6

303 40 42
                                    

Psikolog randevusunun üzerinden iki gün geçmişti. Bu sürede babam evde olmadığı için sadece annemle ilgili şeyleri not almıştım. Babam bu sabah eve gelecekti ve bunu hatırladıkça yeniden geriliyordum. Her şeyin güzel gitmesini umarak hızlıca hazırlanıp aşağıya indim. Babam çoktan gelmiş masaya oturmuş kahvaltısını yapıyordu. Onlarla muhattap olmak istemiyordum ama abim ev işini halledene kadar buna katlanmak zorundaydım. Masaya oturup mümkün olduğunca hızlı bir şekilde kahvaltımı bitirdim. Tam kalkacağım sırada babam sessizliğini bozup kafasını kaldırmadan konuştu.

"Randevun nasıl geçti Jimin?"

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi tabağımdan ayırmadan konuştum. Bay Jeon ile anlaştığımız gibi onun LGBT destekleyen birisi olduğunu anlatmamam gerekiyordu. Yoksa doktorumu değiştirebilirlerdi.

"Ilk randevum olduğu için sadece birkaç soru sorup haftaya tekrardan gelmem gerektiğini söyledi. Bu kadar."

"Doktorun sayesinde bu saçmalıktan kurtulacağına eminim. Bunun ne kadar yanlış ve saçma bir şey olduğunu anlayacaksın."

Kendimi tutmam gerekiyordu.
Sakin ol Jimin
Sakin ol...
Hayır olamadım.

Kafamı kaldırıp gözlerine baktım.

"Bu bir saçmalık değil. Her şeyin kendi doğrularınızla olmasını bekliyorsunuz. Bir kızı sevmemi hatta belki de evlenmemi bekliyorsunuz ama hayır baba ben ne bir kızı sevebilirim ne de onunla evlenebilirim. Ben erkeklerden hoşlanıyorum bunu ne kadar çabuk kabullenirseniz o kadar iyi olur. Çünkü bu değişmeye-"

Sonrası çok ani gelişmişti.

(Yazardan)

Babası Jimin'in söylediklerini dinlerken siniri katlanarak artmıştı. Onun için doğru olan şey belliydi. Sadece karşı cinsler birbirine karşı hisler besleyebilirdi.
Eşcinsellik denen şey onun için tamamen bir saçmalıktan ibaretti ve oğlunun erkeklerden hoşlandığını söylemesi bardağı taşıran son damla olmuştu.

Hışımla ayağa kalkıp hiç düşünmeden oğlunun suratına sert bir tokat geçirdi.
Genç çocuk neye uğradığını şaşırmıştı. Gözleri hızla dolmuş yanağını tutarak çantasını alıp koşarak evden çıkmıştı.
Canı çok yanıyordu ama canından önemlisi kalbi acıyordu oysaki ailesinin onu desteklemesini çok istemişti.

(Jimin'den)

Gözlerimi elimin tersiyle sildim. Elimi montumun cebine atıp telefonumu bulmaya çalıştım ama yoktu. Çantama da baktığımda evde unuttuğumu hatırlayıp kendime lanetler okudum. En azından çantamda her zaman para bulundururdum nerede lazım olacağı belli olmuyordu aynı şuanda olduğu gibi. Yoldan bir taksi çevirip gideceğimiz yeri söyleyerek arkama yaslanıp derin bir iç çektim.

(Jeongguk'tan)

Çalan ofis telefonuna uzanıp açtım.

'Efendim bir hastanız burada sizinle görüşmek istiyormuş çok acil olduğunu söyledi.'

'Ismini söyledi mi?'

'Ismi Park Jimin'miş.'

'Geliyorum.'

Telefonu kapatıp koşar adımlarla girişe doğru yöneldim. Jimin'i bekleme alanındaki sandalyelerden birinde görünce duraksadım. Gözleri ağlamaktan kızarmış dudakları şişmiş yanakları al al olmuştu.
Her şeyin yolunda olmasını umarak yanına gittim.
Beni fark edince ayağa kalktı, bakışlarını yüzüme çıkartıp hızlıca gözlerini sildi. O an fark ettim dudağının kenarı kanıyordu. Ne olduğunu öğrenmeyi sonraya saklayıp önceliğimi Jimin'i sakinleştirmeye verdim.

Psikolog-JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin