7: Vazgeçememek

14 1 0
                                    

Bölüm şarkısı: Pilli Bebek-Çoğu Zaman

"Biliyorsun işte, bu hissi uzun süredir hissetmedim ama yanıldığımı düşünmüyorum."

"Tae, sana artık içindeki pişmanlığı bi' köşeye bırakıp birilerini sevmeye çalışmanı, en azından denemeni istediğimde öldürmen gereken adama aşık olmanı kastetmemiştim. Biliyorsun bunu yapmamalısın."

"Ama Tanrı şahidim ki onda çok farklı bir şeyler var Jimin. Kalbimi hissettim sanki yıllar sonra, içimde bir şeyler kıpırdadı onun kokusunu aldıkça ."

Yine o puro kokan evden çıkmıştım. Sonrada burdaydım işte, küçükken geldiğimiz yeşil salıncakları olan parkın yanındaki sahildeydik. Hava güneşliydi aksime. Hafif bi rüzgar vardı ama güneşte yüzümüzü ısıtmayı ihmal etmiyordu. Olması gereken bi' yaz sonu esintisi gibiydi. Bana dönen küçük bedenine ardından ellerimi değen minik parmaklarına baktım.

"Bir şekilde ondan vazgeçmelisin Tae. Bunu yapmak zorunda olduğunu biliyorsun."

Biliyordum, biliyordum bir günahı sevdiğimi. Kabullenmek zor oldu. Yıldızların kaymasını beklediğimiz gece eve döndüğümde uykum var gibiydi aslında ama hiç uyuyamadım. Sanki sarhoş gibiydim bir kadeh bile içmememe rağmen. Kokusuyla mı sarhoş etmişti beni o gecede. Çok düşündüm, uyuyamadığım her saat onu düşündüm ki çıkmadı aklımdan bir dakika bile. Kalbim el vermek istemedi aslında sahibinin yerine başka birisini, bir yabancıyı koymama. Ama onun gözlerinde var işte bir şeyler. Yıllardır yıldızlarda hatta belki onun gözlerinde arayıp da bulamadığım bir şeyler vardı Jeon Jungkook'un gözlerinde.

"Yapamam Jimin. En azından sen benim yanımda ol. Bak bi' yolunu bulurum belki."

"Ne yolu Taehyung? Bak o adam senin düşmanın sayılır. Bir şey fark ederse her an seni sırtından bıçaklayabilir."

"İlk görüşte aşık oldum ona yemin ederim. Soğuk karda yalnız kalmış bir kardelen çiçeğinden farksız o benim nezdimde. Biraz sevgiye ihtiyacı var, gözlerinde gördüm."

Jimin sustu biraz ilk önce küçükken oynadığımız yeşil salıncaklı parka dikti gözlerini. Artık eskimişti burası biz de eskimiştik onunla beraber. Gözlerini boş parkta gezdirdikten sonra yavaş yavaş denize çevirdi yüzünü. Hafif bir rüzgar yaladı koyu sarı saçlarını.

"Her zaman senin yanında olacağıma söz vermiştim, değil mi?"

Yüzünde hafif bi' tebessüm oluştu. Dudaklarıyla beraber gözleri de gülümserdi Jimin'in, küçüklüğümden beri içimi ısıtırdı bu ifadesi. Bir şey demek istemedim o sırada ya da belki de ne diyeceğimi bulamadım. Bu yüzden sadece sarıldım ona. Biz bu şekilde de anlardık zaten birbirimizi, sözlere gerek yoktu duygularımız için kalplerimiz birdi çünkü.

~
Bu gece ondan uzak kalmayı tercih ettim. Yine ilk görüşümde ki gibiydik şimdiyse. O, yine altındaki siyah dar pantolonla sarılmış olan bacaklarını yaymış; ona ayrılan beyaz koltuklarda elindeki içkisini yudumluyordu. Fakat bu sefer bi fark vardı, çok karışıktı sanki o. Dalgındı bugün. Fark etmemişti onu izleyen gözlerimi. Yanındaki korumalardan biri yavaşça kulağına eğildi ve ona bir şeyler fısıldadı. Yavaşça kalkan kavisli kaşları çene hatlarınında sivrileşmesini sağlamıştı sanki.

Sakin adımlarla yanına yaklaşan yabancıya diktim gözlerimi bu sefer. Jungkook'un aksine altında beyaz bol bir pantolon üzerinde ise yine beyaz bir ceket vardı. Saçlarıysa uzun, gür ve koyu kahveydi. Jungkook'un Oturduğu iki kişilik koltuğun çaprazında ki tek kişilik yere oturdu. Onlara uzak olduğum için ne konuştuklarını duyamıyordum ama Jungkook'un yüzündeki ifadeden durumdan hoşnut olmadığını anlayabiliyordum. Jungkook ilk önce biraz öne eğildi ve dirseklerini dizlerine dayayarak hiç görmediğim bir bakışla konuştu tanımadığım adamla. Sonra da yavaşça vücudunu geri çekti ve yine rahat bir şekilde beyaz koltuklara yayıldı.

𝑩𝒂𝒏𝒂 𝒂𝒅𝜾𝒏𝒍𝒂 𝒔𝒆𝒔𝒍𝒆𝒏 |𝐭𝐚𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin