"Tamam, duş alıp gelirim."
Jeongin, Hyunjin'in cevabını beklemeden telefonu yüzüne kapatırken telefonu çantasının içine bıraktı ve üstündeki tişörtü sıyırıp duş kabinlerinden birinin içine girdi. Genelde okuldan sonra spor salonu boşken kalıp kendi kendine antrenman yapmayı seviyordu bu yüzden okul şu an ona kalmış gibiydi.
Sıcak suyu açıp ellerini saçlarından geçirdi, su taneleri çenesinden boynuna oradan da göğsüne doğru akıp giderken uzatmayı düşünmüyordu duş merasimini. Kendi kendine dalmış bir şekilde duş aldıktan sonra havlusuna uzanıp onu alarak beline sardı.
Tek elini kapıya atmış sadece birkaç santim aralamıştı ki üstünü değiştiren birini fark ettiği gibi kapıyı hızla geri çekti, kaşları gördüğü etek ile çatılırken kendi kendine şarkı mırıldanmaya başlayan sesin sahibi duydu.
Doğru, bu ses tonunu tanımamak imkansızdı.
Felix.
Felix'in etek giydiğini daha önce kimseden duymamıştı, Felix'i zaten hep duydukları ile biliyordu çünkü herkes onun hakkında konuşurdu, istisnasız herkes. Kendi arkadaşları bile.
Her şeyini bu kadar açık yaşayan bir çocuğun etek giydiğini hiç duymaması garip gelirken o rahatsız olmasın diye eli kapıda birkaç dakika durdu sadece, aslında çıkabilir, yanında üstünü giyinebilirdi çünkü duyduğu Felix bunu garipsemezdi.
Yine de yapmadı zaten çok da geçmeden koşturan adım sesleri duyulmuş ve kapı kapanmıştı.
Jeongin soyunma odasında yalnız kaldığını anlaması ile beraber kapıyı açıp çıktığında odaya kısa bir bakış atmış ve eğilip bankın üstündeki saç havlusunu almıştı ama aldığı gibi altında kalan kumaş düşerken kaşları çatıldı.
Merakla elini siyah bez parçasına attığında dakikalar önce Felix'in üstünde olan etek olduğunu anlaması zor olmadı, eteği kenara bırakırken kendi dolabından çıkardığı kıyafetleri üstüne geçirmiş, havluyu ensesine indirmişti.
Banka oturmuş dinlenirken telefonuna uzandı, Felix çoktan gitmiş olmalıydı bu yüzden çıkarsa onu bulamayacağını biliyordu. Sınıf gruplarından birinde numarasını bulmuştu, gözlerinin önüne az önceki an gelirken başını iki yana salladı.
Ona arkası dönük bir şekilde tişörtünü çıkarırken üstünde sadece etek vardı Felix'in, pürüzsüz sırtı ve bacakları gözünün önündeydi, kalçalarını ise kızları kıskandıracak bir şekilde yakışan siyah etek kapatmıştı.
Eteğe baktı.
Parmakları telefonunun ekranında bir anlık tereddütle hareket ederken tek elini kaldırıp havluyla ensesini kurulamış sonra da çantasını toplamaya başlamıştı.
Bir yandan Felix'e cevap veriyor bir yandan da çantasını topluyorken konunun parti gecesine gelmesi ile sırtını dolaba yasladı Jeongin, Felix'in sarhoş olmasından dolayı hatırlamayacağını düşünüyordu ama şu anda üstüne gelen çocuk sanki onun gibi ayıkmış gibi o anları hatırlatıyordu.
Parti gecesi
"Hyunjin biraz daha içersen seni boğarım," dedi Jeongin yanında artık bardağı bırakmış direkt şişeyi kafasına diken arkadaşına. Sırf onları durdurmak için gelmişti ama ne Minho ne de Hyunjin az içecek, onu dinleyecek gibiydi.
"Ya bırak!" diye bağırdı Hyunjin, gülerek şişeyi kavramış ve büyük bir yudum almıştı. "Git eğlen kaptan," deyip yalandan dudaklarını uzattı. "Benimle de eğlenebilirsin. Ben okeyim her zaman."
Onun bu hareketi Jeongin'in yüzünün buruşmasına sebep olduğunda Jeongin elini kaldırıp dudaklarını sıktığı arkadaşının kafasını itmiş, Hyunjin acıyla inlerken de elini çekip başını ovuşturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mother's daughter, jeonglix ✓
Fanfiction| texting güzelsin ya elbet, eminim sen banasın.