İçtiğim meyveli kokteyli masaya bıraktım ve biraz ileride fotoğraf çekenleri izledim.
Herkes birbirine sırnaşmıştı ve bolca yalandan samimiyetle fotoğraf çekiyorlardı,oysaki buradan ayrıldıktan sonra birbirlerini sosyal medyadan engeleyip,numaralarını sileceklerdi.Kokteylin pipetiyle oynarken masama doğru biri geldi.Tamda yanımda duran bu kişinin pahalı parfüm kokusu ve iğrenç derecede şekerli kokusuyla burnunu kırıştırmadan edemedim.Bu şekerli kokunun sahibi elinin tekini çıplak koluma yerleştirdi ve gereğinden fazla bir güç harcayarak sıktı.
Gözlerimi ilk önce koluma ardından kolumu vahşice tutan o kişiye kaldırdım.Bu sefer Açelya değilde Naz olduğunu görünce hafifçe bir kaşlarımı kaldırdım.Üzerine giydiği fuhuş pembe elbise ona uyumlu protez,gereğinden fazla uzun olan tırnakları ile kolumu sıkıca kavramıştı.Bakışlarımı yeşil lensli gözlerine kaldırdım.Naz dudaklarındaki ruju yedirmek için dudağını ileri geri oynarltıktan sonra ellerini omuzlarıma çıkarıp arkama geçti.Yavaşça kulağıma eğildi ve "Ömer Bozok'un küçük prensesi,ah yoksa babasının bile utandığı kızımı demeliydim" elinin tekini omuzumda bir kır varmış gibi temizledikten sonra devam etti " üzerine giydiğin bu,pahalı elbiseler bile seni ezik görüntünden kurtaramamış" dedi.
Ellerimi elbisemin üzerinde yumruk yaparken suratımdaki ifadeden zerre bir miktar bişi oynatmadım.Yanımdan ayrıldıktan sonra derin bir nefesi dudaklarımdan dışarıya salldığım sıra,önümdeki kokteylimi tek dikişte içtim ve bakışlarımla Eylül'ü aradım.Biraz ileride bir kızla konuşuyordu ona gülümsedikten sonra gecenin sonuna doğru yaklaşmıstık.
İçimi öfke doldururken,hala değişmediğimi hissediyordum.Eski ben olsam bu olaylara susardım,eve geçincede neden eziklendigimi sorar kendimi yerdim.Yerimden kalktım,elbisemin eteklerini düzeltikten sonra,biraz ileride olan Naz'ın masasına doğru ilerledim.Kendimden emin adımlarım,insanların bakışları arasında onun masasına vardım,bana yaptiğinin aynısını yapıp onun arkasına geçtim ve ellerimi sertçe omuzlarına koyup tırnaklarımı omuzlarına geçirdim.
Derin bir nefesi içime atıp saçlarına doğru eğildim,oradanda kulağına doğru insanların duyabileceği bir şekilde ses tonumu ayarladım.
" Biliyormusun,aileni hiçbir zaman etrafında görmedim.Yada şöylemi demeliyim,ortaya çıkan ifşaların yüzünden babanın seni kapı dışarı edişi yüzündenmi yoklar" derin bir nefes aldım.
Acımasızdı sözlerim.
İşaret parmağım ve baş parmağımı deri elbisesinin tül detayına dokundurup devam ettim " bu üzerindeki elbiseler bile senin o iğrençliğini gizliyememiş.Ayrıca Açelya'nın eski sevgilisiyle yatman...Yoksulluk heralde" dedim ortaya attığım bomba ile Açelya gözlerini Naz' a dikti.Herkes duymuştu,herkese rezil olmuştu.
Yetmedi.
Ellerimi omuzlarından çektim ve Açelya ya diktim gözlerimi " Açelya,şaşkınmısın yoksa üzgünmüsün anlıyamıyorum,malum suratına yaptırdığın estetiklerden sonra ifadeni açıklaman lazım" masaya döndüm ve " affiyet olsun şeker kızlar'mı yoksa plastik üçlümü" deyip etrafın onlara gülmesine sebep oldum.
Değişimler...bazenleri asla onlar gibi olmayacam desemde onlardan birine dönüyordum.Acıydı ama yaşadıklarım kadar değil.
Masama doğru ilerlerken hocanın kürsüdeki sesi dalga dalga kulağıma doğru geliyordu.Keplerimi armıştık çoktan ama hoca eğlence için baya bir uzatmıstı.Masaya vardığım gibi eşyalarımı toplamaya başladım.Eylül'de hemen yanımda durmuştu o da çantasını ve telefonunu aldığı gibi peşime takıldı.
" Heyt be yawrum! Öyle bir estinki anlatama" dedi.Suratımdaki sırıtışla ona döndüm ve " iyiydi demi!" dedim heyecanla,çünkü bayadır ağızlarının payını vermeyi bekliyordum.O kahkahayı basarken araba önümüzde durmuş,içinden de dünkü o gotik çocuk çıkmıştı.Berk'in bu sefer üzerinde bir blazer ceket,altında ise bir kareli pantolon vardı.Dikkatimi çeken şey tırmağındakı nazar boncuklu ojesi değilde, blazer ceketin içinde hiçbirşey giymemiś olmasıydı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUN
Teen FictionGözümden bir yaş amansızca aktı.Babam o göz yaşımı gördüğü gibi suratıma sert bir tokat attı.Suratım sol omuzuma doğru düştü.Canım yanıyordu.Çenemden aşağıya doğru süzülen sıcak sıvı gözyaşım değil kanımdı.Dudağımı patlatmıştı.Gözlerimi sımsıkı yumd...