"Kanka sen Felix'ten hoşlanmıyorsun, sen aşık olmuşsun, senin evin yanmış."
Changbin şirkete geldiğinde Jisung'a Felix'ten hoşlandığını anlatmıştı. Jisung bir yandan soğuk kahvesini içerken arkadaşını dinlemişti.
"Bilmiyorum, Felix beni arkadaşı olarak görüyor." dedi Changbin.
Jisung büyük bir kahkaha attı. "Aptal olduğunu biliyordum ama bu kadar aptal olduğunu bilmiyordum." diyip gülmeye devam etti. "Felix'in gözleri sana bakarken parlıyor, birbirinize bakarken kalpler falan çıkıyor etraftan ikinizde aşıksınız birbirinize."
Jisung konuştuğunda Changbin dalgın bir şekilde masadaki fotoğrafa baktı. Emin olamıyordu.
"Hiç emin değilim. Felix sadece beni arkadaşı olarak görüyor bence."
"Off, Changbin sen çok aptalsın ya" sinirle söylenip koltuğa iyice yayıldı Jisung.
"Changbin Jisung cebimden kaçmış nerde olduğunu gör-" diye odaya dalan Minho sevgilisini odada görünce rahatladı.
"Bebeğim, aşkım iki dakikalığına tuvalete gidiyorum anında ortadan kayboluyorsun" diyip Jisung'un yanına oturup ona sarıldı.
Jisung ise gülerek sevgilisin dudağını öpmüş ona sıkıca sarılmıştı. "Aşkım kaçmıyorum ki Changbin'in yanına geldim sadece" diyip sevgilisinin dudağını tekrar öptü.
Changbin onları gülümseyerek izliyordu. Çok tatlı bir ilişkileri vardı. Bazen Felix'le kendini öyle hayal ediyordu. Gülüşü daha çok büyüdü.
"Eyvahlar olsun Changbin aşık olmuş." diye dehşetle konuştu Minho.
Changbin düşüncelerinden arkadaşının sesiyle ayrıldı ve şaşkınca arkadaşına baktı. "Ne?" diye mırıldandı.
Jisung ise bitmiş kahvesini höpürdeterek "Evi bile yanmış aşkım." dedi.
"Kime aşıksın lan?" diye sordu turuncu saçlı.
"Felix'e" diye mırıldandı Changbin.
"NE?"
"Aşkım tahmin ediyorduk zaten abartma." Jisung sevgilisini uyardı.
"Felix'e ne zaman açılacaksın peki?"
"Bilmiyorum, o beni arkadaşı olarak görüyor." diye üzgünce mırıldandı siyah saçlı.
"Saçmalama kör bir insan bile anlar aşık olduğunuzu hem sen hiç Felix'in sana olan bakışlarını görmedin mi?" diye konuştu Minho.
"Bende aynı şeyi söyledim aşkım ama salak işte anlamıyor." dedi Jisung.
"Offf emin değilim." diyip kafasını sandalyesine yaslayıp gözünü kapattı.
Jisung ayağa kalkıp "İyice düşün ve Felix'in sana nasıl baktığını görmeye çalış tatlım." diyip sevgilisini kolundan tutup "Hadi bebiş bayy" diyip el salladı.
Changbin'de elini salladı. Telefondan saate baktı. Çıkmasına daha 1 saat vardı. Tekrar oflayıp işlerini yapmaya koyuldu.
Felix ise son hastası odadan çıktığında iç çekip arkasına yaslandı. Çok yorulmuştu. Bedenini yorgunlukla kaldırıp hazırlandı. Arabasına atlayıp eve sürmeye başladı.
Aklını kurcalayan şeyler vardı. Arkadaşının yaptığı şeyler artık kalbini hızlandırıyordu. Eve geldiğinde elini yüzünü yıkadıktan sonra hızlıca üstünü değiştirip yatağa uzandı. Biraz dinlense iyi olacaktı.
Changbin eve geldiğinde evin sessiz olmasına şaşırdı. Genellikle Felix ondan önce çıktığı için eve geldiğinde ya müzik sesi yada mutfaktan gelen sesler onu karşılardı. Etrafa baktığında Felix ne mutfakta ne de salonda yoktu.
Yatak odasına geçtiği zaman arkadaşını yatakta uyurken buldu. Gülümseyip yatağa oturdu. Miniğinin gözlerine değen saç tellerini ordan çekti. Parmak uçlarıyla yanaklarındaki yıldızları okşadı.
"Bana ne yapıyorsun böyle?"
İç çekip ordan kalktı. Elini yüzünü yıkayıp, üstünü değiştirdikten sonra yemek hazırlamaya başladı.
Bir süre sonra Felix aldığı güzel kokularla uyandı. Saate baktığında iki saat uyuduğunu gördü. Yataktan kalkıp esnedikten sonra banyoya ilerledi elini yüzünü yıkadı. Saçlarını karıştırarak mutfağa girdiğinde Changbini masayı hazırlarken gördü.
"Hoşgeldin." diyip arkadaşına sarıldı.
"Hoşbuldum miniğim. Dinlenebildin mi?" diye sordu.
Felix onaylayıp arkadaşına daha sıkı sarıldı hala uykusu vardı. Changbin ona gülüp o da sıkıca sarıldı ve başını üstüne minik bir öpücük kondurdu.
Felix'in kalbi yine çok hızlanmıştı. "Hadi otur yemek hazır." dedi arkadaşı. Felix onaylayıp masaya oturdu. Changbinde son olarak suyu koyduktan sonra o da oturdu.
Felix iştahsız bir şekilde yavaş yavaş yemeğini yiyordu. Changbin bu durumu farketmişti.
"Bebeğim iyi misin?" diye soru yönellti sarışına.
"hmm iyiyim ne oldu ki?"
"biraz moralin bozuk gibi geldi." ekledi "Yemeği beğendin mi?
"Evet güzel olmuş, ellerine sağlık." dedi sarışın.
Changbin "afiyet olsun" diye mırıldandıktan sonra ikiside yemeklerine döndü. Yemekler bittikten sonra Changbin ona yardım etmeye çalışan Felix'i zorla mutfaktan çıkardıktan sonra etrafı hızlıca toparladı. Sigarasını ve çakmağını aldıktan sonra balkona çıktı. Felix balkondaki koltuğa oturmuş dalgın bir şekilde karşısındaki şehir manzarasına bakıyordu.
Changbin Felix'in boyle durgun olmasına üzülüyordu.
Arkadaşının yanına geçti ona sıkıca sarıldı. "Neyin var bebeğim bir sey mi oldu biri mi üzdü seni?"Hayır, biraz yorgunum sadece" diyip geçiştirdi onu Felix. Changbin salak değildi anlıyordu bir şeyler olduğunu.
Geri çekilip sigarasını yaktı. Felix ona ters ters bakıyordu. "İçme şunu ya" sinirle konuştu.
Changbin karşısında sinirlenmiş bir civciv gördüğü için güldü. Zehirli dumanı içine bir kere daha çektiğinde sigarayı küllüğe bastırdı.
Changbin'in ona sarıldığında rahatladığı için Felix kollarını açıp arkadaşına baktı. Changbin anlayıp miniğinin kolları arasına girdi ve ona sıkıca sarıldı. İkisi içinde huzur tam olarak buydu.
-
Selamlar! Umarım sizi cok sikan bir bolum olmamistir.
Oy ve yorum sayısı çok az lutfen minik yıldıza basıp, yorum yapin.
Felix'im, bebegim kafasi cok karisik simdi yavas yavas duygulari ortaya çıkıyor gibi.
Neyse umarım bölümü begenmissinizdir okudugunuz için teşekkürler! 💘
-helena
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friendship and love, changlix
FanfictionGüney Korenin en büyük şirketinin CEO'su Seo Changbin ve onun en yakın arkadaşı Psikolog Lee Felix