BÖLÜM -4-

2.1K 225 397
                                    

02.09.22 tarihinde yayımlandı.

Selam canlarım! ❤️ Size iki bölüm uzunluğunda bir bölüm bırakıyorum. Bu sebeple haftaya bölüm gelmeyebilir çünkü 5. bölüme daha başlamadım, ben bölümü bitirene kadar siz de rahatça okuyun diye on bin kelimelik bir bölüm bıraktım. ❤️

Çok üzülerek oy sınırı koymaya karar verdim çünkü oylarınız yorumlarınız benim için çok kıymetli ama bu eksik kaldığında kendimi eksik hissediyorum, bölümü beğenmediğinizi düşünüyorum.

Oy sınırı: 50 oy.

Beni instagramdan takip edebilir, Kanımdaki Yabancı detaylarını oradan öğrenebilirsiniz. ig: iamahinev

Sizleri çok seviyorum ninjalar, keyifli okumalar. ❤️

Aşağıya sevdiğiniz şarkıları yorum bırakmayı unutmayın. Sevdiğiniz şarkıları dinlerken bölüm yazmayı çok seviyorum.❤️


Duygularım sefil. Bana kalırsa kendimize yaptığımız en büyük kötülük duyguları benimsemek, onların içimizi oymasına izin vermek. Eğer onları kabullenmezsek bize iyi günde ya da kötü günde ne yapacağımızı söyleyemezler.

Pansiyondan çıkana dek elimi bırakmamıştı. Ön kapıyı benim için açıp arkamda beklerken boş koltuğa birkaç saniye öylece baktım. Eğer arabaya binersem bir daha kaçamazdım.

"Öksüz." diye mırıldandı arkamdan Ressam. "Lütfen."

Lütfen.

Bir keresinde kütüphanede ki o küçük eski televizyonda bir belgesele denk gelmiştim.

Yaralı bir geyiğin kilometrelerce uzağından kan kokusunu alan çakallar, aslanlar onu yemek için birbirlerine sataşmışlardı. Etrafım yırtıcılarla çevriliyken korkumun kokusunun onlara cezbedici geldiğine emindim.

Deri koltuğa oturdum, ellerim titriyordu ama üşümüyordum. Hemen ardımdan o da sürücü koltuğuna yerleşti.

"Beni kaçırıyor musun?"

Kaşlarını çatıp anahtarı yerine yerleştirişini izledim.

"Kaçırmak zoraki bir eylem değil midir?"

Sırtımı koltuğa gömüp kollarımı birbirine bağladım. İstemsizce çenemi sıkmıştım. "Ben istekli değilim. Yani seninle gelmeye."

Hafifçe güldüğünü duyduğumda çoktan pansiyonu geride bırakmıştık. Başımı çevirip hafifçe oraya baktığımda iki aracın peşimize takıldığını gördüm. Elliot'un sürücü koltuğunda ki sirke satan yüzünü görmemle ona el salladım. Uzunca kornaya bastığında keyiflenmiştim, eminim bana selam vermek istediği için basmamıştı kornaya.

"Çünkü seni tehdit ettim." dedi Ressam. Konuşmasıyla dikkatimi ona yönlendirsem de kalbimde garip bir sızı vardı. Her ne kadar bilmekten nefret etsem de nereye gittiğimizi biliyordum. Mafya aileleri birbirlerinden ne kadar nefret ederlerse etsinler birbirlerinden ayrı yapamazlardı. Çünkü onlardan sokaktan gelmişlerdi. Aralarında hesaplaşma olmadıkça birbirlerine zarar vermezlerdi. "Ve hiç pişman değilim Öksüz."

Gözlerimi devirdim. "Bana şöyle seslenmeyi bırak."

"Yalan mı? Öksüz değil misin?"

"Aynı zamanda yetimim de." derken sesim havadan sudan konuşuyor gibi çıkmıştı. Çünkü bunu dert etmeyi uzun zamandır bırakmıştım ama kalbimde kanayan bir yara varsa o Elijah'a aitti. Onu tanıdığımda ağabeyimdi. Gerçeği öğrendiğimdeyse yüküm olmuştu. Diğer yandan yetim olduğumu tahmin ediyordum.

Kanımdaki Yabancı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin