3: Yeni Kurban

35 4 4
                                    

Bölüm şarkısı: The Neighbourhood-Softcore

İçindeki zehiri içtiğim ikinci bardağıda yavaşça masaya bıraktım. "Yeni kurbanımı" canlı bir şekilde göreli neredeyse bir saati geçiyordu. Koyu kahve siyaha çalan saçlarının aksine temiz ve beyaz bir teni vardı. Bacaklarını saran deri pantolon onu olduğundan daha dokunulmaz ve güçlü gösteriyordu gözümde.

Onun için ayrıldığı belli olan lüks koltuğa bacaklarını yayarak oturmuş yanındaki sarışın kızla bir şeyler konuşuyor ve arada gözlerime bakmak için hafiften kafasını bana doğru çeviriyordu. Bir süre sonra yanındaki koruması olduğunu düşündüğüm iri adamlardan birisine bir şeyler fısıldadığını gördüm.

Gerçekten son bir saattir sürekli göz göze geldiğimizi fark ettiğimde sanırım çok geç olmuştu çünkü biraz önce konuştuğu adam şuan tam da yanımdaydı.

Genç adamdan gözlerimi alıp adama döndüğümde müzik sesini bastırarak sesini duyurmak amacıyla biraz üstüme eğildi.

"Bay Jeon sizi masasına bekliyor."

Adam söylemesi gereken şeyi söyledikten sonra yanımdan ayrılarak tekrar patronunun yanına döndü. 

Olanların ardından birkaç dakika sonra yanımdaki hareketlenme hissi ile sağ tarafıma döndüm. Dönmemle göz göze geldiğim "kurbanım"biraz üzerime eğilmiş şekilde aynı biraz önceki gibi tamda gözlerimin içine sanki bir şeyler ararmış gibi bakıyordu. Ne aradığını bilmeden bir şeyler görmeye çalışıyordu sanki.

Dikkatli gözlerle oturduğu yerden tüm bedenimi süzmeye başladığında kendimi biraz rahatsız hissederek saçlarımı düzeltme gereği duydum.
Karşımızdaki barmenden ikimiz içinde viski istedi.

"Viski sevmem. "

Söylediğim şeyle beraber siyahlarını gözlerime dikmesinden sonra benim için sipariş ettiği içkiyi iptal ederek sanki konuşmak için neden arar gibi etrafa bakındı.

"Bana neden öyle baktığını söylesene."

"Bir nedeni yoktu."

İnanmaz ve alaycı bir şekilde gülümsedi ve gözlerini gözlerimden çekti. Bir anda onu öldürecek olmamdan korktuğumu sezdim. Neden böyle olmak zorundaydı? Dilim tutuluyor sanki gözlerim yanıyordu biraz.

Sanki midem kalkıyor ama iğrendirmiyor gibi. Nedir bu böyle? Korku mu yoksa acıma duygusu mu?
Bunları yapmak zorunda olduğum için acıyordum sanırım kendime. Ama korkuyordum da aynı zamanda. Ona zarar verecek olmaktan. Teninde beni ona çeken bir şeyler vardı..Ruhunda...

Kimsesiz olduğum, sevilmediğim için doluyordu sanırım yine gözlerim, nefes almak zorlaşıyor, görüntüm bulanıklaşıyordu yine. Neydi şimdi bu böyle? Gösterecek miydim ona güçsüz tarafımı şimdiden?

Bana döndüğünü görmemle toplamaya çalıştım kendimi ve iyi görünmek için uğraştım. Hep böyle yapmaz mıydım zaten?

"Neyin var böyle?"

Neden fark etmişti hislerimi? Gizlemiştim halbuki onları, göstermemiştim kendimi.

"Bir şeyim yok. "

"Çıkalım bu mekandan."

Dediğiyle beraber oturduğu yerden kalktı ve olduğumuz yerden uzaklaşmaya başladı. Gitmeli miydim şimdi onunla? Biraz ilerledikten sonra sanki geliyor muyum diye arkasını döndü ve kalabalıkta gözlerini gezdirerek buldu beni. Eliyle gelmemi işaret ettiğinde gözlerimi zorla çektim gözlerinden ve kendimi kaldırdım olduğum yerden.

Neydi bu yaşadıklarım? Hikayenin sonunda öldürecektim onu ama neydi şimdi bu hissettiklerim? Neden sadece gözlerine bakıp o parlak yıldızlarını görmek istiyordum? Neden bir kez elini tutup "tanrı seni nasıl yarattıda böyle tapılası kadar güzelsin" demek isityordum?

Ama aşk gerçek değildi artık. Aşk mevsimi 21 kasımda bitmişti değil mi? Bu böyle kalmalı. Tek yapmam gereken onu öldürmek.


𝑩𝒂𝒏𝒂 𝒂𝒅𝜾𝒏𝒍𝒂 𝒔𝒆𝒔𝒍𝒆𝒏 |𝐭𝐚𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin