Bir Günüm

11 1 0
                                    

Adel

Alex' e hala okulu gezdiriyordum. Burası ilk yardım yeri. Fazla bir şey yok aslında sargı bezleri yara bantları vb. Birde yatak. Hemen karşısında müzik odası var. Ben hatırlıuorum da burada yatarken bir yandan müzik çalması çok güzeldi. Huzur veriyor insana. Sonra üst katta grup sınıfları var.

- Grup sınıfları ne? Dedi Alex
" Yani herkesin en başarılı olduğu derslerle ilgili sınıflar. İnsanların bulundukları sınıflara göre etkinliklikler yapılır. Mesela sen fende çok iyiysen fen grubuna giriyorsun. Fenle ilgili etkinlikleri de fen grubu yapıyor." diye yanıtladım sorusunu.

İlgiyle dinliyordu. 1 saatlik teneffüsün 30 dakikasını buna ayrmıştık. Yani artık Bayan Fiona yakama yapışmayacaktı.

                          * * *
Okul bitince eve geldim ve Marley' i yürüyüşe çıkardım. Günde en az 1 kere yapardık bu yürüyüşü. Sadece yarım saat yürüyebilirdik çünkü ben çalışıyorum. Seed Botanic Cafe diye bir kafede. Oldukça hoş bir mekandır. Patronum Hector Porter da çok iyi bir adam. Hem maaşımı iyi veriyor. Hemde durumumu bildiği için işler yoğun olsa bile günlük izin veriyor. Hayat hikayemin gerçeğini bilen tek kişi o. İşe girmek için hayatımı tamamen anlatmıştım. Oysa çok anlayışlı davranmıştı.

Marley' le geçirdiğim küçük yarım saatten sonra eve gittim. Marley' e su koydum ( genelde yürüyüşlerden sonra kana kana su içtiği için ) ve iş kıyafetlerimi giyip evden çıktım. Oraya vardığımda uzun bir kuyruk vardı, içerisi tıklım tıklımdı ve oturacak hiç yer yoktu. Arka kapıdan girdiğim gibi işe başladım. Penny' se mutluluktan havalara uçuyordu.

- Sonunda geldin. Benim mesaim bitti. Ben gidiyorum!

Ve evet o da benden pek hoşlanmazdı. 6- 7 aydır burada çalışıyor. Bense 6 yıldır buradayım. İşin ehli olmuştum. Hızlı hızlı siparişleri alıyor, hazırlıyor ve veriyordum ve son bir yıldır her ay ayın elemanı olduğum için Penny kıskançlık krizi geçiriyordu. Ayın elemanı olanlarsa 50- 100 arası bir para alıyorlar. Yerine başkası geçerse de vermeyi  bırakıyorlar. Bunun çok faydası oluyor. Bu yüzden canla başla çalışıyorum. Akşama doğru kuyruk baya azalmış 3- 4 kişi kalmıştı. O sırda Bay Hector geldi.

- Vay. Adel. Heresi göndermişsin. Doğrusunu söylemek gerekirse daha uzun sürer sanıyordum

- Evet. Bende öyle düşünmüştüm. Bir yere mi gidiyorsunuz Bay Hector?

- Aslında evet. Bugün kızımın doğum günü. 19.30' da doğum gününü kutlayacağız ve ben daha bir hediye bile alamadım. Hediye bakıp eve geçeceğim. Sana şey soracaktım bugün dükkanı sen kapatır mısın?

Doğrusu istemiyordum çünkü gece 12' de kapatıyoruz. Benim eve gidişimse 20 dakika falan sürüyor ama kendimi korumakta çok iyiyimdir. Çok iyi dövüşürüm. Bana inmıyor olabilirsiniz ama ben sadece okulda dövüşmüyorum. Sharon, Terra ve Kelly birde okul dışında çıksınlar karşıma. Ay bir de yanlarında dolaşıp onlara gaz veren Gregor Burns ve Stewart Dianly yok mu? Kollarını kıra kıra birbirlerine bağlamak istiyorum. Yerleri siliyordum ki kapının açılmasıyla zil oynadı. Kapıya doğru baktığımda şaşkınlığımı gizleyemedim. Alex' ti bu.

Beni görünce o da oldukça şaşırmıştı. Şaşkın ifadesini bozmadan gülümseyip el salladı. Bense el sallayacağım diye paspası bıraktım ve yere düşürdüm. İçerdeki ışıkları kapattığımı gördü için mi  ne bana "Kapatıyor musun?"diye sordu.

- Evet ama istediğin şeyi söyle verebilirim. Daha tezgahı toplamadım.

- Oo pekala şanslıyım. Ben profitrol alacağım.

- Peki. Bu bu benim ikramım olsun.
- Ne? Diye merakla baktı.

- Bugün bana yardım ettin ve bu yardım benim için çok önemliydi. Çünkü kimse  ana böyle davranmaz. Bu yüzden benim ikramım olsun.

- Hayır lütfen bunu kabul edem-

- Israr ediyorum. Lütfen.
- Ah peki. Teşekkür ederim.

- Rica ederim lafı bile olmaz.

Profitrolü paket yaptırmıştı ama gitmedi. Beni bekledi. " Eee hep böyle mesaiye mi kalıyorsun? Tek başına." Diye sordu. " Hayır. Bazen çok değil."diye cevapladım.

- Korkmuyor musun?

- Hayır. Çünkü ben çok iyi dövüşürüm.

- Ne? Hadi canım. Yalan söylüyorsun.

- Yoo niye yalan söyleyeyim. Hatta 5 kişiyi aynı ayna tutarım bence.

- E okulda niye kendini çok iyi dövüşen sanan üç paçozu dövmüyorsun? Bir tokat bile atamıyorsun.

- Yapamam. Madem durumumu sana anlattı Jack ve Francis o zaman yalnız yaşadığımı da biliyorsun değil mi?

- Evet.

- Öyleyse sence disiplinlik olup okul hayatımı, geleceğimi riske atmanın bir manası var mı? Yok ama onlar okul dışında çıksın karşıma. Nasıl döverim görürsün.

- Vay. İnanmaya başladım sanki. Dedi ve sırıttı. Birlikte yürüyorduk öyle sonra "Ben burdan gidiyorum." dedi ve yollarımızı ayırdı. 1 - 2 dakika sonra da ben binamın önünde durmuştum. Eve girdiğimde Marley yatağımda uyuyordu.
Benimse dövüldüğümden beri sırtımda çok kötü bir ağrı vardı. Üstümü değiştiedim dişimi fırçaladım ve uyumaya gittim. Işte günün en sevdiğim kısımlarından biri. Uyumak...

Gecenin Karanlığında DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin