☾ Misunderstandings

558 69 133
                                    

"Her şey bittiğinde görüşeceğiz. Onu sana getireceğim, Shindo Yo." Karşıdan gelen cevabı beklemeden aramayı sonlandırdım. Gerekenleri söylemiş ve onun tarafından da bir sıkıntı olmadığını görmüştüm. Beklediğim arama gelene kadar telefonu masaya bırakıp yorgunlukla sandalyeye attım kendimi. Dakikalardır yerini koruyan gülüşüm silinirken dudaklarım düz bir çizgi halini aldı. Parmaklarım şakaklarımı buldu, günlerdir çektiğim baş ağrısı yine etkisini artırmış ve konuşmalar tekrar tekrar oynamaya başlamıştı zihnimde.

Fazlasıyla uğraşmıştım bu aşamaya gelebilmek için. Yapmam gereken fedakarlıklar olmuştu elbette. Kimseye zarar gelmedi, yine her şeyimle onu korumaya devam ettim. Onun hakkında aklımın ucundan bile geçirmediğim, yapacağımı dile getirdiğim fakat eyleme dökeceğime kendimden vazgeçeceğim şeyler söyledim. Her seferinde midem bulandı, bunu sürdürdüğüm ve her ne kadar en ufak bir gerçeklik payı bulunmasa bile arkasından bu şekilde konuştuğum için kendimden iğrendim fakat başarabilirsem sonucu hepimiz açısından olumlu olacaktı.

Ve sonunda elime geçen birkaç dosya ve dakikalar önce aldığım mesajlara bakılırsa başarılı da olmuştum.

Telefonun titreşim sesi kulaklarıma dolduğunda yeşillerimi araladım. Ekranda gördüğüm isim dudaklarımın kıvrılmasına sebep olurken aramayı çoktan cevaplamıştım. "Mesajlarımı aldın değil mi?! Hah!! Kesinlikle orada olman lazımdı bebeğim, nasıl kimsenin ruhu duymadan aradan sıvıştığımı ve sonunda o bok çukuru bilgisayara ulaştığımı görmen lazımdı!" Neşeli bağırışlarının ardına duyduğum kahkahaları beni de güldürürken parmaklarımla saçlarımı kavradım ve çekiştirdim. Neredeyse iki ayın sonunda gerçekten başarmıştı.

"Nasıl hallettin bilmiyorum ama harikasın, Ash. Yaptıklarının karşılığını nasıl vereceğimi bilmiyorum." Duyduğum minnet ses tonumdan akıyordu muhtemelen. Delirmiş gibi kendi kendime sırıtıyor ve aynı zamanda sakinleşmek adına derin nefesler alıyordum.

"Onu ayarlarız bebeğim, bir süre boyunca istediğim ufak tefek şeyleri alırsın olur biter!" Bir süre yaklaşık altı aya denkti ve ufak tefek şeyler ise tüm o bilindik, pahalı markaların ürünleriydi. Kısacası benden kartımı istiyordu ama hiçbir şey problem değildi. Yaptıklarının yanında paranın bir önemi yoktu bile. Bu işi ondan başkasının halledemeyeceğini biliyordum.

"İstediğin bu olsun Ash. Tüm mal varlığım senindir." Alayla bitirdiğim cümlemin üzerine bir kahkaha daha atmıştı. "Tabi ki benim! Neler yaptığımı hatırlatırım, ülkenin en güvenli yerlerinden birine sızdım ben! Önümde diz çöktürmediğime dua et sen devasa brokoli!" Çığlıkları yüzünden telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım. Onun bu hallerine alışıktım, ne zaman ciddi olup olmadığını biliyordum.

Haklı olması da bambaşka bir konuydu. Shindo'ların yanında çalışmak ve o çok kıymetli bilgisayarlarına erişmek bir yana dursun, şirketin binasına girebilmek bile binbir çeşit aşamayı atlatmayı gerektirirdi ve o iki ay bile olmadan, aklımın almadığı işlere girerek tamamlamıştı her şeyi. Ben s
ise hayatımdaki en değerli varlık hakkında düşündükçe midemi bulandıran bir anlaşmaya girmiş ve şirketteki sorunlardan haberdar olduğumda bir tanıdığım olduğunu söyleyerek onun şirkete girebilmesini kolaylaştırmıştım. Yine de testlerinden geçmişti tabi. Sonrasında birlikte çalışarak halletmiştik, o ise öncesinde sorunlarının çoğunu çözdüğünden gözlerine girmesi zaman almamıştı. Zekasının kıvraklığına hayrandım.

"Tamam, tamam. Beni iflas ettirmediğin sürece ne istersen yapabilirsin." Minik bir gülümsemeyle mırıldandım. Karşıdan bir hmm, bir de ufak bir pop sesi duyduğumda saçlarını savurması ve her zamanki lolipop yiyişi gözümde canlanmıştı bile. "Düşüneceğim bebeğim. Ama endişelenme, sana kıyamadığımı biliyorsun. Çok zora sokmayacağım merak etme."

Take Care Of You | DekuBakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin