Felix yorgun bir şekilde eve girdikten sonra ayakkabılarını çıkarmış ve içeriye doğru adımlamaya başlamıştı. Sevgilisini mutfakta görünce şaşırdı.
"Aşkım, erken gelmişsin." diyip kollarını sevgilisine doladı.
"Hmm." diye mırıldandı Changbin ve daha sonra devam etti. "Minho ben yokken bir çok işi halletmiş o yüzden çok işim yoktu." Kollarını sevgilisinin beline doladıktan sonra boynunu öpmüştü.
"Hadi git elini yüzünü yıka, üstünü değiştir yemek hazırladım." demişti. Felix kocaman gülümseyip sevgilisinin yanağını öpüp odalarına gitmişti. Changbin sevgilisinin tatlı hallerine gülümseyip, sofrayı hazırlamaya başlamıştı.
O sırada Felix ellerini yüzünü yıkayıp, üstünü değiştirmişti. Kulağındaki küpelerini çıkardıktan sonra mutfağa geçti.
Changbin sofrayı kurmuş, sevgilisini bekliyordu. Felix geldikten sonra yemeklerini yemeye başlamışlardı.
Felix aklına gelen şeyle sevgilisine dönmüştü. "Bugün öğle arasında beni aradın ya, bir şey diyecek gibiydin sanki?" dedi soru sorarcasına.
"Yok sadece miniğimi özledim diye aradım." Felix yine kocaman gülümseyip Changbin'in koluna hafifçe vurmuştu. "Bende çok özledim seni." dedi ve devam etti. "Gerçi yanımdan bir saniye ayrılsan direkt seni özlüyorum." diyip dudaklarını büzdü.
Changbin sevgilisinin büzülmüş dudaklarına baktı ve daha fazla tatlılığına dayanamayıp dudaklarını parmaklarıyla sıkıştırmıştı. Sanki hiç tatlı değilmiş gibi daha da tatlı duruyordu miniği.
Felix bir yandan dudakları Changbin'in parmakları arasındayken kaşlarını kaldırmış, sinirlenmiş gibi görünmeye çalışıyordu. Çalışıyordu çünkü böyle yapınca daha da tatlı duruyordu.
"Ya Changbin bıraksana dudaklarımı." dedi garip çıkan sesiyle. Dedikleri çok anlaşılmasa da az çok anlaşılmıştı. Changbin Felix'in dudaklarını serbest bıraktıktan sonra uzanıp dudaklarını öpmüştü.
"Sana artık tatlı olmayı yasaklıyorum, bu kadar tatlı olmamalısın." dedi Changbin.
Felix ona bakıp "Ekstra yaptığım bir şey yok." dedi.
Geri kalan zamanda yemeklerini bol bol gülüşerek ve birbirlerine günlerini anlatırken yediler. Felix ne kadar ısrar etse de Changbin de sevgilisine yardım edip mutfağı beraber toplamışlardı. Changbin yemeği hazırladı diye Felix mutfağı tek toparlamak istemişti ama Changbin aşırı inatçıydı.
Daha sonra balkona çıkıp orda oturup meyve yiyip, sohbet etmeye devam etmişlerdi.
Ertesi gün yine klasik bir gün geçirdiler. Felix şanslıydı ki fazla randevusu yoktu. Çünkü bugün eve erken gidip hazırlık yapması lazımdı.
Tüm arkadaşları ve abisi onlara gelecekti. Changbin yapılacak işlerini hızlıca halletmeye çalışıyordu. Tüm işleri Felix'e bırakıp onun yorulmasını istemiyordu. Felix'in randevuları bittikten sonra derin nefes alıp sevgilisini aradı.
Changbin Felix'in aradığını görünce telefonu hemen cevaplamıştı.
"Birtanem?"
"Canım ben şimdi çıkıyorum eve geçecem. Sen ne zaman gelirsin?" diye sordu Felix.
