Felix ve Changbin'in sevgili olmasının üstünden, bir hafta geçmiş, ikiside rutin hayatlarına dönmüşlerdi.
Sabah kalktıklarında artık birbirlerini öpüyor, beraber kahvaltı hazırlayıp, beraber işe gidiyorlardı. Şimdi ise Changbin Minho'nun odasında sohbet ediyor Felix ise
hastalarıyla ilgileniyordu.Changbin Minhoyla konuştuktan sonra gülümseyerek odadan çıkmış ve kendi odasına ilerlemeye başlamıştı. Odasının önünde gördüğü adamla yüzündeki gülüş silinmiş, dişleri kasılmaya başlamış, aynı zamanda tüm vücudu sinirden titremeye başlamıştı. Karşısında travmalarının sahibi, ona çocukluğunu zehir eden adam vardı.
Adam onu gördüğünde ayağa kalktı. "Oğlum."
"Sen hangi yüzle buraya geliyorsun!"
Changbin bağırdığında, çalışanlar korkuyla o tarafa döndü.
"Kim aldı bu adamı içeriye? " tekrar bağırdığında, Minho odasından hızlıca çıkıp Changbin'in yanına gitti karşındaki adamı görünce ne olduğunu anlamıştı.
"Oğlum, ben seninle konuşmak istiyorum." yaşlı adam konuştuğunda Changbin ona tiksintiyle baktı.
"Şimdi mi aklına geldi konuşmak?" histerik bir şekilde güldükten sonra "Defol git. Bir daha sakın ama sakın karşıma çıkma."
"oğl-"
"YETER, DEFOL GIT!" Changbin adamın üstünü yürüyecekken Minho hızla atılıp arkadaşının sinirden titreyen bedenini tuttu.
Gelen güvenlikler yüzünden adam bir şey demeden çıkıp gittiğinde Minho "HERKES İŞİNİN BAŞINA" diye bağırıp arkadaşının odasına geçti.
Changbin sinirden yerinde duramıyor, odasında dönüp duruyor "hangi yüzle ne hakla buraya gelir" diyip duruyordu.
"Changbin sakin ol." diyip arkadaşını zorla koltuğa oturttu. Changbin'in elleri ve vücudu çok fazla titrediği için Minho yerini ezbere bildiği ilaçları çekmeceden çıkarttı. Masada gördüğü suyu ve ilaçları alıp arkadaşına verdi. Changbin ilacı içtikten sonra ellerini yüzüne koymuş hızlı hızlı bacağını sallıyordu.
Minho iç çekerek sinirden titreyen arkadaşına baktı.
O sırada Felix'in son hastası odasından çıktığında sarışın derin bir nefes almış ve sonrasında kocaman gülümsemişti. Bugün ki hastalarının az olmasına sevinmişti çünkü eve erkenden gidip Changbin'in çok sevdiği kurabiyelerden yapmaya karar vermişti.Bir yandan hazırlanıp bir yandan da Changbin'i arıyordu. Açılmayan telefonla kaşlarını çattı daha sonrasında 'işi vardır herhalde' diye içinden geçirdikten sonra odasından çıktı.
Eve gidip güzel bir duş aldıktan sonra mutfağa geçti. İşine başlamadan tekrar Changbin'i aradı. Telefon yine açılmayınca ilk başta şaşırsada 'toplantısı vardır görünce arar.' diye düşünüp kurabiye hamuru yapmaya başlamıştı.
O sırada Minho arkadaşı biraz daha sakinleştiğinde yanına oturup elini omzuna koydu.
"Eve gidelim kalk hadi."
"Yok. İyiyim ben burda." diyip omuz silkmişti.
Minho göz devirip "Hadi kalk kalk." diyip zorla kaldırdı arkadaşını. Changbin oflayıp Minhonun peşinden ilerlemeye başladı. Felix ise pişen kurabiyelere gülümseyerek baktı. Akşam bunu sevgilisiyle birlikte
animasyon izlerken yemeye karar vermişti.Kurabiyeleri bir kaba koyduktan sonra mutfağı toparlamaya başlamıştı. Bir süre sonra işleri bitmiş ve salondaki koltuğa oturmuştu. Tekrardan Changbin'i aramaya karar vermişti. Tam arayacağı zaman kapının açılma sesini duymuştu. Kalkıp baktığında Changbin'i tutan Minhoya ardından halsiz ve hala ufaktan titreyen sevgilisine baktı.
"Changbin.. Ne oldu?!"
-
selammm! Umarım hepiniz iyisinizdir 💖
Cok bekletigim icin uzgunum. Kisa oldu biliyorum .Umarım bolumu begenmissinizdir. Lutfen minik yildiza basmayi ve yorum yapmayi unutmayin. Oylar cok az olunca uzuluyorum.Kendinize iyi bakinnn💖💘
-helena
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friendship and love, changlix
FanfictionGüney Korenin en büyük şirketinin CEO'su Seo Changbin ve onun en yakın arkadaşı Psikolog Lee Felix