Changbin'in Hyunjin ile başlayan flörtü, Felix'in ilişkisi derken kantindeki masada tek oturan Seungmin bacaklarını kendine çekmiş, giydiği hırkasının fermuarını dişlerinin arasına almış bir şekilde dururken ders saatinde kantinde olmasının sebebi antrenmana katılmamasıydı.
Neredeyse ara tatilin gelmesine sayılı günler vardı ve ondan hemen önce olacak turnuvalara hazırlanıyorlar, maçlara katılıyorlardı. Chan sınıfta yanındaki boşluğa bakarken iç çekip başını sıraya koydu ve gözlerini kapattı odağını derse veremediği için.
Seungmin yine vardı ama sanki yok gibiydi, bu onu delirtiyordu fakat üstüne gidemiyor, tepkisini dışarı vuramıyordu. Önceden itişseler de yine yan yana sıraya oturuyorlar, birbirlerine gülüp eğleniyorlardı ama şimdi grup içinde pek diyaloga bile girmezken tek etkileşimleri kantinde ya da sınıfta beraber oturmaktı.
Elini saçlarına atıp karıştırdı ve derin bir nefes vererek hocadan izin aldı. Bununla beraber sınıftan çıkmış, spor salonuna iniyordu ki kantinin yanından geçerken gördüğü beden ile oraya doğru ilerledi.
"Antremandasın sanıyordum."
Seungmin onu görmesi ile bacaklarını indirdi hızla, yanına gelen Chan'a baktı. "Ders saatinde ne arıyorsun burada?"
"Daraldım."
Arkasına yaslandı. "Ben de daraldım, antrenmana katılmadım bu seferlik."
Chan ona baktı. "Canını bir şey mi sıkıyor?"
"Bilmem." dedi Seungmin, yutkundu. "Genel. Öyle. Modum yok."
Bakışlarını kaçırıp camdan dışarı odakladığında Chan iç çekmiş, yanına oturmak için bir hamle yapmıştı ki durdu ve bir adım geri çekildi. "Tamam öyleyse, sen dinlen biraz."
Birkaç adım daha attığında Seungmin ona baktı. "Nereye gidiyorsun?"
Omuz silkti. "Sınıfa, seni yalnız bırakayım."
Beklemeden çıktığında Seungmin iç çekti arkasından. "Yanımda kal diyecektim."
Tekrar yalnız kalması ile oflayarak yüzünü dizlerine bastırdı, gözlerini kapatmış sıkıntıyı gidermek için derin derin nefesler alıp verirken teneffüste yanına gelen Felix ona kollarını sardı.
"Bebeğim iyi misin?"
Ondan ayrılmayan Jeongin kendine bir sandalye çekip elindeki çikolatadan Seungmin'e uzattı, Seungmin bir parça koparıp ağzına atmış ve kafa sallamıştı. "Modum yok. Üşüttüm de biraz, ondan sanırım."
Bu cümleyle Felix geri çekilip arkadaşının alnına elini bastırmış, ateşi olmadığını anlayınca da alnına minik bir öpücük bırakıp "Ateşin yok," demişti. Jeongin onun tatlılığına gülerken gözlerini sevgilisinden alıp Seungmin'e dikti.
"Dürüst olayım mı?"
"Ol."
"Hasta falan değilsin," dedi. "Sadece bok gibi hissediyorsun, Chan ile olan durumunuz çok havada kaldı çünkü. Ondandır."
"Felix."
Ani gelen sesle Felix kafasını kaldırdı ve Minho'ya baktı. "Efendim?"
Jisung bir sandalye çekti. "Oturabilir miyim?"
Jeongin onu direkt yanına çektiğinde oturmuş, Felix de Minho'dan gelen soru ile kafasını sallayıp ayağa kalkmıştı. İkisi yavaşça uzaklaşırşarken Jeongin geri Seungmin'e baktı.
"Tamamen arkadaş olarak mı görüyorsun onu?"
Seungmin omuz silkti. "Ben tamamen arkadaş olarak görsem bile Chan'ın beni severken yanımda belli etmemeye çalışarak acı çektiğini görmem canımı yakıyor, yani benim arkadaş olarak görmemin bir etkisi yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mother's daughter, jeonglix ✓
Fanfiction| texting güzelsin ya elbet, eminim sen banasın.