DUYURU

220 16 6
                                    



Merhaba ☀️

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Aslında bundan bir kaç gün önce yeni bölüm atacaktım ama daha düzenlemem gereken ve eklemem gereken çok şey var gibi görünüyor. Malum Kasım ayındayız ve felaket bir biçimde vizeler geldi onlara çalışmak ile meşgulüm . Bölümü iki hafta kadar sonra atmayı düşünüyorum. Hem rahat kafayla daha iyi düzenlerim diye düşündüm. Aşağıya umarım sizi tatmin edecek bir alıntı koyacağım.

Medyada ki vitalidir.


********************************

Beren'in ağızından

Nasıl kaybolduğunu anlayamamıştım. Arkamdan koşan o Kişiler beni yakalarlarsa Ne olurdu ? Bunu düşünmek bile beni ürpertiyordu. Siyahn pelerinin ile başlığını iyice yüzümü kapatacak şekilde eğdim. Hava yavaştan kararmıştı. Güneş yavaş yavaş batmış , gökyüzü kızılımsı bir rengi almıştı.

Ayağımda ki değerli taşlarla süslenmiş küçük topuklu sandalet her yürüyüşümde kuşağımı rahatsız edecek şekilde ses çıkarıyordu . Eminim ki sarayın çok uzağındaydım. Nivera'yı da yaralı bırakıp kaçmıştım. Umarım kan kaybından ölmez!

Hızlıca geçtiğim ara sokağın içine girdim. İlk öncelikle saklanacak bir yer bulmalıydım. Hafiften turuncu saçlarım koşmanın etkisiyle terden sırılsıklam olmuştu.

En izbe köşeye geçerek kendimi karanlıkta sakladım. Asım sesleri yavaş yavaş bana doğru gelmekteydi. İlk önce görüş alanıma uzun bir boyun gölgesi girdi. Yavaş adımlarla olduğum yere doğru yürüdü.

Yüzü aydınlığa çıktığında onun benim peşimde olan adam olmadığını anlamıştım ama yinede yerimden kıpırdamadım.

Bir kaç dakika yavaşça soluklandı ve arkasını döndü . Herhalde beni görmemişti. Derin bir nefes aldığım anda arkasını tekrar bana dönmesiyle şoka uğradım. Elini bana doğru uzatarak elbisemin yakasından tuttu ve yüzümü aydınlık yere çıkardı. Ayaklarım hava da kalmıştı.

" Bırak beni!! Yardım edin ! İmdat!!"

Çırpınmalarım çaresizce ve zavallıca göründüğüne yemin edebilirdim. Yavaş bir şekilde kalın dudağının sağ tarafı yukarı doğru kıvrıldı ve beni yavaşça yere bıraktı. Hemen geri çekildim.

" Sana zarar vermem. İstersen seni Saray'a bırakırım ." Sesi de kendisi gibi güçlü çıkmıştı.

"Sende kimsin? Nerden biliyorsun saraylı olduğumu ?"

Üzerini tek tek süzdüm. Üstünde siyah bir pelerin vardı ve pelerinin uçları altın işlemeleri ile doluydu. Altında siyah geniş bir pantolon , üzerinde ise siyah ipekten yapılmış bir gömlek giyiyordu. Gömleğinin yaka kısımlarında inciler ve zümrütler vardı.

Zengin hatta üst tabakadan olduğu çok belliydi.

" Benden korkmamalısınız küçük hanım . Ben bir askerim size yardım edeceğim. " dedi sessiz bir şekilde

" Senin asker olduğunu nerden anlayacağım ben kandırma beni! Kanıtla bana." Dediğim cümle ile tek kaşı havaya kalktı ve bana doğru geldi.

" General Arat kadar üst rütbe biriyim . İsmim Heilla Sizi Saray'a bıraktıktan sonra beni araştırabilirsiniz küçük hanım." Gülümsemesi ukalaycaydı.

Yavaşça elini yanağımda olan kurumuş kan lekesine götürdü.

" Anlıyorum ki çarşıda işiniz pek rast gitmemiş." Eli ile beni takip et işareti yaptı ve yürümemi gösterdi.



Umarım alıntıyı beğenmişsinizdir. Yeni bölümü en kısa sürede atacağım.

Heilla sizce nasıl biri olabilir?

Teorileriniz buraya yazmanızı istiyorum!

EJDERİN UYANIŞI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin