Bölüm şarkısı: Cigarettes After Sex-Heavenly
Galaksiler mi sığar gözlere yoksa sadece ışıklar mı yansır? Yalan mı söyler dudaklar yoksa yalan olmasını dilediğim gerçekleri mi?
Karşımda duran bu masum görünümlü adamı öldürebilecek kadar cani miydim ben? Neydi onda ki bu garip his ki onu sadece son birkaç saattir tanıyordum. Son 10 dakikadır mekanın biraz ilerisindeki denizin yanındaki bir bankta oturuyorduk.
Sanki gözleri o kadar çok şey anlatıyordu ki kendisi az konuşuyordu. Bakışlarıyla söylüyordu sanki içindekileri ama dudaklarıysa mühürlenmiş gibiydi.
"Şimdi iyi hissediyor musun?"
"Evet."
Bir süre uzaklara baktı yine, sonraysa yavaşça başını bana çevirdi.
"Deniz havası her zaman iyi gelir...O zaman artık içeride bana neden öyle baktığını söyleyebilirsin."
"...Seni eski bir arkadaşıma benzettim, hepsi bu."
Başını salladı ve yine gökyüzüne bakmaya başladı. Sanki gözleriyle konuşma konusunda o kadar profesyonel olmuştu ki anlıyordu harelerime bakarken yalan söylediğimi. Korktuğumuda biliyor muydu acaba?
"Jeon Jungkook"
"Kim Taehyung"
"Taehyung, "
Durdu bir süre. Sanki söyleyeceği şeyi belirlemekti amacı.
"Cennetten gelen bilgelik demek."
Cennet... Orada mıydı? Üç yıl... Ona ihanet etmiş olur muydum başkalarının gözlerine bakıp yıldızlarını görmeye çalıştığım için?
"Çok güzel bi adın var Taehyung."
Adım güzel miymiş? O zaman o adam neden bana hiç Taehyung demedi? Kimim ben? V mi yoksa Taehyung mıyım?
"Neden hiç konuşmuyorsun?"
Ne söylemeliyim ona, gözlerini anlatsam dinler mi gün ağırana kadar?
"Konuşmak için ne kelimlerim ne duygularım ne de cennetten gelen bir bilgeliğim var Jeon."
"Gözlerin öyle demiyor ama."
Yalan mıdır sözler, yoksa sadece cümlelerde yanan hisler midir kelimeler?
Tam konuşmak için derin bir nefes almıştı ki telefonunun ekranı parladı.
"kusura bakma, bunu açmalıyım."
Oturduğumuz banktan kalktı ve ilerledi biraz. Neydi bu düşüncelerim? Biliyorum yapmamalıyım ama başımdaki ağrıyla karışıp durmadan yenilenen düşüncelerimi durduramıyorum bir türlü.
Hemen hemen 1-2 dakika sonra yanıma döndü.
"Üzgünüm acil bir işim çıktı, gitmeliyim. Bir şeye ihtiyacın var mı? "
Onun ruhuna ihtiyacım vardı sanki?
Sorduğu soruya karşılık kafamı iki yana sallamakla yetindim.
"Hoşça kal Taehyung. Bir gün yine görüşelim."
Ve ben daha veda edemeden arkasını dönüp hızlı adımlarla ilerlemişti. En azından o bir veda edebilmişti.