Sabah olduğunda Ken-chin ile okulu ekmeye karar verdik. Akşam ne yapacağımızı düşünürken aklıma bir fikir geldi. "Ken-chin bara mı gitsek?" Ken-chin dediğimle biraz şaşırmıştı. Sonuçta biz 17 yaşına gireli çok zaman olmuştu hatta Ken-chin'in doğum gününe bile 7 ay kalmıştı. Pek dert etmedik ve bara gitmek konusunda anlaştık. Akşam olduğunda Ken-chin'in bildiği bir bara gittik. İçki içerken konuşuyorduk. Bir süre sonra sarhoş olmuştuk. Ken-chin biraz uzun süre sonra kafayı buldu ama ben hiç iyi bir içici değildim. Konuşmamız garip konulara gitmeye başladı. Ken-chin'in bileğini tuttum ve "Emma'yı sevsen de sevmesen de ben seni seviyorum." Dedim. Ken-chin ilk başlarda şaşırdı fakat sonra kıkırdadı. Gittiğimiz yerde bir dans pisti de vardı. Bar çok led ışıklıydı. Bir parti havası vardı. Herkes dans ediyordu. Ken-chin ayağı kalktı ve elini bana uzattı. Ne olduğunu anladım ve elini tuttum. Gülümsedi ve beni dans pistine çekti. Ellerimiz birbirine kenetlenmiş dans ediyorduk. Dans ederken dudağımda bir baskı hissettim. Ken-chin iki elimi de tutmuş ve dudağıma bir buse kondurmuştu. Ardından bana sarıldı. Ken-chin'in elinden tuttum ve "artık gidelim mi?" Dedim. "İyi olur. Hadi gidelim Mikey".
Eve geldiğimizde Ken-chin, beni duvara çekti ve öpmeye başladı. Öperken de beni soyuyordu. Ardından boynumu öpmeye başladı. Ara sıra kesik kesik inliyordum. Ken-chin bir anda meme ucumu ısırdı. Büyük bir inleme sesi çıkardım. İnleme seslerin hoşuna gidiyor olacak ki bunu yapmaya devam etti. Beni kendi odasına sürüklemeye başladı ve yatağa attı. Pantolonumu çıkarırken aynı anda da kendi üzerini çıkarıyordu. En sonunda ikimizde ciplak kalmıştık.
Uyandığımda Ken-chin'in kollarımda kendimi buldum. Doğrulduğumda belime bir ağrı girdi. Çok büyük bir ağrı. Bu ağrıyı pek hissetmediğim için küçük bir ses çıkardım. Ken-chin çıkardığım sesi nasıl duyduysa uyandı. Ardından Ken-chin'e en klasik soruyu sordum "Ken-chin... Naptık biz?" Çıplak olduğunu fark ettiğinde jeton yeni düştü. "En son barda içki içiyorduk. Sonrasını hatırlamıyorum." Dedi. Ken-chin'e pis bir bakış attım. Ardından Ken-chin doğruldu ve boxerını giymeye başladı. "Sen niye kıpırdamadan duruyorsun Mikey?" Diye sordu Ken-chin. "Ne yaptıysan artık kalçam öyle bir ağrıyor ki anca doğrulabildim" dedim ve Ken-chin'e sinirli bir şekilde bakış attım. Ardından kalktı ve benim kalkmama yardım etti. Kalktıktan sonra boğazıma büyük bir acı indi ve kalçam acısa bile tuvalete koşmak zorunda kaldım. Bu sefer kustuğum çiçekler diğerlerine göre fazla idi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ʜᴀɴᴀʜᴀᴋɪ-ᴅʀᴀᴋᴇʏ
Fanfiction"ken-chin... Seni seviyorum." Mikey bunu dediği anda anladı o onu sevmiyor gibi gözüküyor. Onun sevdiği kişiyi tahmin etti, Emma. o zaman neden onla ilgileniyor veya seviyormuş gibi yapıyor? Belki de gerçekten seviyordur ya da her şey bir yanılsamad...