Adel
Bugün babamın yanına gideceğim. Her hafta giderdim aslında ama 2 haftadır gidemiyorum. Okul çıkışını iple çekiyorum.
* * *
1. Ders bittiğinde Bayan Fiona beni rehberliğe çağırdı. Bayan Fiona Rehber öğretmeninden izin alıyor ve birlikte orada konuşuyoruz. Geçen hafta bana konuşmalara 1 hafta mola verdiğimizi söyledi. Neden çağırdı anlamadım.Teneffüste odasına gittim. " Hoşgeldin Adel" dedi ve oturmam için koltuğu gösterdi. Oturdum ve " Bayan Fiona 1 hafta mola verdik sanıyordum." dedim.
- Evet öyle ama seni bunun için çağırmadım.
Sorar bakışlarla yüzüne baktım.
- Pekala direk konuya gireceğim. Zorbalık mı görüyorsun Adel?
Bende bu sorudan korkuyordum. Hemen sargılı bileğimi saklayarak. " Hayır neden böyle bir şey olsun ki?" Dedim sanki dün ölesiye dövülmemişim gibi.
- Eminsin öyle değil mi?
- Tabii ki de eminim.
"Pekala. Çıkabilirsin." Dedi ve sınıfa fırladım. Sanırım dünkü olaydan haberi vardı. Bu iyi değildi. Hemde hiç iyi değildi. Sharon benim Bayan Fiona'ya şikayet ettiğimi düşünücek. Eğer Sharon' ve yanında gezdirdiği hamam böceklerine ceza verirse bana sadece okulda değil okul dışında da zorbalık yaparlar. Tüm gün onlarla uğraşmak zorunda kalırım.
Zil çaldı ve Bayan Fiona derse girdi. "Bana yalan söylediğini biliyorum." der gibi bir bakış attı.
Sınıfı selamladıktan sonra hemen derse geçti. Tahtaya birkaç soru yazdı ve " Kim yapacak bu soruyu?" diye sorup bana baktı. Bense dün bu konuya çalışacağım demiştim ama mesaiye kaldığım için çalışamamıştım. Bu yüzden kapşonumu kapattım ve saklanmaya çalıştım ama nafile. Soruya beni kaldırdı. Tahtaya çıktım ama aval aval bakmaktan başka bir şey yapamadım. Arkadan gelen Kelly' nin gülüşüyse insanı çileden çıkartır. Bir anda arkaya dönüp boğazına kadar kalemi sokmak istiyordum.Bayan Fiona bana kızmaya başladı. Bağırmıyordu kaşlarını çatmıyordu ama kızdığı sözlerinden belli oluyordu. Buysa Sharon'u baya keyiflendiriyordu. Sinirimden tebeşiri sıkmaya başladım.
- Bana dün konuyu anlamadığını ama çalışacağını söyledin. Bakıyorumda pek çalışmış gibi bir halin yok Adel. Ayrıca seninle konuşuyorum. Bana bak.
Kafamı çevirdim ve kırılmış tebeşiri aldı. " Yine mi işin vardı? Ha. Neydi işin film izlemek mi? Oyun oynamak mı? Neden çalışmadın Adel?" Diye beni soru yağmuruna tuttu. Halamla yaşadığımı söylemiştim. Çalıştığımı bilmiyordu. Zorbalık gördüğümü bilmiyordu. Bilmediği çok şey vardı ve çok kızgındı. Çünkü yaklaşık 1 haftadır verilen ödevleri, verdiğim sözleri, yapacağım dediğim testleri yapmıyordum.
- Çok sorumsuzsun Adel. Sözlerini yerine getirmiyorsun. Derslerine çalışmıyorsun. Böyle nereye varabilirsin ki? Hayatını mahvetmeye mi çalışıyorsun? Yeterince mahvolmadı mı zaten?" dediğinde hüngür sümük ağlamaya başladım. Ayrıca sınıfta bana kızılırken " Oh iyi oldu sana." "Reziill." "Ay ağlıyoor." tarzı sözler canımı sıkıyordu. Bayan Fiona' ysa sözlerine devam ediyordu. Bütün cümleler kafamda yankılanırken nefesim kesilmeye, ellerim titremeye başladı.
