Baba diyardır.Ocaktır baba.
Gönlü gök gibidir.Kah gürler,Kah ışıldar.
Kimi zaman kaşları çatık olsa da yüreği sen için
çarpan bir sırttır baba.Kapıdır baba.Darda kaldığında
Yüz sürebileceğin bir eşiktir.
Sevincine ortak dilediğinde koşacağın ilklerdendir baba,
dizine başını huzurla bırakabileceğin güvenilir bir limandır baba.
Baba yardır.Ve ilk sevdadır.
Tabi bu benim babam için geçerli değildi.
"Tuana?" diye bir ses işitim.Hızla başımı koyduğum sıradan kaldırıp önümde duran kilolu,siyaha boyanmış kısa saçları,tombul yanakları ve abartılı makyajıyla Hülya hocaya baktım.Sıramın başında dikilmiş bana bakarken,saçımı elimle yüzümden çekip konuştum. " efendim hocam?" dedim.Sanki az önce uyuyan ben değilmişim gibi.Hülya hoca derin bir nefes aldı ve konuştu " Tuana.Seni tam 5 kere uyandırdım kızım.Kaç yaşındasın hala uykunu düzene sokmadın mı?" dedi.Sınıftakiler kıkırdarken,mahçupça gözlerimi krem rengi fayanslara çevirdim.Dişlerimi birbirine kenetledikten sonra hoca tekrar konuştu " kalk git elini yüzünü yıka öyle gel derse...Hata dur.Sen hiç gelme zaten 5 dakika var" dedi.Sınıftakiler kıkırdamaya devam ederken çantamı toparladım ve çantanın kolunu sırtıma atıktan sonra askılıkta duran siyah montumuda elime alıp sınıfın kapısına doğru yürüdüm ve kapıyı açarak çıkacağım sıra konuştum.
" iyi dersler hocam" dedim.Açtığım kapıdan çıktıktan sonra kızlar lavabosuna koşturup girdim.Kızıl olan saçlarımı elimin yardımıyla çeki düzen verdim.Çili suratıma soğuk bir su çarptıktan sonra çantamı lavabo tezgahına bırakıp,siyah montumu üzerime geçirdim.Çili suratım görünmesin diye kapşonumu da taktıktan sonra çantamı koluma geçirdim ve lavabodan çıktım.Çıktım çıkmasına ama koridorun en ucunda plastik üçlü vardı.Ah,doğru siz plastik üçlüyü tanımıyorsunuz.Hemen özet geçeyim.
Açelya,Yeşim ve Naz.Plastik üçlünün isimleri bunlardı.Açelya uzun çakma sarı saçlarını yıllardır " benim saç rengim böyle" diye insanları kandırıyordu.Eh,tabi ben bununla ilk okuldan tut lisede bile aynı sınıflardaydık.Saçı hiçte sarı değil.Saçları kumraldı galiba ve Açelya plastik üçlünün başı gibi birşeydi.Yeşim.Kısa kıvırcık saçları olan bir kızdı.Bunun saçları gerçek.Bu gurubun dedikoducusuydu.Herşeyden haberi olan bir kızdı.Gelelim Naz'a.Bu kızın işi gücü kaşarlıktı.Yatmadığı erkek bırakmamıştı.Eh zaten bunlara" plastik" dememizin sebepi.Dudaklarında silikon,elmacık kemikleri sahte,göğüsleri sahte...Kısacası bunların herşeyi sahteydi.Bikeresinde şahit olmuştum.Açelya'nın köpeği onun sahte göğüs ucunu ısırırken hiçbirşekilde hissetmediğiydi.Hızla kendimi yan tarafımda bulunan duvara yasladım.Bir sağa ardından da sola baktım.Plastik üçlünün topuklu ayakabı sesleri yankılanırken sinir küpüne binmiştim.Ne kadarda gıcık bir ses bu! elimde bulunan beyaz dijital saatime baktım saat 3.30'du.
Hani 5 dakika vardı hocam!
Gözüme yangın merdivenleri takılınca hızla koştum ve yangın merdivenin kapısını şiddetle açıp çıktım.Merdivenleri ikişerli ikişerli iniyordum. 12/E en üst kata olduğu için nefes nefese kalmıştım.Okulun dış kapısına yakındım.Ellerimi dizlerimin üzerine indirdim ve eğilerek soluklandım.Kafamı kaldrıp dolu dolu olan siyah bulutlara baktım.Ağlayacaklar mıydı? kesinlikle ağlayacaklardı.Okulun dış kapısına doğru ilerledim.Ayakkabılarımdan çıkan ses tek duyuluyordu.Buz gibi olan ellerimi montumun cebine koyup ayaklarıma bakarak yürüdüm.Annem evde değildi kesin.Babamda...Umarım evde değildir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUN
Teen FictionGözümden bir yaş amansızca aktı.Babam o göz yaşımı gördüğü gibi suratıma sert bir tokat attı.Suratım sol omuzuma doğru düştü.Canım yanıyordu.Çenemden aşağıya doğru süzülen sıcak sıvı gözyaşım değil kanımdı.Dudağımı patlatmıştı.Gözlerimi sımsıkı yumd...