"Sanki bir günlük ömrün varda bana 2 gün sonra âşık olacak gibisin Ken-chin." Dedim gülerek. Ken-chin yanıtıma şaşırmış gözlerle baktı.
"Mikey ben sana ölümüne âşık iken senden bunları duymak canımı yakıyor."
"Senle ben ayrılsak 2-3 güne beni unutursun Ken-chin."
"Ben gitsemde gitsende hâlâ aklımda olursun Mikey."
"Bunu denemeye ne dersin?"
"Ne?"
Ken-chin cevabıma korkmuş gözlerle bakıyor ve elleri titriyordu. Ağzını açtı ama bir şey demeden kapattı. Sonra kararlı bir şekilde ağzını açtı ve konuşmaya başladı.
"Beni sevdiğini sandım Mikey. Emma'nın benim uğruma döktüğü çiçeklere yazık oldu." Dedi gülerek Ken-chin. Gülerken gözlerinden yaşlar akıyordu.
"Artık gidebilirsin odadan Ken-chin."
"Peki Mikey." Dedi Ken-chin ve kapıyı nazikçe kapatarak odadan ayrıldı. Gerçekten merak ediyorum beni unutacak mı diye.2 gün sonra taburcu oldum. Yolda evime doğru gidiyordum ki eskiden Ken-chin'le buluştuğumuz parkta Ken-chin'i salıncakta yavaş yavaş sallanırken gördüm. Ken-chin'in göz altları koyulaşmış,gözleri şişmiş ve kızarmış, solgun yüzünü gördüm. Elinde bir kağıt tutuyordu. Kağıda daha gözümü odakladığımda 8 yaşında Ken-chin ile çizdiğimiz resim olduğunu anladım. Kağıdı elleri titreyerek tutuyordu. Bileklerinde kesik olduğunu fark ettim. Parka çok yaklaşmış ve odaklanmış olacağım ki Ken-chin beni fark etti. Salıncaktan kalktı ve bana doğru koşmaya başladı. Bana doğru koştuğunu fark ettiğimde evime doğru koşmaya başladım. Ken-chin'den hızlı koştuğum için Ken-chin evin içine girmeden kapıyı kapatabildim. Ken-chin nefes almaya çalışır biçimde
"Mikey lütfen aç kapıyı." Dedi. Cevap vermedim.yaklaşık 20 dakika gibi bir süre sonra kapıya bir kağıt bıraktı ve kapıdan gitti. Merakımdan birkaç dakika sonra kapıyı açtım ve kağıdı elime aldım. Bana bir mektup yazmıştı.
"Sevgili Mikey. Emma'nın öldüğü gün sana bağırdım,çağırdım lakin hastanede bana duygusuzlukla bakan gözlerini gördüğümde yığıldım kaldım. Beni affetmeni beklemiyorum. Yine de hâlâ seni seviyorum.
Geçen 2 gün hep seni düşündüm. Bazenleri sana yaptıklarımdan ötürü kendimi cezalandırdım. Ama hâlâ içimde bir boşluk var. Ve onu doldurabilecek tek kişi sensin. Doğduğumdan beri o boşluk hep vardı ve belki o boşluğu Emma ile doldurabilirim sandım fakat sonra o boşluğun yalnızca seninle dolacağını anladım. Yanımda olduğun zaman o boşluk bir anda doluyordu ve hiç olmadığım kadar mutlu hissediyordum. Ama artık bu mümkün değil gibi. Bunları hak ettim. Özür dilerim." Mektubu okumam biraz zaman aldı çünkü Ken-chin büyük ihtimal mektubu titreyen elleri ile yazmıştı bu yüzden çoğu harf yamuk yumuk idi. Mektubu masama koydum ve telefonumun çaldığını fark ettim. Arayan Mitsuya idi. Büyük ihtimal Ken-chin ile uzun zamandır görüşmediğimi fark etmiş olacak ki bana neler olduğunu sormak istedi. Telefonu açmamaya karar verdim. Onu sonra arar ve telefonu duymadığımı söylerdim. Şuan kafam çok karışıktı durumu açıklayacak halim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ʜᴀɴᴀʜᴀᴋɪ-ᴅʀᴀᴋᴇʏ
Fanfiction"ken-chin... Seni seviyorum." Mikey bunu dediği anda anladı o onu sevmiyor gibi gözüküyor. Onun sevdiği kişiyi tahmin etti, Emma. o zaman neden onla ilgileniyor veya seviyormuş gibi yapıyor? Belki de gerçekten seviyordur ya da her şey bir yanılsamad...