Son taslak bölümü de bırakıyorum ve yorumlarda buluşalım diyorum. Aslında bu şekilde peş peşe taslaklar hazırlayıp tek seferde paylaşmak daha güzel gibi. Sevgiler, öpüldünüz! ♥️
Silinmeyen İzler Silsilesi
Sen hiç çarpmadın diye duvarlar var olmadı mı sandın? Senin derine işlemedi diye ruhun dikenli telleri yok mu sandın? Saran biri olmayınca hiç yaralanmadın mı sandın? Ilık ılık akan kanın kabuk tuttuğuna inandığın yaralardan sızdığını görüne kadar kendini iyileştin mi sandın?
Öyleyse yanıldın...
Mahur, geniş kanepenin ucunda otururken gözlerini kapatmıştı. Ellerini cansız bir şekilde kucağında birleştirmişti. Omuzlarındaki ceketin alındığını hissetti ancak bir tepki verebilecek durumda değildi.
İçindeki his cümbüşü onu duygusuz bir hale getirmişti.
Kulaklarında hala çınlayan silah sesleri, sessiz ortamda olmasına rağmen gürültünün arasında kalmışçasına boğan bir hava... Sanki hala o katliamın ortasındaydı.
Üzerindeki askılı bluzun eteklerinin yukarıya doğru sıyrıldığını hissettiğinde ürperdi ve kapalı gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. Sıcacık bir el o gözyaşlarını sildi.
Saçlarını kenara itip, sırtında dolaşan el titriyordu. Bu defa adamın elini göğsünün biraz üzerinde ve tam omzunun biraz altında hissetti. Golf topunun bıraktığı izleri silmek istercesine ancak canını yakmaktan korkarcasına hafif bir okşamaydı.
O kanlı el tekrar titredi.
Mahur, kalçalarını tutup kaldıran ve pantolonunu sıyıran adama yardımcı olmadı ama adam bu işi kolaylıkla yaptı. Kalçasında, dizinde ve bileğindeki izi okşadı aynı el.
Ayakları yerden kesildi, kucaklandı ve sıcacık bir ortama sokuldu. Bedeni sıcacık bir suyun altındaydı şimdi. Tüm kemikleri, kasları sızladı. Hem dindirici hem de yakıcı olan bu durum titremesine sebep oldu. Birkaç dakika sonra yine o eli hissetti, bu defa şakağındaki yarayı okşuyordu.
"Özür dilerim..."
Adamın sonsuz kez söylediği özürlerin arasına bir yenisi daha eklenmişti. Her dokunuşunda özür diliyor, sesi titriyor ve fısıltıdan yüksek bir tona çıkamıyordu.
Mahur, gözlerini araladı ve Miraç'ın öfkeyle kasılmış suretine baktı. Başından aşağı dökülen sıcak su, onun yüzündeki kurumuş kanları da akıtıyordu. Beraber duş kabinin içindeydiler.
"Artık özür dileme."
"Mahur'um," derken sesi öyle sıcaktı ki Mahur'un da içi ısındı bir anda.
"Derya gözlüm," dedi adam yutkunarak. "İki gözümün kıymetli çiçeği..." deyip dudaklarını birbirine bastırdı. "Özür dilerim."
Mahur, başını eğdiğinde onun çıplak göğsüne değdi alnı. Adamın kalbinin ne kadar da hızlı attığını hissedince yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllerin Yangını
General FictionMiraç Sarsılmaz. Şehrin sefiri, tüm illegal işleri bir roman mahallesi ve mahalle yerlileri üzerinden yürüten Yekta'nın gözbebeği ve silahı. Mahur Yılmaz. Sıradan bir roman kızıyken günün birinde Miraç'ın hayatındaki en değerli insan haline gelir...