Nicolas korkuyla babasına bakıyordu. Arkasında ise askerleri vardı. "Ben yokken birkaç şey yapmışsın sanırım ha?"
Nicolas'ın dizleri titriyordu. Ash'in elini sımsıkı tuttu. "Ash, git buradan, koşabildiğin kadar hızlı koş. Söz veriyorum seninle tekrar görüşeceğiz." Ash, Nicolas'ın korku dolu gözlerine bakıyordu. Ash onun elini daha sıkı tuttu. "Gitmek istemiyorum.." Ash, Nicolas'ın babasına baktı. Korkutucu bir aurası vardı. "Nicolas, bu arkadaşını öldürmen gerek biliyorsun değil mi? Düşmanımız olduğunu da biliyorsun. Neden öldürmedin onu? İşi babana mı bırakmak istedin? Ah... ne kadar tatlısın."
"Ash git buradan! Lütfen çabuk ol, sana söz veriyorum tekrar görüşeceğiz. Yemin ediyorum, şimdi kaç!" Ash yavaşça Nicolas'ın elini bıraktı. Koşmaya başladığı gibi babasını gördü. Bütün askerler oradaydı ve babasının o öfkeli gözleri kanını doldurmuştu. O bakışların ona olmasına gerek yoktu.
"Ohh... merhaba Bay Russel. Bende tam oğlunuzu öldürecektim!"
"Bay Clark böyle aptal hayaller kurmanız ne komik. Oğlumu sizden geri almaya geldim. Oğlunuzla yaptığınız plan ne yazık ki işe yaramadı."
Rex kahkaha attı. "Benim aptal oğlum oğlunuzu öldürmek yerine onunla arkadaş olmuş. Cezasını bizzat kendim vereceğim hiç merak etmeyin."
"Çocuk mu kandırıyorsun sen?"
Ash babasına seslenmek istedi ama şuan gözündeki öfkeyle ona seslenmesinin bir anlamı olmayacağını anlamıştı.Rex, "Nicolas, içeri geç benim beceriksiz oğlum." Hunter, Nicolas'a baktı. Onun gözündeki korkuyu görmüştü. Rex gibi bir adamın oğluna yine de güvenemezdi. Numara olup olmadığını bilemezdi. Hunter, "Ash, oğlum buraya gel." dedi. Ash, Nicolas'ın babasının askerleriyle çevriliydi. "Korkma. Sana hiçbir şey yapamazlar." Ash babasının yanına yürümeye başladı. Askerler yoldan çekildi. Babası Ash onun yanına gelir gelmez atından indi ve oğlunu kucağına alıp sımsıkı sarıldı. Ash'in kokusunu içine çekti, onu o kadar çok özlemişti ki. Rex gülmeye başladı. Nicolas'a, "Vazgeçtim, geçme içeri yanıma gel." Ash hemen başını çevirip Nicolas'a baktı. Nicolas babasının yanına yürümeye başladı. Rex onu kucağına aldı. "Bak Hunter, bu da benim oğlum," Rex oğluna baktı ve onun boğazını sıkıp eliyle yukarı kaldırdı. "Bende oğlumu böyle seviyorum." Hunter'ın gözü öfkeden deliye dönmüştü. Ash, "Hayır, hayır! Yapma!" diye bağırıyordu. Hunter askerlerini Rex ve onun askerlerinin üzerine salacakken Rex, "Tek bir hareketinde, —bileğinde duran küçük bıçağı çıkarıp Nicolas'ın boynuna dayadı.— onu öldürürüm. O yüzden mutlu aile dostu evinize geri dönün."
Hunter mecbur kalarak Ash ile birlikte eve geri dönmüştü. Oğluna sımsıkı sarılıyordu. Birlikte uzanmışlardı, Hunter oğlunun başını okşuyordu. "Nerelerdeydin, neden gittin Ash..?" Ash cevap vermedi ama cevabı zaten gözyaşlarıydı. Hunter, "Seni çok özledim Ash." dedi ve Ash'in gözyaşlarını sildi. "Bende seni özledim baba.." dedi, sonra cümlesine devam etti, "Nicolas için çok endişeliyim baba, o benim ilk ve tek arkadaşım." dedi. Hunter'ın gözleri dolmuştu. Oğlu için bir şey yapamıyor olması onu çok üzüyordu. "Bir çaresini bulacağım Ash, söz veriyorum." oğlunu alnından öptü ve yüzünü okşayıp ona sarıldı. Ash'in uykusu Nicolas'ın yanındayken daha iyiydi. Yine az uyuyabilse bile daha çok uyuyordu. Şimdiyse gece hiç geçmeyecekmiş gibi hissediyordu. Asla uyuyamayacakmış gibiydi. O gün Nicolas'da asla uyuyamamıştı. Her yeri soğuktan ve acıdan titriyordu.
Hunter ve Ash gittikten sonra:
"Seni gerizekalı. Annen gibi aptalın tekisin.",
Nicolas'ı dev gibi bir havuzda boğuyordu. Oradan kurtulamıyordu. Gözyaşları havuzun suyuyla birlikte karışıyordu. Deli gibi suyun içinde çırpınıyordu. Nefessiz kalmıştı ve bayılacağını hissediyordu. Rex onu saçından tutup suyun içinden dışarı çıkardı. "Annen gibi ölebilsen keşke. Sonsuza kadar İblisin Oğlu olarak kalacaksın. Ölümsüz pislik." Nicolas'ı suyun içine geri daldırdı. Nicolas artık dayanamıyordu. Çırpınam kolları git gide yavaşladı ve en sonunda durdu. Bayılmıştı. Rex onu çıkardı ve yere fırlattı. Karnına birkaç tekme attı ve oradan çıkıp kapıyı kitledi. Nicolas o ıslak haliyle ve o soğukta geceyi orada geçirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtaatsiz
FantasíaKalenin patronu ve ekibi şeytanlarla nasıl baş edecek? İçi şeytanlarla dolu bir kalede hayatta kalmaya çalışan bir ekip ve patronlarının hayat hikayesi. Acılarla büyümüş bir adam ve ölen eşinin ona emanet ettiği bir kale. Kahramanlarımız bu işten na...