BÖLÜM -9-

1.3K 138 77
                                    

Sonunda buradayız. Kanımdaki Yabancı için toplanabildik. Kelimelerim, ruhlarınıza emanet. Sevgili botlarım, sevgili arveleslerim ruhunuz ruhuma salgın. Keyifli okumalar. 🫀

Sizi seven Mahinev. 💖

Aşağıya sevdiğiniz şarkıları bırakabilirsiniz. 💖

Oy sınırı: 50 oy

Gökyüzünün de beni terk ettiği o andı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Gökyüzünün de beni terk ettiği o andı. Kahverengi gözlerinin donuklaştığı o an tepemdeki gökyüzünü de alıp götürmüştü. Halbuki gökyüzünün benim tek evim olduğunu biliyordu. Ağaç köklerinin toprağa sımsıkı tutunması gibi kahverengi gözlerime tutunan kökleri tarafından bir anda boşluğa bırakılmıştım.

O ayağa kalktı benim bacaklarım titredi.

"Keşke o anlaşmayı kabul edeceğine mezarıma bir avuç toprak atsaydın. Dirime değil, ölüme atsaydın Winona."

Winona.

Göz kapaklarım titreyerek kapandı.

İsmimi duymaktan bu kadar nefret edebilir miydim?

Dişlerimin arasından, "Mecburdum." dedim.

"Bunu ancak güçsüzler söyler."

"Ya da kaybedecek bir şeyi olanlar!" diye bağırdım dayanamayarak. Bu gece bana ikinci kez "güçsüz" deyişiydi ve bu kelime sadece kulaklarıma akmıyor, aynı zamanda kanıma akıyordu. Beni zehirliyordu, Ressam tam kalbime zehirli bir ok fırlatıyordu. Ayağa kalkıp yüzüne bir tokat attım. "Sen yaşa diye yaptım! Ölme diye! Yolda gelirken arabanın içinde patlamada geberip gitmen için dua ettim ama bil bakalım ayağımı nereden hiç çekmedim? Frenden! Anladın mı? Şimdi kim güçsüzmüş?" Geriye doğru bir adım attı, yüzüne vurduğum elimin içi sanki elimi ateşe basmışım gibi yanıyordu. Bir adım geriledi kulağımda vedası yankılandı. "Beni benden çalma." diye bastırdım. "Ne yapıyorsan yapma çünkü işe yaramayacak."

Söylediklerimin altından ertesi gün kalkamayacaktım. Omzuma attığı ceketine sıkı sıkı tutundum, ayakta kalmamı sağlayan bir yük gibi omuzlarıma binen ceketiydi. Fazla bile konuştuğumu anladığım o an aralık dudaklarını birbirine sımsıkı bastırdığı andı.

Hafifçe gülümsedim. "Tarık beni kütüphaneye getirdiğinde ilk iş saçlarımı kesti." Elimi belime götürdüm, eski boyunu gözümde canlandırırken gözlerim ileriye dalmıştı. Zamanın içine elimi uzatsam eski anılarımı çekecek ve kendimi o anda bulacaktım fakat zaman bir ateşti ve artık yanacak bir ben yoktu. Külden ibarettim. "Birkaç gün boyunca beni bir odaya kilitledi. Kapısı şifreliydi, çıkmak için şifreyi yazmak gerekiyordu. Bu odadan kendin çıkacaksın, dedi. Ya açlıktan ve susuzluktan ölmeden önce çıkarsın ya da bu odada çürürsün."

Sağ elinin işaret parmağının titrediğini gördüm. Bakışlarım elinde takılı kalınca parmaklarını içe büküp yumruğunu sıktım. Ve o anda belki aramızın o kadar da kötü olamayacağını düşündüm çünkü çok daha kötü olacaktı.

Kanımdaki Yabancı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin