25. BÖLÜM "İKİ YANLIŞ, BİR YALNIZLIK"

15.3K 981 1.9K
                                    

Merhabaa, biz geldik. ⏳

Nasılsınız? Umarım çok çok iyisinizdir.

Birinci kitabın finali ile karşınızdayım.
Bu bölümün sonu diyorum... susuyorummm bu kitap için en kritik bir nokta. Lütfen okurken, yorum yapmayı unutmayınız. Aklımda bir yorum sınırı var, o sınır geçilirse bölüm o kadar erken gelir.

Keyifli okumalar! Yorumlarınızı okuyor olacağım. Lütfen oy kullanmayı unutmayın, bu bölümü tüm sağlık sorunlarıma rağmen zorlukla tamamladım.

Ve bölümün sonunda ikinci kitaptan bir kesit bırakacağım, ona bakmayı unutmayın, derim. 🤍

Ve yeni kurgum olan Safir ve Yakut'a bu hafta içinde başlayacağım. Bu yolda beni yalnız bırakmayacağınıza eminim. 🥺

Ve her zamanki gibi, bana emoji bırakmayı da unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ve her zamanki gibi, bana emoji bırakmayı da unutmayın. 🫀

25. BÖLÜM "İKİ YANLIŞ, BİR YALNIZLIK."

Yan yana gelmiş iki yanlış insandan çok, birbirine yana yana kavuşmuş iki yalnız insan.

Ve iki yanlış insan, hep bir bedende bir yalnızlıkla buluşur.

Bir yalnızlık, götürür iki yanlışı.

Biraz ağla geçer. Geçti sanacaksın. Ama gözyaşların akmaya devam edecek. Biraz gülümse iyileştirir. İyileştin sanacaksın. Ama ruhundan kanamaya devam edeceksin. Hayır, ne geçtiği de ne iyileştiği var. Sadece yüzüne bir maske takmayı öğrenirsin, geçti zannederler, iyileşmiş derler.

Sevgi bir gülümseme, bir ağlayıştır. Tek bir his değil, bir kalbe sığamayacak kadar, dolup taşıyormuş gibi hissetmektir.

Önce gülümser, sonra güven verir daha sonra da yüzüstü bırakır giderdi. Ve bir süre bu döngü içinde çırpınır durur, güvenmeye sevmeye devam ederdik. Ve gerçekleri gördüğünde, sende kalan şey yüzüstü kalmış bir kalp değil, yara içinde can çekişen bir ruh olurdu.

Tanıdık sokaklar, tanıdık insanlara çıkar derdi, o sokakta ne fırtınaların koptuğundan bihaber. Bazen en tanıdık sokaklarda, en tanıdıklarımızı terk ederdik. O sokakta, kalan tek şey etrafa savrulan cansız bedenler olurdu.

İki insanı delice birbirine bağlayan bu aşk, bir hastalık gibi vücuduna zarar vermeye başladığında anlıyordun, dönüp baktığında gördüklerinden çok, göremediklerinin kör olmak istediklerinin canını ne kadar acıtacağını.

Zaten tanıdık olanlar, gözümüzün önünde olanlar olmamış mıydı hep? Bizim kaçtıklarımız, geçmeyenler, geçemediklerimiz, bitiremediklerimiz değil miydi?

LÂL VE KEHRİBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin