Harry kalabalık bir bara girdi. Neden buraya geldiğini bilmiyordu. Buraya gelmesi gerektiğini hissetmişti. Hem birazcık şaraptan zarar gelmezdi. Zaten berbat bir gün olacaktı. Bazı şeyleri yoluna sokmak için Roma'ya gelmişti. Ancak burada işler yoluna girecek gibi değildi. Yakın bir zamanda gladyötör oyunları başlayacaktı. Bu oyunlardan iğreniyordu. Vahşet dolu saçma sapan bir oyundu. Harry'nin kalbi de midesi de kaldırmıyordu bu tarz şeyleri.
İsteksizce kalabalıkta ilerlerken barın köşesinde oturan kişiyi fark etti. Eh o kıyafetlerle onu fark etmemek de imkansız olurdu... Louis böyle giyinmeyi acilen kesmeliydi, Harry'nin dikkatini dağıtıyordu.
"Şeytanlığa devam mı?" diye sordu Harry, Louis'nin yanına oturarak.
"Ne? Bu ne aptalca bir soru?" diye haykırdı Louis. Gözleri kızarmış, dili peltekleşmişti. Sarhoş olduğu belliydi. Daha öğlen bile olmadan bu kadar içmesini gerektiren neydi ki? "Tabii ki şeytanlığa devam ne olacaktım kirpi mi?"
"Beni gördüğüne sevindiğini bu kadar belli etme, Louis."
Louis içkisinden bir yudum alıp gülümsedi.
"Seni gördüğüme sevindim Harry." Muhtemelen uzun süre İngiltere'de kalmıştı. Harry, onun telaffuzunu oranın yerlilerine benzetmişti. "Hangi rüzgar attı seni Roma'ya?"
"Ben de hiç bilmiyorum," diye itiraf etti Harry. İçimden bir ses buraya gelmemi söyledi ve senle karşılaştım demeli miydi? "Senin ne işin var burda?"
"Çok güzel oyunları var, izlemeye geldim."
Güzel oyun? Gladyatör oyunları güzel miydi? Ah Louis senin ne çeşit travmaların var?
"Sen de benle izlemeye gitmek ister misin? İşin yoksa tabii."
Harry reddetmek üzereydi. Bu oyunlar iğrenç demek istemişti. Ama olmadı. Louis'nin gözlerine baktığında onu ne kadar özlediğini fark etti. Uzun zamandır birlikte vakit geçirmiyorlardı. Harry bunu özlemişti. Louis'nin elini tutmasyı, onla konuşmayı, Louis'nin onu baştan çıkatma çabalarını hatta arsız şakalarını bile özlemişti Harry.
"Gidebiliriz. Birlikte takılmayalı uzun zaman oluyor."
Louis bir şey söylemek istiyormuş gibi gözüküyordu ama sustu. Susmak Louis'ye göre değildi. O, önce düşünüp sonra konuşanlardan değildi. Konuştuktan sonra düşünmeyi tercih ediyordu. Bu seferki suskunluğu Harry'i endişelendirmişti. Louis aklından ne geçiriyor olabilirdi? Harry'e kızgın mıydı acaba? Yoksa daha kötüsü Harry'e kırılmış mıydı?
🔥💫
Harry'nin tahminleri doğruydu. Bu oyun korkunçtu. Oyun daha yeni başlamış olsa da bu belliydi. İğrenç şeyler olacaktı. Harry, Louis'ye baktı. O, olanlardan oldukça keyif alıyor gibi gözüküyordu. Kan ve vahşet onu rahatsız etmek yerine heyecanladırıyormuş gibiydi. Harry ise hayatında hiç bu kadar rahatsız hissettiğini hatırlamıyordu.
Yaklaşık on dakika sonra ne yapacağını şaşırmıştı Harry. Sahaya baktığı an başı dönmeye başlıyordu. Başka yerlere bakmaya çalıştığında sesleri duyuyor midesi takla atıyordu. Çıldırmak üzereymiş gibi hissediyordu. İnsanlar ne kadar kirli zihinlere sahipti. Böyle bir oyun olabilir miydi? Oyunların amacı eğlenmek olmalıydı, acı vermek değil!
"Louis ben çok kötü hissediyorum," diye mırıldandı Harry. Artık gözünü açacak gücü kalmamıştı.
"İyi misin güzelim? Louis, Harry'e baktığında dehşete kapıldı. Zavallı melek sapsarı olmuş titriyordu. "Neyin var Harry?"
"Çıkalım," dedi Harry dudağını ısırarak. "Lütfen."
"Tamam gel gidelim." dedi Louis ayağa kalkarak.
"Kalkamam Louis." dedi Harry. Ağlamak istiyordu. Daha önce hiç böyle bir şey hissetmemişti.
"Ssh sakin ol." dedi Louis. Melek bayılmak üzereymiş gibiydi. "Harry bana izin verir misin?" diye sordu. Harry cevap vermek yerine hafifçe başını salladı. Louis, Harry'nin kollarından tutarak ayağa kalmasını sağlamaya çalıştı.
"Yüce Tanrım" diye mırıldandı Harry. "Louis bana bir şey oluyor. Midem çok bulanıyor, kulaklarım uğulduyor. Önümü göremiyorum. Ne oluyor bana? Aman Tanrım! Yoksa ben-"
"Sadece sakinleşmen lazım güzelim," dedi Louis sakince. "Seni buraya getirmemeliydim. Böyle hissetmenin tek nedeni melek olman." Harry'nin ne hissettiğini çok iyi biliyordu. Cehennemdeki ilk birkaç ayda aynı şeyi yaşamıştı. "Meleksin, özelsin falan biliyorum ama hiç kusura bakma siktiğim kurallarınız umrumda değil." dedi Louis Harry'i kucağına alarak. Harry'nin titremesi daha da artmıştı. Kalabalıkta kucağında baygın birini taşıyor olması dikkatleri üzerine çekse de Louis'nin tek derdi Harry'i bu işkence çukurundan kurtarmaktı. Arenadan yeterince uzaklaştıklarından emin olduğunda Harry'i yere bıraktı.
"Harry iyi misin, bebeğim?" diye sordu Louis, Harry'nin sırtını okşayarak. Harry ayıldığında onu öldürecekti. Meleklerin temas etmeme kuralı fazlasıyla çiğnemişti. Bu hoşuna gitmişti. Harry'nin ipeksi tenine dokunmak çok hoşuna gitmişti. Ama Harry onu istemediğini yeterince belli etmişti son konuşmalarında. Harry hafifçe gözlerine açtı.
"Teşekkür ederim," diye fısıldadı Harry.
"Bu kadar etkileneceğini düşünemedim, benim hatam." dedi Louis, Harry'nin yanağını okşayarak. Bu durumdan pişman olduğu söylenemezdi. Ne de olsa Harry şu an kolları arasında yatıyordu, nasıl pişman olabilirdi ki?
"Bir handa kalıyorum. Oraya gitmeme yardım eder misin?" diye sordu melek fısıldayarak. O kadar yorgun hissediyordu ki burada bile uykunun kollarına bırakabilirdi kendini.
"Hatamı telafi etmek için her şeyi yaparım," dedi Louis. Pişmanlığı sesinden de bakışlarından da kolaylıkla anlaşılabiliyordu.
"Senin suçun değildi, Louis."
"Bir meleği böyle bir oyunu izlemeye getirmemem gerektiğini bilmeliydim, Harry."
"Herkes hata yapar," dedi melek sevecen bir tavırla. "Hem oyun ne kadar iğrenç olsa da senle vakit geçirmek çok hoştu."
Evet, Louis cennetten kovulmuştu ama şu an cennetteydi işte. Burası, Harry'nin yanı, onu cennetiydi.
Roma sokaklarında Harry Styles'le sohbet ederek dolaşmak Louis'nin asla unutmayacağı bir andı. Öyle ki hana vardıklarında çok üzülmüştü. Harry ile mutluydu, bu an bitsin istemiyordu. Harry'e veda edip sıkıcı evinde tek başına oturup müzik dinlemek istemiyordu.
"Daha iyi misin?" diye sordu Harry'nin yatmasına yardımcı olmaya çalışarak.
"İyiyim," dedi Harry sessizce. "Sadece anlık bir hastalıktı, Louis. İnan bana." Harry her ne kadar Louis'yi iyi olduğuna ikna etmeye çalışıyor olsa da çok korktuğu bir gerçekti. Binlerce yıllık ömründe bu kadar kötü hissettiği olmamıştı daha önce.
"Şimdi gidiyorum. Yarın görüşürüz belki?"
"Olur."
Louis, Harry'e son bir kez bakıp oturduğu yerden kalktı. Yarınki buluşmaları için daha şimdiden çok heyecanlıydı.
"Louis."
"Efendim bebeğim?"
"Gitme."
Bir sonraki bölüm için bolca yorum istiyorum <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're My Religion
FanfictionKalbinin derinliklerinde iyilik bulunan bir şeytanın ve çok da masum olmayan bir meleğin hikayesi.