Changbin "Biraz daha işim var güzelim bitsin bende hemen gelecem. " diye yanıtladı sevgilisini.
"Ben eve geçince eksik ne varsa sana yazayım o zaman, gelirken alırsın." diyen sevgilisini onaylamış, vedalaşıp telefonu kapatmışlardı.
Changbin geri işlere gömülürken, Felix odasından çıkmış arabasına doğru ilerliyordu. Eve geldiğinde ellerini yüzünü yıkayıp, üstünde eşofmanlarını geçirdikten sonra eksikleri Changbin'e mesaj olarak yazmış. Yemek yapmaya başlamıştı.
Yemekleri ocağa koyduktan sonra arkadaşlarının çok beğendiği browniyi yapmaya başladı.
Changbin de işini bitirdikten sonra Minho'ya haber verip şirketten çıkıp, arabasına binmişti. Markete vardığında hemen girip Felix'in mesajda yazdıklarını almaya başladı. Birazcık birada aldıktan sonra aldıklarını ödeyip marketten çıktı.
Eve vardığında Felix mutfakta koşuşturuyordu.
Felix sevgilisini gördükten sonra derin nefes almış ve ondan yardım istemişti.
"Yemeklere bakar mısın? Ayy brownim yanacakk." panikle konuştuktan sonra hızlıca fırını açıp brownisini kontrol etmeye başlamıştı. Changbin de yemekleri kontrol ettiğinde piştiklerini anlayıp altlarını kapatmıştı.
"Ayy oh be yanmamış." diyen sevgilisine bakıp. "Sakin ol güzelim. Daha zaman var hem bende sana yardım etmeye geldim." diyip sevgilisini sakinleştirmeye çalıştı.
Felix misafir geleceği zaman her zaman aşırı telaş yapar sürekli koşturup, bir şeyler hazırlamaya çalışırdı. Changbin ise onu sakinleştirmeye çalışır ve her işte yardım ederdi.
Changbin yemekleri kontrol ettikten sonra sevgilisine dönüp, "Güzelim, sen istersen git bir duş al ben sofrayı kurarım." dedi ve miniğinin kırmızı dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.
Felix sevgilisini onaylayıp banyoya ilerledi. O duş alırken Changbin masayı kurmuş, yemekleri hazır etmişti. Felix duştan çıktıktan sonra üstünü giyinip sevgilisinin yanına ilerdi.
Changbin işlerini bitirmiş salonda oturuyordu. Gelen sevgilisini görünce kollarını açtı. Felix hemen kolları arasına girip, kafasını sevgilisinin kaslı göğsüne koydu.
"Çok yoruldumm." diye sızlandıktan sonra aynı bir kedi gibi kafasını Changbin'in göğsüne sürttü.
"Aşkım bizimkiler geliyor zaten keşke bu kadar zahmet etmeseydin. Onların önüne kuru ekmek koysan onu bile yerler biliyorsun."
İkisi gülüşürken çalan kapı ziliyle ayağa kalktılar. Gelen Minho ve Jisung'u karşılayıp salona geçtiler. Diğer arkadaşları da yavaş yavaş gelmeye başlamış, en son gelen Hyunjin ve Jeonginle grupları tamamlanmıştı.
Hepsi gülüşerek sohbet etmeye başlamış ve Felix'in onları çağırmasıyla yemeklerini yemeye başlamışlardı.
-
Selamlarr umarim sikilmamissinidir. Bir sonra ki bolum arkadaslariyla olacak eglenceli bir bolum onu da yazmaya basladim hehehe.
Ama daha olaylar bitmedi :)
Yorum ve oylarin az olmasi beni cok uzuyor :((
Neysee bugunn changbin'im dogdu iyi ki dogduu 🥳🥳🥳💗💗-helena
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friendship and love, changlix
FanfictionGüney Korenin en büyük şirketinin CEO'su Seo Changbin ve onun en yakın arkadaşı Psikolog Lee Felix