Anksiyetem var ve yine yaşıyordum. Herkesin önünde. Umarım yerlere yığılıcak kadar olmaz diye dua ederken aldığım her nefes sanki burnumdan geçmiyordu. Bayan Fiona benim üstüme fazla geldiğini düşünerek hemen çantamdan su çıkarmalarını söyledi ama kimse yerinden kıpırdamadı bile. Kimisiyse korkuyordu kendileri de dövüleceklerini düşünüyorlardı. Şahsen böyle bir konuşmaya şahit oldum.
Ama Alex koştu yanıma. Su verdi bana. Herkes dışında bana gerçekten değer verdiğini hissettiğim biriydi. Daha dün geldi bu okula. Daha dün girdi hayatıma ama benim için çok önemli biriydi. Bu karmaşadan sonra okul bitti. Çıkışta Alex yanıma geldi.
- Adel. Merhaba. İyi misin? Bu sabah çok kötü oldun. Anksiyeteye benziyordu?
- E- evet. Malesef öyle. Normalde çok yaşamam ama bugün çok üstüme geldiler. Sınıfta sessiz sessiz bana söylenenleri duydun mu?
- Evet. Evet insanlar çok acımasız. Neden dün mesaiye kaldığını söylemedin.
- Bilmem. Aslında eski ben olsaydı sürekli açıklamalar yapar iyi biri, temiz bir hayatı olduğunu insanlara inandırmaya çalışırdı ama artık uğraşmıyorum. Çünkü insanlar inanmak istediklerine inanıyor ve ve onları vazgeçirmekle uğraşmak zaman kaybı bence.
- Yaşadıkların sana çok şey katmış değil mi?
- Evet. Bu hem iyi hem de kötü bir şey.
- Bu arada yanlış hatırlamıyorsam evinin yolu burası değildi. Bir yere mi gidiyorsun?
- Evet şey ben mezarlığa gidiyorum.
Sorar gözlerle ve anlamaya çalışarak bana baktı.
- Babamın yanına. Aslında her hafta giderdim ama 2 haftadır fırsat bulamıyorum.
- Aa doğru. Jack söylemişti. Yani babanın öldüğünü. Aslında benim yolum burası birlikte gidelim mi?
- Olur.
Alex
Adel' le birlikte yürümeye başladık ve mezarlığın önünde durduk. Burası annemin olduğu mezarlık. Böyle bir tesadüf beklemiyordum. Sonra Adel' e baktım ve anneme çok benzediğini fark ettim. Sanırım neden ona bu kadar kolay alışabildiğimi anladım. Çünkü bana annemi hatırlatıyor.
Mezarlıktan içeri girdik. Biraz yürüdükten sonra varmıştık.
James Glory
1968 - 2009
Adel mezarın başına geçince yolda aldığı çiçeği bıraktı. Ve dua etmeye başladı. Duası bitince onu babasıyla yalnız bıraktım ve annemin yanına gittim. Oturdum yanına. Hatıralarımızı zihnimde canlardırdım. Acı günü, mutlu günü, sürprizlerle geçen günleri. Her birini. Yaklaşık bir 20- 25 dakika sonra geri geldim. Adel ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
Gözleri dolmuştu ama muhtemelen ağlamak istemediği için hemen kalktı ve toparlanmaya çalıştı. Saçlarını topladı ve bana baktı. Annem. Anneme o kadar çok benziyordu ki gözlerim doldu ve gözlerimi ondan hiç ayırmak istemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Karanlığında Dolunay
Romansa∼ Adel ∼ Uzun yıllardır içimde bir burukluk, bir boşluk var. Yeni yollar arıyorum. Çıkış kapıları ama bulamıyorum. Belki benim şanssızlığım.Yalnız olmak. Bu dünyada. Ah hayır köpeğim Marley var. Her şeyimden vazgeçip büyüttüğüm Marley ama bana dest...