Goddess of dawn

38 6 6
                                    

2000

"Beni buraya Lucifer çağırdı," dedi elleri ve ayakları zincirlerle bağlı olan kadın Cassius'a nefretle bakarak.

"Biliyorum," dedi Cassius, kadının nefret dolu bakışlarını umursamadan. O da milyonlarca yıldır, tüm kalbiyle, nefret ediyordu Aurora'dan.

"Oğlum nerde?"

"Louis burada değil. Cehennemi terk etti," Cassius kadının hayrete düşmüş ifadesine gülerek konuşmaya devam etti "tahtını ve ismini bana emanet etti."

"Hayır," diye mırıldandı Tanrıça geri adım atmaya çalışarak. "Louis beni terk etmez."

Cassius bu sefer kahkaha atmıştı.

"Louis beni ve evini terk etti, seni umursayacağını sanmıyorum."

"Ben onun annesiyim," dedi Tanrıça "beni seviyor."

"Ah doğru ya!" dedi Cassius gülerek. "Söylesene en son kaç milyon yıl önce görüştünüz?"

"Louis bana kızgın evet ama beni affedecektir."

"Louis affedici biri," dedi Cassius başını sallayarak. "Ama ikinci şansları sadece hak edenlere verir."

Bu konuşma Aurora'nın ilgisini çekmişi. Cassius'u uzun zamandır tanıyordu. Binlerce yıldır ona işkence etmekle görevli şeytan Cassius'tu. Bunca zaman sonunda bu şeytanla ilgili öğrendiği tek bir şey varsa o da Cassius'un dürüstlüğe önem verdiğiydi.

"Ne yapmam gerek?" diye sordu kadın.

"Louis dünyaya bir melek için gitti," dedi Cassius tahtına oturarak. "O meleğe," derin bir nefes alıp sesindeki tiksintiyi bastırmaya çalışarak devam etti "o meleğe aşık olmuş gibi gözüküyor. Ama buraya geri dönmek zorunda. Cehennemin ona ihtiyacı var. Ve her ne kadar senden nefret etsem de cehennemdeki en güçlü kişisin. Louis'yi buraya getirmekte zorlanacağını sanmıyorum."

"Hangi melekten bahsediyoruz?"

"Harry," dedi Cassius. "Harry Styles. Genç meleklerden biri."

"Louis'nin gerçekte kim olduğunun farkında mı?"

"Hayır," dedi Cassius. "Louis'yi düşmüş bir başmelek sanıyor."

Kadın odaya adım attığından beri ilk defa gülümsemişti. Tek yapması gereken gerçekleri söylemekti. Bu genç meleği korkutup kaçırmaya yeterdi.

🔥💫

"Sana korktuğumu söylemiştim," dedi melek yastığı yüzüne siper ederek. "Ama beni dinlemedin."

"Neden korkuyorsun ki? Sen bir meleksin, Tanrı'nın askerisin." Louis dalga geçerek konuşmaya başlasa da Harry'nin gözlerine baktığında karşılaştığı bakışlar Harry'nin ne kadar ciddi olduğunu fark etmesini sağlamıştı. "Gerçekten korkuyor musun?"

Harry başını sallayarak onayladı.

"Bir korku filmi seni nasıl korkutabilir?" diye sordu Louis bir meleğin korkuyor olmasını yadırgayarak. "Seni korkutabilecek bir şey yok ki. Hayalet diye bir şey olmadığını biliyoruz. İnsanlar bize büyü falan da yapamaz. Zombi, vampir zaten yok. Uzaylılar da bizle uğraşmaz. Korkutma potansiyeli olan ne kaldı ki?"

"Şeytanlar var," diye fısıldadı Harry. "Şeytanlardan korkuyorum. Lucifer'dan korkuyorum."

"Ben de bir şeytanım," dedi Louis sesindeki hayal kırıklığını ustaca maskeleyerek.

"Senden korkmuyorum tabii ki, Louis!" Harry sözlerini kanıtlmaka istercesine yastığını yere attı. Louis'yi kendine çekip dudaklarını şeytanın dudaklarıyla birleştirdi. "Seni seviyorum," dedi Harry. "Ama bu diğerlerinden korkmama engel olmuyor. Hepsi senin gibi değil, Louis. Sen herkesten farklısın, seni sevme sebebim de bu."

"Yeterince ikna edici," dedi Louis tebessüm ederek. "Affedildin."

"Ama ben seni affetmedim. Senin yüzünden bu gece uyuyamayacağım."

"Oh, peki şeytanların meleklere gece karanlığında musallat olmayı çok sevdiğini biliyor muydun?"

"Louis!" Harry az önce yere bıraktığı yastığı alıp Louis'ye attı. "Beni korkutmak hoşuna mı gidiyor?"

"Sadece gerçeklerden bahsediyorum," dedi Louis gülerek "genel kültür olsun diye."

"Yeter artık," dedi Harry somurtarak. "Bu gece ben uyurken nöbetçim olacaksın, odanın kapısında bekleyeceksin, Tomlinson."

"Eğer çok korkuyorsan" dedi Louis, Harry'nin başını kendi dizine yaslayarak uzanmasını sağlayarak "bu gece benle uyuyabilirsin."

"Ne?" Daha önce böyle bir şey aklından geçmemişti bile.

"Birlikte yatabiliriz," diye tekrar etti Louis. "Seni rahatsız etmezse tabii..."

"Sadece uyuyacağız?" diye sordu Harry emin olmak istercesine.

"Seni rahatsız edecek hiçbir şey yapmayacağımı biliyorsun," dedi Louis, meleğin saçlarıyla oynayarak.

"Biliyorum," dedi melek. "Ve rahatsız olmam."

Louis, Harry'nin şu an onu göremiyor olmasına sevinmişti. Melek şu an ona bakıyor olsaydı Louis'nin ne kadar heyecanlandığını, sevindiğini görebilirdi.

"Lucifer'la yakın olduğunu söylemiştin ya," dedi Harry endişeyle. "O nasıl biriydi?" Harry çocukluğundan veri Lucifer'ı merak ediyordu. Lucifer'ı ve Louis'yi... İkisi de cennette oldukça ünlüydüler ve ikisi de büyük bir gizem kaynağıydı.

"O seraflardan biriydi," dedi Louis uzun bir sessizlikten sonra. "Serafları bilirsin tanrı sevgisiyle yanıp tutuşurlar."

"Biliyorum," dedi Harry. "Tanrı'ya en yakın göksel varlıklar. Tanrı'nın tahtını kuşatırlar ve onu överler."

"Evet," diyerek onayladı Louis. "Tanrı, Işık Meleği'ni, Sabahın Oğlu'nu, gökteki meleklerin lideri ve bizzat Tanrı'nın tahtının koruyucusu olarak görevlendirdi. Onu, diğer bütün yaratıkların hepsinden üstün kıldı. Lucifer'in tek bir kusuru vardı: o kadar gururluydu ki neredeyse kendine aşık olmuştu. Sonra bir emir geldi. Bir adamın önünde secde etme emri... Yapamazdım. Yani Lucifer yapamazdı," diye düzeltti Louis panikle. Neyse ki Harry bunu fark etmemişti. "Lucifer'ın gururu gözünü kör etti. İnsanları kıskandı, secde etmeyi reddetti ve cenetten kovuldu."

"Gerçekten bu yüzden mi kovuldu? İyi ama bu haksızlık!"

"Harry!" dedi Louis sesini sert tutmaya çalışsa da gülmeden edememişti. "Cennetten atılmak mı istiyorsun?"

"Sonra ne oldu?"

"Cehennemin kralı oldu. Kendine şeytanlardan bir ordu kurdu ve acıların şehrine hükmetmeye başladı."

"Sen bu hikayenin neresindesin?"

"Anlamadım?"

"Lucifer'la nasıl tanıştın diye soruyorum," dedi Harry iç çekerek.

"Oh biz çocukken tanıştık. Normal birer melekken."

Aklında binlerce soru birikmiş olsa da hiçbirini sormadı melek. Louis neden cennetten kovulduğunu anlatmak istemiyormuş gibi gözüküyordu, Harry'nin şu an onu zorlamaya niyeti yoktu. Melek, Louis'nin nasıl hâlâ Lucifer'la yakın olduğunu da anlamış değildi. Louis sadece başmelekliğe kadar yüksebilmişti. Oysa Lucifer bir seraftı, diğer bütün meleklerin üstündeydi. Seraflar diğer meleklerle iletişim kurmuyordu bile. Harry daha önce hiçbir serafla karşılaşmamıştı.

Yine de Harry bütün bu soruları şimdilik bir kenara bıraktı. Şeytan, saçını narin dokunuşlarla okşarken sadece bu dokunuşlara odaklanmak istiyordu.

Bu bölümü yazarken Müslüman ve Hristiyanlar tarafından yazılmış birkaç yazıyı, bazı mitoloji hikayelerini okuyup kendimden de bir şeyler katarak oluşturdum Lucifer ve Aurora'yı. İki dine de uymayan yanları olabilir o yüzden yazdıklarımı ciddiye almayın lütfen.

You're My ReligionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin