Adel
Suratıma yediğim tokatla sersemleyerek Alex'e baktım. Kaşları üçgenleşmişti. Sharon' un neden bana vurduğunu anlamaya çalışıyordu sanırım. Sharon' unsa gözü kimseyi görmüyordu.
- Alex' i de mi ayartıcaksın küçük faişe. HA?!" dedi ve beni yere attı.Sırtıma dirsek atmasıyla yere yığıldım. Sonra Terra, Kelly ve Sharon' un attığı tekmeleri sayamam bile. Tekmeleri karnıma geldiği içinde kanlar kustum. Suratıma atılan tokatlardan yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim. Sharon hıncını alıp üstünlüğünü gösterdiğini düşündüğü için durdu ve saçma salak sözler sarf etti.
- Alex' ten uzak dur Adel. İğrenç hayatına onu karıştırma.
- Öğğ öğğ. Öhö öhö. ÖHÖ öhö.
- Iııyy tanrım her yeri kan yaptın.
- N- ney- e kızdın bil- m- iyor- um ama söyl- eye- ceğim bir ş- ey var. Yaklaş biraz da söyleyeyim.Sharon yaklaşınca " Canın cehenneme iğrenç yartık" dedim ve ağzıma gelen kanı yüzüne tükürdüm. Ah o iğrenme ve şaşkınlık ifadesine sebep olmak o kadar iyi hissettiriyor ki. Tabi karşılıksız bırakmadı ve bir tokat daha attı. Ahahah. Tavırları halleri falan o kadar komikti ki gülme krizine girdim.
- Ne gülüyorsun. HA?! HA!? NEYE GÜLÜYORSUN?!
Yine üstüme atlayacaktı ki Alex araya girdi. Sharon onu görünce oldukça şaşırmıştı.
- YETER! Yeter Sharon. Zaten sürekli dövüyormuşsunuz. Yazık değil mi? Kimseyi elinizde oyuncak etmeye hakkınız yok!Sharon' un gözleri dolunca Terra' yla Kelly onu teselli etmeye başladılar. Alex beni kaldırdı. Kimse gelmedi. Ne rehber hocası, ne Bayan Fiona, ne de müdür yardımcısı. Kameralar bakıma gittikleri için kimsenin görmemesi doğaldı tabii ki. Anca bugüne denk gelir zaten kamera bakımları.
Alex' in arkasından Jack ve Francis' de geliyordu. Sonra okulun tek kamerası olmayan yere gittik. Alex beni duvarın dibine oturttu ve gitti. Jack ve Francis acıyarak bakıyorlardı. Ciğerlerime aldığım yumrukların ve dirsek darbelerinin hala etkisi vardı ve delicesine öksürüyordum.
- Hey. Sen iyi misin? Diye sordu Jack.
Şaşırmıştım benimle ilk defa Alex dışında biri konuşuyordu. Biraz afallayarak " Pe- pek sayılmaz." Diyerek yanıtladım sorusunu.- Öldürselermiş. Bu nasık dövmek olum 1 kişiye 3 kişi saldırılır mı? Dedi Francis.
- Hiç bu kadar kötü dövdüklerini hatırlamıyorum. Hastaneye gidecek misin? Diye sordu Jack.Hayır anlamında başımı sallayınca Jack sesini yükseltti.
-Ya seni anlamıyorum Adel! Hem ölesiye dayak yiyorsun hemde kimseye şikayet etmiyorsun. Kendini korumak için bir tane de sen vurmuyorsun! Bak biz senin ortalık malı olduğuna inanmıyoruz çünkü insanların dedikoduları. Senden duyana kadar da inanmayacağız ama artık sende bir şey yap.
Gözlerim dolmuştu. Buna inanmayanlar. İnanmayanlar da varmış. Ardından Alex geldi. Elinde ağrı kesici, su, sargı bezi ve fondaten vardı.
- Bir yerin ağrıyor mu? Diye sordu Alex
- Başım ağrıyor. Dedim.
