Bölüm 10 ⎈ KURGAN

52 7 4
                                    


Bölüm Şarkısı: the abyss inside us - in orbit (tek şarkı önerisi çünkü bu en iyisi)

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar.

(Yapay zekaya o kadar çok veri girdim ki, kafası allak bullak oldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yapay zekaya o kadar çok veri girdim ki, kafası allak bullak oldu. Genç kadın ve adam Cemre ve Anıl, karşılarında oturan adam Rüstem. Birazdan zihninizde bu resmi biraz değiştirmeniz gerekecek 🤭)

Dönüm noktalarından bahsedilir. Kırılma anlarından, inceldiği yerden kopan olaylardan, virajlardan, uçurumlardan... bir günde değişen hayatlar anlatılır kulaktan kulağa. Doğmak kadar umutlu, ölmek kadar karanlık anlar tasvirlenir.

Hayat bu kadar net bir yer değil.

Her gün aynı sabaha uyandığını düşünür insanoğlu ancak yıllar içinde gözlerini açtığı yer, uykuya daldığı oda olmaz. Değişenin ne olduğunu fark edemez. Bir arpa boyu bile yol aldığını düşünmez kimi zaman. Bir köşeden dönmemiş, bir viraja girmemiş, bir uçurumdan atlamamıştır ama hayatı en az bunları yapmış kadar farklı bir yere taşınmıştır.

Bir akarsu gibi akıp giden zaman, insanı bir yerden alır bambaşka bir yere sürükler. Bazen kayalıklara çarpar, bazen yüzeyinde sürüklenen bir tüymüş gibi davranır. An gelir hırçınlaşır ve hızlanır ya da sakinleyip yavaşlar. Bu akışa kimileri doğanın kanunu der, kimisi çıkar tesadüf der, birinden alın yazısı kelimesini duyarsınız, diğerinden kader...

Kim ne derse desin, akıntıya kapılmış giderken kulaç atmayanlar daima kaybedenlerdir.

Birkaç ay önce monotonluktan sıkılmıştım. Bir kavşakta dönüp durduğumu ve herhangi bir çıkış olamadığını biliyordum. Anıl'la karşılaşmamız bana bir yol sunmuştu. Hiç düşünmeden o yola atlamışım. Düşünmem gerekirdi.

Anıl karavanın basamağından kendini aşağı atarak karanlıkta sadece çok kilolu olduğunu seçebildiğim adama sarıldığında kavşağı özlediğimi fark ettim. Orayı biliyordum. Bilgi her zaman güven verirdi. Kendimi hiç de ait hissetmediğim, karanlık bir yoldaydım ve direksiyonunda oturduğum aracın farları kırıktı.

"Hoşbulduk, aslanım." Boğuk sesle konuşurken Anıl'ın sırtına dostça vurdu adam. Ben de zaten görünmez olduğum için karavandan yola inip orada dikilmeye başladım. Etrafa şöyle bir göz attığımda Rüstem'e eşlik eden herhangi birine rastlamadım. Dinletilen bir ses kaydı da duymamıştım.

"Neler oldu abi öyle?" Anıl adamın kollarından sıyrılmıştı. "Ortalık bir hayli karıştı. Sende bir zarar oldu mu? Organizatörler bir problem çıkardı mı?" İlgisi şeffaftı. Şüphe uyandırmıyordu ama neler oluyordu?

"Bu soğukta ayaküstü mü konuşacağız Mete'm? Gidelim rahat rahat konuşalım bir mekanda. Ayarladın değil mi karavanı?"

Mete mi? Önceki sefer Tamer olduğu gibi bu sefer de Mete mi olmuştu? Peki, ben kimdim?

KÂHİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin