Bölüm 3 : HER DAİM KAZANAN

21 5 14
                                    


Sarayın terasında oturmuş sütlü çayımı yudumluyor manzaraya bakıyordum. O sırada kapım tıklatılınca sese odaklandım.

"Prenses Lavin, içeri girebilir miyim efendim?"

"Buyrun."

Gelen yardımcı bir kızdı. Önümde eğilip küçük bir reverans yaptı. Prenses olmanın ufak ayrıcalıkları!

"Efendim anneniz, Kraliçe Diana sizleri öğle yemeğine çağırmamı emretti. Buyurun." 

Kendime çeki düzen verip kalktım. Aşağıya inen beyaz-pembe merdivenleri incelerken ayağım takıldı. Tam düşerken arkamda durduğunu bilmediğim Lucas tuttu.

"Daha merdiven inmesini bilmiyorsun. Birde başımıza prenses olacak! Senin yerinde ben olacaktım ahh ama nerde o şans!"

"Prenses olmayı bu kadar istediğini bilmiyordum Lucas."

"Prenseslikten bahseden kim patates. Ben prenslikten bahsediyorum. Ama maalesef daha 2 yılım var. Off dur galiba yine ağlayacağım."

Alışık olduğum Lucas'ın bu hareketlerine göz devirmekten veya gülmekten başka çağrem yoktu. Aşağı inip yemek masasına oturduk. 

"Yine mi kavga ediyorsunuz siz bakayım?"

Annem bize sorarcasına baktığında ikimiz de birbirimize baktık sonra anneme dönüp kafamızı iki yana hızla salladık. Kafam Lucas'ın sert kafasına geldiğinde "Ahh!" diye inledim. Lucas eliyle kafasını tutarken bense ona vuruyordum.

"Dikkatli olsana be  uyuz çocuk!"

"Sen çarptın bana patates!"

Annem bizi ayırdı ve söylenmeye başladı. "İkinizi de zindana atarım. Uslu durun ve benim küçük şirin çilekli turtalarım olun. Tamam mı?" Göz devirip onu onayladım. Yemeğimizi yerken anneme sordum.

"Anne, babam ne zaman gelecek Venom Krallığından?"

Annem ağzını beyaz ipek mendille sildi ve konuştu.

"Bilmiyorum miniğim ama galiba bir şeyler olacak."

Tedirginlikle "Ne gibi şeyler olacak?" dedim. Annem gülümsedi. 

"Korkma canım, iyi şeyler olacak. Baban sanırım krallık ile barışmayı düşünüyor."

Merakla sordum. "Nasıl yani? Gerçekten yıllardır küs olduğumuz krallıkla barışacak mıyız?"

 Annem beni onayladı. "Babanı bilirsin, küslükten nefret eder. 1 aydır krallık ile barışmayı düşünüyordu ve o gece de bir toplantı talebi aldı. Barışalım ve artık şu kavga bitsin. Hem atalarımızın yaptığı şeylerden neden biz pay alalım ki?"

Haklıydı. Atalarımızın yaşadığı bir olaydan biz sorumlu oluyorduk. Hem belki de iyi anlaşacaktık.

Lucas'a baktığımda durmaksızın böreklerden yediğini gördüm. Çocukluğundan beri bayılırdı bu böreklere. 

"Kaçıncı bu acaba? Hayır yiyorsun ama kilo da almıyorsun bu bile senden nefret etmem için yeterli bir sebep."

Lucas ağzının dolu olmasını umursamadan "Oğlomo!" dediğinde masanın altından bir tekme geçirdim.

Evet yine o ufak ama acılı kavgalarımızdan biri daha yaşandı.

*************************************************

Öğleden sonra Malbonte Ormanına gittim. O genç adam geleceğini söylemişti.  Etrafa bakındım ama kimse yoktu. 

 Göletin oraya geldiğimde  salıncağın üstüne oturdum.  Yavaş yavaş sallanırken arkamda birinin olduğunu hissettim kulağıma doğru yaklaşacakken elimin tersi ile vurdum.

DÜŞMAN KRALLIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin