşündün?".
Liam duraksadı, "Ne sikim anlatıyorsun sen?". Linda alaycı bir şekilde tebessüm etti. "Yusei'den bahsediyorum. Ona yumruk attın. Kendini açıklamaya çalıştı ama hiçbirimiz dinlemedik. Yani o baban yüzünden değil, bizim yüzümüzden öldü.". Liam sinirden titriyordu, ellerini sımsıkı yumruk şeklinde tutuyordu.
"Seni küçük..."
"Ne yapacaksın? Bana da mı yumruk atacaksın?"
"KAPA ÇENENİ! LANET OLSUN SADECE KAPA!". Liam'ın gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. "Sikeyim, sikeyim, sikeyim!". Yere çöküp ellerini başına koyarak saçlarını çekmeye başladı. "Üzgünüm...". Linda yere çömeldi ve, "Hepimiz üzgünüz Liam..." dedi. Emilia'da yanlarına çömeldi ve birbirlerine sarıldılar. Nicolas onları uzaktan izliyordu. Olaya hiçbir şekilde karışıp, müdahale etme gereksimi duymamıştı. Çünkü kendi kendine bir şekilde hallolacağını biliyordu. Gözleri hala Ash'i arıyordu, ne zaman onu rahat bırakacaklardı? Onun için çok endişeleniyordu. En sonunda Matilda'yı gördü ve ona seslendi. "Ash nerde? Ona ne yaptınız?". Matilda gülmeye başladı, "Ah, Nicolas... ne kadar tatlısın. Onu odasına gotürsen iyi edersin. Nazik davranmam biliyorsun." dedi. Nicolas'ın vücudu buz kesildi. Hemen Ash'in olduğu yere doğru koşmaya başladı. Kapıyı hızlıca açtı ve Ash'i gördüğü gibi beynine kan sıçramışa döndü. Elleri titriyordu, onun yanına yürüdü. Yüzünü okşadı ve başını okşadı. Başına bir opücük bıraktıktan sonra onu kucağına aldı ve odasına taşıdı.Bay Ash'i, Nicolas'ın kucağında o şekilde gördüklerinde bir an için ayakta duramadılar. Linda yere düştü ve ağlamamak için ağzını iki eliyle sımsıkı kapattı. "Aman Tanrım, Bay Ash...". Linda'nın gözlerinden yaşlar süzüldü. Emilia onun önüne geçti ve Linda'yı kucakladı. "Bakma, olur mu?". Linda, Emilia'nın sarılmasına karşılık verdi ve başını onaylar şekilde salladı. Liam babasına gözünü dikmiş gidişini izliyordu. Aklına annesi geldi, onun alevler içinde yanarken ki hali ve babasının sadece oturup izlemesi. Babasına olan nefreti asla sona ermeyecekti. Durumunu önemsemedi, hatta neredeyse bundan memnuniyet duyuyordu. Nicolas, Ash'i odasına götürmüştü ve yavaşça canını yakmamaya özen göstererek yatağına yatırmıştı. Revir odasından gerekli malzemeleri alıp geri döndü ve sonra kapıyı kitledi. Ash'in yaralarına pansuman yapmaya başladı. Vücudundaki bütün yaralı yerlere batikonlu pamuğu nazikçe dokundurarak sürmüştü. Sonrasında biraz krem sürmüş ve sargı beziyle yaraları dikkatlice sarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtaatsiz
FantezieKalenin patronu ve ekibi şeytanlarla nasıl baş edecek? İçi şeytanlarla dolu bir kalede hayatta kalmaya çalışan bir ekip ve patronlarının hayat hikayesi. Acılarla büyümüş bir adam ve ölen eşinin ona emanet ettiği bir kale. Kahramanlarımız bu işten na...