YENİ OKULA MERHABA!!!!

593 93 11
                                    

Ciddi ciddi Cumhuriyet Liseli olmuştum. Ben hala annemin beni korkutmak için yaptığını düşünsem de sabah yatağımın üzerinde duran formayı görmemle sıkıntıyla kalktım yataktan. Banyoya gidip kısa bir duş aldım. Odama döndüğümde sevgili annem çok sevgili formamı elinde tutmuş beni bekliyordu.
-''Formanı giy,kahvaltıya in seni okula ben bırakacağım''
Yüzümde oluşan şaşkınlık ifadesini silip yerine bir gülümseme yerleştirdikten sonra kahvaltıya indim. Kapıdan çıkarken aynada kendime baktım. Sıkıcı siyah etek ve beyaz gömlek aman ne güzel (!) Sanki bu formayı tamamlayan bir kaç parça eksikti üzerimde. Anneme beklemesini söyleyip yukarı tekrar çıktım. Üzerime bordo hırkamı giydim ve ayağıma bağcıklı botlarımı geçirdim. Ayrılmaz parçam olarak gördüğüm kırmızı ya yakın tonlardaki rujumu sürüp aşağı indim. Şimdi kendimi daha iyi hissediyordum. Aşağı inmemle annem tuhaf bir bakış atıp hiç birşey söylemeden arabaya doğru ilerledi. Hayır anlamadığım şey tokadı azarı yiyen ben tirip atan o.
Neyse bindik arabaya daha önce hiç görmediğim bir yerdeyiz. Ben etrafı izlerken Burhan Abi eski bir binanın önünde durdurdu arabayı. Arabadan iner inmez sanki bütün gözleri üzerimde hissettim ama buna aldırmadım. Tamam itiraf ediyorum aldırmamaya çalıştım desek daha doğru olur. Sevgili okulumun kel müdür yardımcısı annemi görünce koşarak yanımıza geldi. Yok abi kıl oldum ben bu adama. Durmadan siz merak etmeyin Selma Hanım kızınız güvenilir ellerde diyip duruyor. Sanki deterjan reklamından ezberlemiş gibi tövbe tövbe.
Annem kıl Zaferle konuşurken (gelir gelmez lakabı tam oturan ilk insanı buldum) bende çevremdekilerin anlamsız bakışlarına karşılık vermeye koyuldum. Kıl Zafer zilin çalmasıyla beni bir sınıfa getirdi. Kapı açıldığında sınıfı bir sessizlik kapladı ve ben içimden bildiğim bütün küfürleri saydırırken
-''Çocuklar bu Ayçin Yılmaz. Kendisi çok saygın bir ailenin kızıdır. Kimse ona bulaşmasın bulaşanı yakarım.''
Zafer'in sözlerini duymamla sinirim ona karşı biraz daha arttı. Ben bu yaşa kadar kendimi kendim korudum tabi yakışıklı odunumu saymazsak. Şimdi şu Zafer'in dediklerine bak. Bak ben napıyorum şimdi sana.

-Hocam gidiyordunuz herhalde ben ve ailem hakkında ne öğrendiyseniz iyi korkmuşsunuz siz. Ne cebimde beş kuruş param ne de pahalı spor arabalarım var benim. Bence daha deteylı araştırma yapmalısınız. Mesela neden burdayım yada neden annem burayı seçti vb.şeyler. Ben, kimseyle beni ayırt etmenizi istemiyorum.

Zaferciğimin aslında beyaz olan teni söylediklerimden sonra önce kırmızı sonrada mora dönmüştü. Hahaha kıyamam yazık (!). Kapıyı çarpıp çıkan varlıktan sonra sınıf pür dikkat beni inceliyordu.

-'' Ben Ayçin, Yılmazer Koleji'nden geldim.''

Arkadan biliyoruz diye mırıldanan birkaç kız gördüm ve onlara gülümsedim. Hocayı başımla selamlayıp sınıftaki tek boş yere oturdum. Yanımda oturan çocuğa elimi uzatıp selam verdiğimde şaşkın ve utangaç bir ifadeyle elimi tuttu.

-''Ben Mert. Aramıza hoşgeldin.''

-'' Hoşbulduk.''

-''Aman dikkat et aç kurtlara yem olma.''

- '' Ne demek bu şimdi. Ha anladım merak etme kendimi korurum yine de sağol şey ders ne?.''

-'' İngilizce''
Şimdi bu çocuk niye öyle dedi ya kurt filan Allah Allah!! Neyse dur anlarız bakalım.Zafer sınıftan gidince sınıftaki sessizlik bozulmuştu. Herkes kendi aleminde takılıyor hoca ise İngilizce herkese saydırıyordu. Kimsede cevapta vermiyordu gerçi ama olsun hocasın sen öğrenci anlamıyo diye bu havalar ne mânâ...

-''Can kalk ayağa sözlü olacaksın.''

Bu sesle bütün sınıfı yine sessizlik kaplamış herkes bir Can'a bir de Ertan Hoca'ya bakıyordu. Kafamı çevirip arka sıramda oturan çocuğa baktığımda gözlerimiz buluştu. Allahım ne tatlı birşeydi bu ya. Hopp kızım Ayçin kendine gel. Kendime attığım çimdikle kendi kendimi yerimden sıçrattıktan sonra tekrar Can'a baktım. Yazık soruların hiçbirine cevap gerekiyordu. Ben tahmin ediyorum sorulacak soruları ama ağzımı açamıyorum ki. Hadi kızım Ayçin diyip kendimi gaza getirdikten sonra bir kahkaha patlattım.

ASİ SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin