0.1

461 28 11
                                    

Lee Felix

Bugün benim için çok önemli bir gündü. Avustralya'dan babamın işleri nedeni ile Güney Kore'ye taşınıyorduk.

Aslında arkadaşlıktan öte kardeş gibi olduğumuz arkadaşlarım, Seungmin ve Jeongin'i bırakmak istemiyordum ama çare yoktu.

Kulaklığımda müzik dinlerken arabanın camından yolları izliyordum. Kore'ye gelmemize rağmen evimiz merkezde olduğundan daha yolumuz vardı.

Kore'nin doğal güzelliğini gerçekten çok sevmiştim. Ayrıca yeni bir okula başlayacaktım.. Okulun yarısında, birde 10. sınıf iken okul değiştirme fikrine pek sıcak bakmasamda pozitif olmaya çalıştım.

Sonunda eve gelmiştik. Apartman dairesi idi. 2. kat olması iyiydi.

Eve girdik. Eşyalar dizayn edilmişti. Sevinçle ayakkabılarımı çıkıp odama girdim, siyah ve pastel kırmızı renklerinden oluşuyordu, en sevdiğim renklerdi. Valizimi kenara koydum ve arkadaşlarım için birkaç fotoğraf çektim.

Daha sonra derin bir nefes alıp ellerimi yıkadım ve üstümü değiştirdim. Eşyaları yerleştirmek için çok geçti. Yatağıma yattım ve uyudum.

Sabah olduğunda yorgunlukla kalktım, gece uyku tutmamıştı. Üstelik 2 gün sonra okullar açılacaktı. Mızmızlanarak yatağımda doğruldum. Biraz dışarı çıkıp gezmek kötü olmazdı.

Eşofmanlarımı giyim dışarı çıktım. Hava çok sağuktu. Yollar bomboştu. Sadece birkişi vardı. Benim yaşlarımda gözüküyordu. Aslında hiç arkadaşım olmadığından yanına gidebilirdim.

Öyle de yaptım. Yanına gidip usulca 'merhaba' dedim.

"Merhaba, yenisin sanırım?"

"Evet."

"Adın ne senin?"

"Lee Felix."

"Lee Minho."

"Soyadımız aynı, güzel değil mi?"

"Ah, evet."

"Hangi okuldasın?"

"Busan Bilim Lisesi"

"Çok iyi, bende o okula kayıt olacağım sanırım."

"Umarım öyle olur. Ama orada çok zorba var."

"Üstesinden gelirim. Çünkü Busan'ın en iyi okulu orası başka çarem yok."

"Haklısın."

"Bana biraz Güney Kore'den bahseder misin?"

"İnsanları tatlı ama aynı zamanda acımasız olan bir ülke düşün. Doğal güzellikleri ile herkesi büyülese bile adı kirlenen.. Moralini bozma, çok iyi kişilerle tanışabilirsin!"

"Sanırım buraya alışmam fazla uzun sürecek.."

"Nerden geliyorsun?"

"Avusturalya."

"Birkaç kez gitmiştim, güzel bir yer."

"Sağol."

"Benim eve gitmem gerek zaten hep buralardayım olmazsa 2 gün sonra okulda bulurun seni."

"Tamam görüşürüz Min!"

"Görüşürüz Lixie!"

Minho yanımdan ayrılmıştı. İlk arkadaşım o olduğundan onu kaybetmek istemezdim aslında. İlklere önem veriyordum..

Üşüdüğümden eve girdim ve eşyalarımı yerleştirdim. Tam bittiği sırada yatak odasından bağırış sesleri geliyordu. Yine kavga ediyorlardı.

Sesler artınca kulaklarımı kapattım. Ailemin kavgaları korkunçtu.

Bir süre sonra tekrar dışarı çıktım, ne kadar üşüsemde..

Dışarıda yürürken aklıma küçükken ailemin kavgaları yüzünden yaşadığım şeyler geliyordu. Hayır madem yeni bir sayfa açmıştım, bu sefer kalem izi bırakmayacaktım! Eğer doğru adımlar atarsam birşeyleri silmeye, silsem bile izlerini taşımaya mahkum olmayacaktım!

O an telefonum çaldı, arayan Seungmin ve Jeongin idi. Telefonu açıp kulağıma koydum.

"Lix! Merhaba."

"Ah, selam!"

"Nasılsınız?"

"İyiyim, ama ailem yine tartışmaya başladılar. Dayanamayıp dışarı çıktım."

"Strestendir bebek Lix. Kafana takma."

"Sağol."

"Orası güzel mi?"

"Avusturalya'ya alışmışım.. Ama burası çok güzel, havası da temiz."

"Beğenmene sevindik!"

"Bol bol arkadaş bul Lix! Çevren geniş ve sağlam olsun. Oradaki hayatın burdakine benzemesin."

"Çocuklar sizin kadar düşünceli insanlar tanımıyorum, sanırım tanıyamayacağım da.."

"Tanıyacaksın Lee, şimdi bizim kapatmamız lazım yoksa Jeongin'in dakikası geçecek." Kahkaha atmıştık.

"Tamam bol dolarlı günler!"

"Sanada!" Tekrar gülüp kapatmıştık. Onlar çok iyilerdi..

Moralim düzelmişti bile.. Bunada SeungIn etkisi deniyordu işte.

Tam yürüyecekken birden paten süren küçük bir grupla yalpaladım. Yani ne bileyim ben insan bir önüne bakar falan ama nerde?..

Soğuktan donacaktım. Ama eve girmeye niyetim yoktu..

Death for the Good - Hyunlix -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin