Harry başmeleğin odasının kapısını tıklatmadan önce derin bir nefes aldı. Dünyaya gitmek için önce başmelekten izin alması gerekiyordu.
Başmeleğin odasının cennetteki diğer odalardan hiçbir farkı yoktu. Tıpkı diğer odalar gibi bu odada da beyazın tonlarında birkaç mobilya dışında hiçbir şey yoktu.
"Merhaba Harry," dedi başmelek Gabriel samimi bir tavırla.
"Merhaba Gabriel," dedi Harry gerginliğini ustalıkla maskeleyen bir gülümsemeyle. "Dünyaya bir meleğin yollanacağını duydum. O melek ben olabilir miyim diye sormak istemiştim."
"Dünyaya gitmek mi istiyorsun?" diye sordu Gabriel, ne kadar şaşırdığını saklamaya gerek duymadan.
"Evet."
"Neden?" Başmelek, bir meleğin cennetten çıkıp dünyaya gitmek istediğine inanamıyordu. Aslında dünyaya gitmek isteyen bir melek çıkmasına sevinmişti. Gönüllü bir melek olmasaydı ne yapacağını bilmiyordu.
"İnsanları seviyorum," dedi Harry. "Onlara yardımcı olmak beni mutlu eder."
"Pekala," dedi Gabriel dünyaya göndereceği meleğin adını yazması gereken dosyaya göz gezdirirken. Dosyayı okurken yüzünde beliren dehşet ifadesi Harry'i korkutmuştu.
"Bir sorun mu var?" diye sordu Harry endişeyle.
"Cehennem dünyaya Louis'yi yolluyor," diye fısıldadı Gabriel. Elleri titremeye başlamasına engel olamamıştı.
"Onu tanıyor musunuz?" diye sordu Harry merakla. Cenette Louis hakkında çok fazla dedikodu olduğunu biliyordu ama hiçbiri inandırıcı gelmiyordu Harry'e.
"Çok uzun zaman önce, o hâlâ bir melekken görmüştüm onu," dedi Gabriel. "Başmelek oydu."
"Sonra ne oldu?" Harry sesinin ne kadar Louis'ye ne kadar hayran olduğunu ele vermemesi için dua ediyordu. Louis'nin bir zamanlar başmelek olduğunu bilmiyordu.
"Cennetten kovuldu." Gabriel bunu öylesine sert bir tavırla söylemişti ki bu Harry'nin daha fazla soru sormasına engel olmuştu.
Meleğin ne kadar ürktüğünü fark eden Gabriel onun dünyaya gitme fikrini değiştirmemesi için yüzüne bir gülümseme yerleştirerek konuştu:
"Merak etmene gerek yok. Oradayken sana zarar veremez. Seni ondan koruyacağımızdan emin olabilirsin. Korkmana hiç gerek yok."
"Teşekkür ederim," dedi Harry. Gabriel'in tepkisi kafasını karıştırmıştı. Louis kesinlikle kötü biri değildi. Diğer şeytanlardan çok daha farklıydı.
🔥💫
"Bu çok saçma Louis," dedi şeytan kollarını göğsünde kavuşturarak. "Neden oraya gidiyorsun ki?"
Louis cevap vermedi. Odanın penceresinden dışarıyı, acının ve kederin yuvası olan cehennemin sakinlerini izlemekle meşguldü. Burayı özleyeceğini hiç sanmıyordu ama milyonlarca yıldır buradaydı. Gözlerini burada açmak onun için bir alışkanlıktan daha fazlası olmuştu. Vücudunun bir parçasıymış gibi benimsemişti burayı. Doğup büyüdüğü evinden ayrılmak üzere olan bir çocuk gibi hissediyordu kendini.
"Beni dinlemiyor musun?" diye sordu şeytan. "Gidemezsin, Louis. Sen burayı terk edemezsin. Planının bir işe yaraması imkansız."
"İmkansızı ilk başarışım bu olmayacak biliyorsun," dedi Louis sırtı hâlâ şeytana dönükken.
"Louis bu çok saçma."
"Değil," dedi Louis, şeytanla yüz yüze gelerek. "Dediğim her şeyi kusursuz bir şekilde yaptığın sürece planda hiçbir sorun çıkmaz, Lucifer."
"Bu çok saçma." Şeytan bildiği tek gerçek buymuşçasına tekrar ediyordu doğruluğuna tamamen inandığı bu sözleri. "Onun için gidiyorsun, öyle değil mi?" diye sordu zayıf bir sesle. "O melek için."
"Bu seni hiç alakadar etmez."
"Onun için," dedi şeytan acı acı gülerek. "Düzeni onun için bozuyorsun. Bu riski sırf onun için alıyorsun. Basit bir eğlence için sana inanan, seni delicesine seven, senin için sahip oldukları her şeyden vazgeçen herkesi yarı yolda bırakıyorsun."
"Burada beni delicesine seven kimse yok!" diye bağırdı Louis, şeytana pencereyi göstererek. "Burada sevgiyle alakalı hiçbir bok yok. Burada sadece acı var. Bura acıların kenti, sevginin değil."
"Ve sen buradaki her şeyi seni asla sevemeyecek biri için terk ediyorsun."
Geçiş bölümü yazmak çok zor çook
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're My Religion
FanfictionKalbinin derinliklerinde iyilik bulunan bir şeytanın ve çok da masum olmayan bir meleğin hikayesi.