Changbin uyandığında göğsüne sokulmuş miniğine baktı. Dudakları büzülmüş, saçları dağılmış bir Felix dünyanın en tatlı şeyiydi. Elleri sarı saçlara gitti.
Felix saçlarında hareket eden ellerin rahatlatıcı hissiyatıyla gözlerini araladı. Kafasını kaldırıp arkadaşına baktı. Ardından kocaman gülümseyip "Günaydın Binnie!" diyip arkadaşına sarıldı.
Changbin onun bu hallerine güldü. "Günaydın miniğim."
Felix her sabah uyanır 'günaydın' diyip arkadaşına sıkıca sarılırdı.
Changbin yataktan kalkıp üstünü düzeltti. Daha sonra odadaki banyoya doğru ilerledi. Felix'te ardından kalkmış ve yatağı toparlamıştı.
Changbin banyodan çıktıktan sonra Felix ardından girip hemen işlerini halledip çıkmış ve mutfakta kahvaltı hazırlayan arkadaşının yanına gitti.
"Binnie bugün piknik yapalım mı?"
Bugün pazar günü olduğu için ikisininde tatil günüydü.
"Olur yapalım."
"O zaman sen kahvaltıyı hazırlarken bende sepeti hazırlayayım."
Changbin miniğini onaylayıp kahvaltı hazırlamaya devam etti. Sarışın olan ise sepete bir kaç şey koymuş hazırladığı diğer yiyecekleride şimdilik dolaba koymuştu.
Birlikte kahvaltı ettikten sonra etrafı topladılar.
Hazırlanıp dışarı çıktılar biraz gezdikten sonra Han nehrine gittiler. Felix arkadaşının dizine uzanmış bir şeyler anlatırken siyah saçlı genç onun guzelliğine dalıp gitti. Felix'in bir şeyler anlatırken büzülen dudakları ve heyecanlı konuşması çok tatlıydı.
Changbin miniğine gün geçtikce daha çok aşık oluyordu. Saat ilerlerken yemekleri yiyip gün batımını izlemeye başlamışlardı.
"Manzara çok güzel değil mi?" diye sordu sarışın olan.
Changbin yanindaki arkadaşına baktı. Asıl manzara kendisiydi. "Evet çok güzel." dedi Changbin. Felix arkadaşına baktığında ona baktığını farketti. Hafifçe omzuna vurdu.
Changbin kızarmış yanaklara bakıp gülmeye başladı.
Miniğinin yanaklarını tutup "Çok tatlısın." dedi.
Sarışın olan daha çok utandı."Ya utandırmasana artık."
"Ama kırmızı yanaklarla çok tatlı oluyorsun."
Felix gülüp önüne döndü. Ne olduğunu anlayamamıştı. Kalbi birden hızlanmıştı.
Güneş batıp karanlık çöktüğünde ikiside eve gitmek istemiyordu. Changbin ilerde gördüğü bisikletlerle gülümsedi. "Hadi bisiklet sürelim" heyecanla konuşup sarışına döndü. "Ayy olur" diye heyecanla konuştu Felix.
Bisikletleri alıp fazla kalabalık olmayan yere gittiler. Changbin Felix'in arkasından gidiyordu.
"Vurayım mı tekerine?"
" Ya Changbin hayır" diyip hızlandı Felix.
Changbinle Felix ne zaman bisiklet sürse Changbin arkadan gelir hafifçe ve dikkatli bir şekilde tekerine çarpardı. Felix ise korkuyla çığlık atar. Hızlı hızlı sürmeye başlardı.
Changbin durup yolda geçen birinden rica edip Felix'le fotoğrafını çekmesini istemişti. Daha sonra biraz daha bisiklet sürüp aldıkları dondurmalarını yiye yiye eve yürümeye başladılar.
"Çok yoruldumm" diye sızlandı Felix.
"Bende çok yoruldum" dedi Changbin.
Eve gelip ikiside tek tek duş aldıktan sonra yatağa uzandılar. Felix anında Changbin'in göğsüne yatmış ona sıkı sıkı sarılmıştı. Changbin'de arkadaşına sarılmış "iyi geceler civciv" demişti.
Felix "iyi geceler yakışıklı" diyip ikiside kendilerini uykunun huzurlu kollarınıa bırakmıştı.
-
Selamlar beklettigim için özür dilerim!
Oy ve yorum sayısı çok az lutfen minik yıldıza basıp yorum yapin.Bu arada şu tekere vurma seysini abim bana çok yapiyordu korkudan hızlı hızlı sürüp kacmaya calisiyordum dkhsskhsskjd
Neyse umarım bölümü begenmissinizdir okudugunuz için teşekkürler! 💗
-helena
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friendship and love, changlix
FanfictionGüney Korenin en büyük şirketinin CEO'su Seo Changbin ve onun en yakın arkadaşı Psikolog Lee Felix