Felix sınıfa doğru yürürken aniden omuzuna atılan kolla kafasını çevirip kim olduğuna bakmıştı ki Jeongin olduğunu görmesi gülümsedi. Antrenmandan sonra duş almış olmalıydı ve ıslak saçları ayrıca buram buram gelen güzel şampuan kokusu da bunu kanıtlıyordu.
"Koştun mu?"
"Hayır."
Kalçası ile Jeongin'e vurdu. "Yalancı."
Bu cümlesi Jeongin'i güldürdüğünde Felix sırıttı, kaşlarını kaldırdı. "On birlerin katında ne arıyorsun, benim için geldin değil mi? Değil mi?"
Kaşlarını kaldırmış merakla sorarken Jeongin zaten onun beklediği cevabı vererek "Evet," demişti. "Maç bittiğinde yoktun."
"Tuvalete gitmiştim, tam o ara bitirmişsiniz. Bekleyemedim."
Felix'in burnunu sıktı. "Çocuk gibisin çocuk."
Felix güldü. "Seni bir öperim, görürsün çocuğu."
"Öyle mi ya?" dedi Jeongin keyifle, koridorun ortasında durup Felix'in karşısına geçerek yüzüne doğru eğildiğinde Felix de kafasını kaldırıp yüzüne yaklaşmıştı. "Öpsene," dedi Jeongin onu kışkırtmak adına.
"Öperim," dedi Felix, gerçekten öpebileceğini Jeongin de biliyordu. Üstlerinde olan birkaç bakışı hissedebiliyordu, yine de odağını Jeongin'den çekmeyip içine derin bir nefes aldığında Jeongin'in attığı tek adımla sırtı duvara yaslandı ve ikisi koridorda ki duvarların arasına girerken yanlarındaki duvar onları kapattı.
Felix kaşlarını kaldırdı. "Jeongin."
"Efendim?"
Sweatinin yakasından tuttuğu çocuğu kendine doğru eğdi. "Biliyor musun, oyunların hoşuma gidiyor ama seni burada, bu duygularla öpmeyeceğim." Sırıttı. "Ayrıca öpersem duramayacağımızı ikimiz de biliyoruz bebeğim."
Güldü ve Jeongin'in yakasını bırakarak kolunun altından çıktı Felix, yüzündeki kocaman keyifli gülümseme ile yürürken Jeongin elini duvardan çekip ona baktı ve güldü.
Geri Felix'e yaklaşıp onunla beraber sınıfına girmiş, Felix sırasına oturunca onu ittirip kendisi de yanına oturmuş, çaprazında oturan Jisung'a göz kırpmıştı. "Minho gitti mi?"
Felix gözlerini kısarak yanındaki çocuğa baktı, omuz atıp onu sıradan itmeye çalışsa da Jeongin'e karşı vücudu mağlup gelmiş, oflayarak uyuma pozisyonunu almıştı.
Jisung omuz silkti. "Evet, haftaya maçı var diye okulda olamayacak bu aralar. Antrenmanları sıklaşıyor."
"Minho da çok havalı he," deyip konuşmaya dahil oldu Felix, üstüne dönen bakışlarla omuz silkti. "Ne? Övmeyelim mi?"
Hâlâ ona bakmayı sürdüren Jeongin'e dil çıkarttı, Jisung da gülüp sıranın üstündeki koluna yaslanmış "Öv," demişti. İç çekti. "Öyle işte."
Jeongin kaşlarını çattı. "Barışmadınız mı siz?"
"Hayır. Bu gidişle de hiç barışmayacağız, geri zekalı. Of, uyuyacağım. Ders de sıkıcı zaten, Jeongin yürü git sınıfına."
"Ben de uyuyacağım evet git sınıfına Jeongin."
Jeongin ona baktı. "Ders dinle ders, seneye üniversite sınavına gireceksin."
"Hatırlatmazsan sevinirim, seneye sen okulda yoksun."
"Şu zamanları düşünüp düşünüp gülersin."
Felix ona baktı. Güldü. "Ağlarım gibime geliyor."
Kaşları çatılan Jeongin anında ona dönüp "Neden?" diye sorduğunda Felix onun sweatini tutmuş, avucuna hapsetmişti. Aklında dönüp duran şeyler onu duraksatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mother's daughter, jeonglix ✓
Fanfiction| texting güzelsin ya elbet, eminim sen banasın.