- Peki ,bu ağrı kesici bunu iç. Birde kolun kesilmiş. Kolunu sar ve bu da fondaten yüzündeki morlukları gizlersin. Dudağını soran olursa da ısırdım dersin.
- Fondatenle bunu yapabileceğimi nerden biliyorsun ve nerden buldun? Diye sordum.
- Babam annemi dövdüğünde annem bunu kullanırdı. Sınıftaki bir kızdan aldım. Dedi.Şaşırmış bir şekilde teşekkür ettim ve gittiler. Sadece malzemeleri verdi. O kalabalıktan beni çıkardı ama bunun benim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsiniz. Bir insanın benim için bir şey yapması dünyalara bedel. Ben liseye başladığımdan beri benim hakkımda yayılanları duyan kimsenin gülen yüzünü görmedim. Kimsenin selamını almadım. Fondateni sürmeden önce hüngür hüngür ağladım. İşimi bitirince sınıfa gittim ve sanki hiçbir şey olmamış gibi ders işledim. İşte günlük rutinlerimden biri. Bir dahaki derse girmeye 1 saatlik tenefüs vardı ve bu tenefüs de herkes sınıf dışında olurdu. Bende uyumaya karar verdim kafamı sırama gömdüm. Uyumaya çalıştım
Alex
Sınıfta oturmaya gitmiştim içeride kafasını sıraya gömmüş Adel duruyordu. Hala bana okulu gezdirmedi. Yanına gittim uyuyor mu diye bakmak için.
"Adel?" Diye seslenince başını kaldırdı.
- Merhaba. Dedim.
Aynı şekilde karşılık verdi.
"İyi misin?" diye sordum.
- Evet, iyiyim. Teşekkür ederim. Diye karşılık verdi.
- Rica ederim. Kim olsa aynı şeyi yapardı.
- Hayır. Yapmazdı. Herkesin dövülen kişi ben olunca merhameti sıfırlanıyor. Benim hakkımda çıkan dedikoduları sana anlatmadılar sanırım.
- Hayır. Anlattılar. Dedim. Ama bence insanlar ailelerine göre değerlendirilmemeli. Asıl hikayeni senden dinlemeliler.
- Evet. Haklısın ama herkes böyle düşünceli değil. Ayrıca insanların bazılarını mutlu eden bir şey varsa o da bir insanın tökezlemesidir.Böyle geniş bir penceresi olduğuna şaşmamalı. Çok şey yaşamışa benziyor.
-Evet haklısın. Böyle çok toxic insan var. Şey aslında sen asıl bana okulu gezdireceğin için gelmiştim.
- Ah. Doğru. Birden o kadar çok şey yaşandı ki ama önce yeniden bir tanışma yapalım mı?
- Olur. Olur bu iyi olur. Pekala ben Alex Hamilton. 18 yaşındayım. Annem öldü. Amcam öldürdü. Babamla yaşıyorum. Onun işi yüzünden taşındık. Artık sınıf arkadaşıyız. Dedim. Adel buruk bir gülümseme sundu ve elini uzattı.- Tanıştığıma memnun oldum Alex. Ben de Adel. Adel Glory. 18 yaşındayım. Ailevi durumlar sebebiyle 5 yıl boyunca yetimhanede yaşadım. Sonra bir işe girdim ve ev kiraladım. Bu okula başladım ve bir köpeğim var ismi Marley.
- Benimde vardı. Köpekleri çok severim.
- Bende öyle. Onlar çok duygu dolular. Sevgi dolular. Sanırım sevgi eksikliği olanlar köpeklere sığınıyor ha?
- Gülümsedim ve "Galiba." Dedim. Bende tanıştığıma memnun oldum ~Adel~.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Karanlığında Dolunay
Romance∼ Adel ∼ Uzun yıllardır içimde bir burukluk, bir boşluk var. Yeni yollar arıyorum. Çıkış kapıları ama bulamıyorum. Belki benim şanssızlığım.Yalnız olmak. Bu dünyada. Ah hayır köpeğim Marley var. Her şeyimden vazgeçip büyüttüğüm Marley ama bana dest...